Çok Yönlü Dönüşüm
1970’lerde üretilen köhneleşmiş yerleşim var olan niteliklerine sadık kapsamlı stratejilerle çevreye duyarlı bir yaşam alanına dönüştürülmüş.
Himmerland Konut bölgesinin 19. ve 22. bölümleri, 1970’lerin konut üretiminin tipik örneklerinden. Yerleşim başladığında çevre ıssız, çalı gibi bitki türlerinin bulunduğu çimenlik bir alanmış. Bölge, çevresiyle ilişki kurmayan tekil konut birimlerinden oluşan, dolayısıyla kendi içine dönük bir yerleşim haline gelmiş. Kimliksiz, düzensiz ve parçalı alanlar, konut birimlerinin cephelerinde başlayan, kimsenin üzerinde sahiplik iddia etmediği ancak aynı zamanda