Bir Etkinlik, İki Dönüşüm İşareti

FATMA İPEK EK

Yaşar Üniversitesi, Mimarlık Bölümü öğretim üyesi Fatma İpek Ek, geçtiğimiz Kasım ayında gerçekleştirilen Building for Humanity–Architecture for People’ın (İnsan için Yapı–Halk için Mimarlık) ardından Juhani Pallasmaa’nın tasarım yaklaşımı üzerine görüşlerini ve yarışma notlarını kaleme aldı.

Building for Humanity (B4H) – Architecture for People (İnsan için Yapı – Halk için Mimarlık) 18-22 Kasım 2019 tarihleri arasında gerçekleşen ve toplam bir hafta boyunca her gün düzenlenen bir dizi panel, sergi, atölye ve finalde kolokyum etkinliği ile Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde gerçekleştirildi. Tenin Gözleri kitabıyla ülkemizde de yaygın tanınan Finlandiyalı mimar ve kuramcı Juhani Pallasmaa yarışmanın jüri üyelerinden biriydi. Pallasmaa ayrıca “Architecture as Experience: Existential Meaning in Architecture” (Deneyim Olarak Mimarlık: Mimarlıkta Varoluşçu Anlam) başlıklı bir seminer verdi ve “Thought and Form: Drawing and Writing Architecture” (Düşünce ve Biçim: Mimarlığı Çizmek ve Yazmak) başlıklı bir atölye de gerçekleştirdi. Pallasmaa’nın ziyareti, gerek uygulama gerekse kuramda göz ardı ettiğimiz, ıskaladığımız ya da özellikle içine girmekten, ilişki kurmaktan kaçındığımız mimarlık ve fenomenoloji arasındaki yakın ilişkinin üzerine düşünmeyi sağlayacak nitelikteydi. Giderek mekanikleşen ve kendisinin de deyimiyle neredeyse “nihilistik göz”ün1 evrenine terk edilen mimarlık ve onunla birlikte hayatımıza giren güncel mimari sorunların çözümüne giden yollar, esasen belki de bir miktar sinestezik mekan kavramına geri dönmekten ve bu kavramın tasarım çözümlerine entegrasyonuna öncelik vermekten geçiyor.

Pallasmaa ve Huang’ın seminerlerinin ardından toplu soru-cevap bölümü; fotoğraf: İpek Ek
Pallasmaa ve “Architecture as Experience: Existential Meaning in Architecture” başlıklı sunumu; fotoğraf: İpek Ek
Özkan ve “Innovation in Architecture” başlıklı sunumu; fotoğraf: İzmir Mimarlar Odası Arşivi
Pallasmaa ve “Thought and Form: Drawing and Writing Architecture” başlıklı atölyesinden, fotoğraflar: Ömer Can Bakan
Pallasmaa ve “Thought and Form: Drawing and Writing Architecture” başlıklı atölyesinden, fotoğraflar: Ömer Can Bakan
Building for Humanity kolokyumu öncesi; fotoğraf: Meltem Gürel arşivi

Bu bağlamda etkinliğe dair iki alt başlık özel bir önem taşıyor: Birincisinde, mimarlık eğitimi vizyonunda yeni yapılanışlara işaret eden Pallasmaa-vari bakış var. Nitekim seminer ve atölye aracılığıyla öğrencilerle buluşmasında, mimari mekan ve algılama biçimlerine dair ufuk açıcı ifadeler kullanan Pallasmaa’nın en derin etkisinin özellikle mimari tasarım stüdyolarında hissedilebileceğini düşünüyorum. “Pallasmaa stüdyosu” gibi bir başlık altında, bu eğitim biçiminin neler olabileceğine dair çıkarsamalar yapmak zor değil: Fakültedeki seminerinde, “Yapılardaki tüm çizgiler esasen görsel değil, dokunsaldır”2 derken Pallasmaa, vaktinin büyük kısmını bilgisayar başında geçiren, tüm fikirlerini CAD programlarıyla çizgi haline getiren mimarlık öğrencilerine, işin özünü yitirmemeleri gerektiğini de söylemiş oluyordu. Bu, elbette çağın gereksinimlerine sırt dönmek anlamına gelmiyor, fakat mekan deneyiminin özünü kaybetmemek adına eğitsel adımlar atılması gerektiğine işaret ediyor. Mimarlık eğitiminin, merkeze “odaklanmış bakışı” yerleştiren göz odaklı işleyişten, “çevrel bakışı” yerleştiren bütüncül algılı ve birleşik duyulu (sinestezik) sisteme geçmesi gerektiğine dair mesaj veriyor. Buna göre, mimari stüdyo projelerinin çevrel algıyı teşvik eden alıştırmalarla yönlendirilmesi, öneri mekan algısının beş duyuyla değil, fakat tüm bunların toplamından fazlasıyla, bellek ve duygularla da ele alınması gerekiyor. Projeye kritik verirken, mekan atmosferini tartışmak, öğrencinin alternatif atmosfer tasarımlarıyla ilerlemesini sağlamak, bilgisayar destekli tasarımın bir araç olduğunu, amaç olmadığını sık sık hatırlatmak önem kazanıyor. “Pallasmaa stüdyosu” eğer uygulanabilirse, mimarlık pratiğinde olduğu kadar eğitiminde de köklü bir değişim vadediyor.

İkinci altı çizilmesi gereken konu ise mimari tasarım uygulamalarında yeni yapılanışlara işaret ediyor: Nitekim Building for Humanity Yarışması’nın fenomenolojik ve sosyo-kültürel sürdürülebilirlik odaklı bir izleğe oturtulduğunu, dolayısıyla Pallasmaa’nın jüri üyesi olarak seçilmesinin de tesadüf olmadığını görüyoruz. Bu sene Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin topluma entegrasyonuna yönelik bir tema çerçevesinde ikinci kez düzenlenen yarışmada profesyonel kategoride sadece mansiyon ödülleri yer alırken, öğrenci kategorisinde çekişmeli geçen bir ödül dağılımı söz konusu oldu. Öğrencilerin önerdiği projelerdeki çeşitlilik, profesyonel kategoride aynı oranda göze çarpamıyordu. Fakat önerilerin ortak noktasının, mültecilerin sosyal ve kültürel yaşamlarına dair unsurları, yeni topraklarında da sürdürebilmelerini sağlayacak tasarım çözümleri ile mekanın psikolojik ve duyusal/duygusal deneyimini pekiştiren çözümler olduğu görülüyor. Yarışmanın jüri üyeleri arasında yer alan Tayvanlı mimarlar Wang, Hsieh ve Huang’ın gerçekleştirilmiş mimari uygulamalarında da aynı vizyonu görebilmek mümkün. Nitekim bilindiği gibi, Uzak Doğu mimarlığı fenomenolojik bağlamda çözümlenmeye oldukça uygun bir kültürel koda sahip. Bu kodlara, sosyo-kültürel sürdürülebilirlikten gelen kodlar eklendiğinde ise, adeta melez bir tasarım yaklaşımı doğmuş oluyor. Bu melez, yani sürdürülebilirlik ile mekanın fenomenolojisini birleştiren ve harmanlayan bakış açısı, bünyesinde, önümüzdeki dönemlerde giderek yaygınlaşma gücüne sahip duru bir tasarım aklını ve ruhunu barındırıyor. Seminerini "Michelangelo'nun teni ve kaslarıyla dokunabilir, Mozart veya Bach'ın kulaklarıyla işitebilir, Matisse'nin gözleriyle görebilir ve Rilke'nin kalbiyle hissedebiliriz"3 şeklinde sonlandıran, sadece duyumsamayı değil, hissetmeyi de öğütleyen Pallasmaa tasarım-öğretisinin, mimari stüdyoları ne denli etkileyeceğini göreceğiz. Fakat güncel gereksinimler doğrultusunda geliştirilen yarışma içerikleri ve üretilen çözüm önerileri, duyusal mekan deneyimine verilen önemin artacağı yeni bir döneme işaret ediyor.

Sedat Dulkadiroğlu, Sinan Gan, Taha Akbulut, Onur Ünal ve Sıla Kartal’ın “Reinterpretation of Border” (Sınırın Yeniden Yorumu) başlıklı projesi
Reza Jamnezhad, Shirin Mohammadhosseinzade, Zeynep Nur Sahbaz’ın “(B)order - Reverse the Boundary” (Hudut/Düzen - Sınırı Ters Çevir) başlıklı projesi
Nicolai Steinø Marwa Dabaieh’in “A Future for All” (Herkes için Gelecek) başlıklı projesi
Mustafa Mortaş, Ahmet Talha Çağla ve Betül Öz’ün “Reculturotopia” (Yenidenkültürlenmeyeri) başlıklı projesi

Etkinlik takvim ve içeriğine dair
Düzenleyici kurumlardan biri olmakla birlikte, ev sahipliğini de Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin yaptığı söz konusu etkinlikler kapsamında, öğrenci ve akademisyenler, başta Pallasmaa olmak üzere, Tayvan ve Portekiz’den gelen çok sayıda uygulamacı mimar ile tanışma, tasarım yöntemleri hakkında bilgi edinme ve atölyelerine katılma fırsatı buldular. Etkinlik takvimi ve program içeriği şu şekildeydi:

Etkinliğin açılışı: 18 Kasım Pazartesi, İzmir Mimarlık Merkezi
Dünya Mimarlık Topluluğunun (World Architecture Community) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Suha Özkan, “Innovation in Architecture” (Mimarlıkta Yenilik) başlıklı sunumunda, çağlar öncesinden günümüze uzanan mimarlık tarihi sürecinde, toplumlara ve mimari düşünce tarzlarına devrimler yaşatan bir kavram olarak “yenilik” (innovation) ve yeniliğin ele alınış biçimlerine dikkat çekti. B4H yarışmasının yöntemsel arka planını tarifleyen ve günümüzü en derin ölçekte şekillendiren temalardan biri olarak sürdürülebilir mimarlık ve bu temanın sosyo-kültürel alandaki rolü üzerinde durarak sözlerini tamamladı.

Özkan’ın ardından söz alan ve Tayvan’dan görüntülü bağlanarak sunumunu gerçekleştiren mimar Ying-Chun Hsieh “Participation: from Collaborative Construction to Industry 4.0” (Katılım: İşbirlikçi Yapımdan Endüstri 4.0’a) başlıklı sunumunda, Özkan’ın kuramsal sunumunu tamamlarcasına, katılımcı ve sürdürülebilir mimarlık yaklaşımıyla Tayvan’da gerçekleştirdiği afet sonrası projelerinin uygulama süreçlerini ve aşamalarını fotoğraf ve videolarla aktardı.

İkinci gün: 19 Kasım Salı, Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi stüdyoları
Suha Özkan’ın “Participation: from Collaborative Construction to Industry 4.0” (Katılım: İşbirlikçi Yapımdan Endüstri 4.0’a) başlıklı atölyesi, kendisinin “yenilik” vurgulu sunumuyla başladı. Öğretim üyesi Dr. Chen-Yu Chiu’nun da (Bilkent Üniversitesi) yürütücülüğüyle, öğrencilerle birlikte, yenilik, katılımcı tasarım, sosyal ve kültürel sürdürülebilirlik gibi günümüz mimarlık dünyasını şekillendiren konularla ilgili bir beyin fırtınası yapıldı.

Üçüncü gün: 20 Kasım Çarşamba, Yaşar Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonu
Finlandiya Büyükelçisi Ari Mäki’nin de dinleyici olarak katıldığı, Pallasmaa’nın “Architecture as Experience: Existential Meaning in Architecture” (Deneyim Olarak Mimarlık: Mimarlıkta Varoluşçu Anlam) başlıklı sunumu, çoklu-duyusal deneyimin ve atmosfer kavramının mimarlıktaki belirleyici rolüne işaret ederek, mimarlığın bir sanat dalı olduğuna ve bu bağlamda mekanın farklı algılanış olasılıklarına dikkat çekti.

Mimar Sheng-Yuan Huang ise “Living with Sky, Water, and Mountain: A Path towards Freedom” (Gökyüzü, Su ve Dağla Yaşamak: Özgürlüğe Uzanan Yol) başlıklı sunumunda Tayvan’da katılımcı tasarım yöntemiyle gerçekleştirilen, sosyo-kültürel sürdürülebilirlik odaklı projelerini, fenomenolojik bir okumayla dinleyicilere sundu.

Natalia Labrin Hinojosa, Francisca Alejandra Gonzalez Sarate, Camila Belén Orellana Fuentealba, Renato Jean Piero Vassalo Moreno’nun “The Carpet Corner” (Halı Köşesi) başlıklı projesi
Wang Yujie’nin “Live for Today, Hope for Tomorrow” (Bugün için Yaşa, Yarın için Umut Et) başlıklı projesi
Constanza Soto Peña, María Paz Farías Henríquez, Carolina Alejandra Carvajal Ogaz, Javiera José Jaramillo Arratia, Stephanie Gabriela Reveco Guzmán’ın “Garden of Paradise” (Cennet Bahçesi) başlıklı projesi
Constanza Soto Peña, María Paz Farías Henríquez, Carolina Alejandra Carvajal Ogaz, Javiera José Jaramillo Arratia, Stephanie Gabriela Reveco Guzmán’ın “Garden of Paradise” (Cennet Bahçesi) başlıklı projesi
Çağan Köksal, Barış Açık, Burak Arifoğlu, Begüm Yoldaş, Akın Ertürk’ün “Borderless” (Sınırsız) başlıklı projesi
Çağan Köksal, Barış Açık, Burak Arifoğlu, Begüm Yoldaş, Akın Ertürk’ün “Borderless” (Sınırsız) başlıklı projesi

Dördüncü gün: 21 Kasım Perşembe, Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi stüdyoları
Sheng-Yuan Huang ile Doç. Dr. Chun-Hsiung Wang’ın “Living with Sky, Water, and Mountain: A Path towards Freedom” (Gökyüzü, Su ve Dağla Yaşamak: Özgürlüğe Uzanan Yol) başlıklı atölyesinde, öğrencilerle bir beyin fırtınası toplantısı yapıldı. Katılımcı tasarım süreçleri, sürdürülebilir mimari yaklaşım modelleri, göç ile mimarlık arasındaki ilişkiler, mimarlık kariyer hedefleri, bu hedeflere ilerlerken karşılaşılabilecek sorunlar ve olası çözümleri üzerine soru-cevap yöntemiyle ilerleyen atölyede yürütücüler, öğrencilere kendi deneyimlerini aktardılar.

Etkinliğin son günü: 22 Kasım Cuma, Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi stüdyoları
Pallasmaa’nın “Thought and Form: Drawing and Writing Architecture” (Düşünce ve Biçim: Mimarlığı Çizmek ve Yazmak) başlıklı atölyesinde mimar, yöneticisi olduğu mimarlık ve tasarım ofisinin gerçekleştirdiği projelerden örnekler vermenin yanı sıra, mekansal deneyimin çok boyutlu yapısını fenomenolojik bir okumayla aktardı. Sunumda, kendisinin tasarladığı parfümden, ofisiyle birlikte tasarladığı mimari, endüstriyel tasarım ve grafik tasarım projelerine dek geniş bir ölçek çeşitliliğinde projeler yer aldı. Özkan’ın da yürütücülüğüyle gerçekleşen atölye, akademisyen ve öğrencilerin soru-cevaplarıyla sonlandı.

Etkinliğin son günü Pallasmaa’nın atölyesinin ardından, İzmir Mimarlık Merkezi’ne Building for Humanity (B4H) – Architecture for People (İnsan için Yapı – Halk için Mimarlık) Uluslararası Mimari Tasarım Yarışması kolokyumuna geçildi. Türkiye sınırındaki Reyhanlı ilçesinde yaşayan Suriyeli mültecilerin sosyal entegrasyonuna katkıda bulunacak tasarım fikirlerini arayan ve profesyonel ile öğrenci olmak üzere iki kategoriden oluşan yarışmanın jüri üyeleri arasında Pallasmaa, Özkan, Wang, Hsieh, Chiu ve Huang’ın yanı sıra, Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Gürel, mimar Shuenn-Ren Liou ve mimar Nuno Martins yer aldılar. Yürütücüleri arasında Türkiye’den Chiu, Portekiz’den Martins ve Tayvan’dan Wang’ın bulunduğu yarışmanın kolokyumu, İzmir Mimarlık Merkezinde beş gündür sürmekte olan yarışma sergisinin eşliğinde gerçekleştirildi. Çin Cumhuriyeti Tayvan Büyükelçisi Taih Siang Cheng ve Reyhanlı Belediye Başkanı Mehmet Hacıoğlu’nun da katılımıyla gerçekleşen kolokyumda profesyonel ve öğrenci kategorileri için ayrı ayrı olmak üzere, finale kalan tüm projelerin olumlu ve olumsuz yönleri jüri üyelerince ele alınarak detaylıca açıklandı.

Ariel Gajardo Barahona, Pablo Cantillana, Osvaldo Garrido Parada, Alejandro Olives, Danilo Reyes’in “Veil of the Earth” (Dünyanın Peçesi) başlıklı projesi
Ariel Gajardo Barahona, Pablo Cantillana, Osvaldo Garrido Parada, Alejandro Olives, Danilo Reyes’in “Veil of the Earth” (Dünyanın Peçesi) başlıklı projesi
Elif Arpa’nın “Transitional Shelter Settlement for Syrian Refugees” (Suriyeli Mülteciler için Geçici Barınma Yerleşimi) başlıklı projesi
Elif Arpa’nın “Transitional Shelter Settlement for Syrian Refugees” (Suriyeli Mülteciler için Geçici Barınma Yerleşimi) başlıklı projesi
Elif Arpa’nın “Transitional Shelter Settlement for Syrian Refugees” (Suriyeli Mülteciler için Geçici Barınma Yerleşimi) başlıklı projesi

Profesyonel kategoride, sadece mansiyon ödüllerinin yer almasına karar verildi. Ödüle layık görülen projeler: • Sedat Dulkadiroğlu, Sinan Gan, Taha Akbulut, Onur Ünal ve Sıla Kartal’ın “Reinterpretation of Border” (Sınırın Yeniden Yorumu) başlıklı projesi
• Reza Jamnezhad, Shirin Mohammadhosseinzade, Zeynep Nur Sahbaz’ın “(B)order – Reverse the Boundary” (Hudut/Düzen – Sınırı Ters Çevir) başlıklı projesi
• Nicolai Steinø Marwa Dabaieh’in “A Future for All” (Herkes için Gelecek) başlıklı projesi
• Mustafa Mortaş, Ahmet Talha Çağla ve Betül Öz’ün “Reculturotopia” (Yenidenkültürlenmeyeri) başlıklı projesi

Öğrenci kategorisindeki ödüller ise şu şekilde paylaşıldı: Birincilik: Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden (Türkiye) Elif Arpa’nın “Transitional Shelter Settlement for Syrian Refugees” (Suriyeli Mülteciler için Geçici Barınma Yerleşimi) başlıklı projesi
İkincilik: Valparaiso Üniversitesi (Şili) öğrencilerinden Ariel Gajardo Barahona, Pablo Cantillana, Osvaldo Garrido Parada, Alejandro Olives, Danilo Reyes’in “Veil of the Earth” (Dünyanın Peçesi) başlıklı projesi
Üçüncülük: Kadir Has Üniversitesi (Türkiye) öğrencilerinden Çağan Köksal, Barış Açık, Burak Arifoğlu, Begüm Yoldaş, Akın Ertürk’ün “Borderless” (Sınırsız) başlıklı projesi
Mansiyon: Valparaiso Üniversitesi (Şili) öğrencilerinden Natalia Labrin Hinojosa, Francisca Alejandra Gonzalez Sarate, Camila Belén Orellana Fuentealba, Renato Jean Piero Vassalo Moreno’nun “The Carpet Corner” (Halı Köşesi) başlıklı projesi
Mansiyon: Wang Yujie’nin “Live for Today, Hope for Tomorrow” (Bugün için Yaşa, Yarın için Umut Et) başlıklı projesi
Mansiyon: Valparaiso Üniversitesi (Şili) öğrencilerinden Constanza Soto Peña, María Paz Farías Henríquez, Carolina Alejandra Carvajal Ogaz, Javiera José Jaramillo Arratia, Stephanie Gabriela Reveco Guzmán’ın “Garden of Paradise” (Cennet Bahçesi) başlıklı projesi

Notlar
1 Juhani Pallasmaa, Tenin Gözleri (İstanbul: YEM, 2011), ss. 28, 30.
2 Pallasmaa’nın özgün sözleri şu şekildedir: “All lines in buildings are essentially haptic and not visual.” Bkz. Juhani Pallasmaa, “Architecture as Experience: Existential Meaning in Architecture,” Building for Humanity Yarışma Etkinlikleri kapsamında Seminer, Yaşar Üniversitesi, 20 Kasım 2019, İzmir.
3 Pallasmaa’nın özgün sözleri şu şekildedir: “[…] we can sense through the skin and muscles of Michelangelo, we can hear through the ears of Mozart or Bach, we can see through the eyes of Matisse, we can feel through the heart of Rilke.” Bkz. Juhani Pallasmaa, “Architecture as Experience: Existential Meaning in Architecture,” Building for Humanity Yarışma Etkinlikleri kapsamında Seminer, Yaşar Üniversitesi, 20 Kasım 2019, İzmir.^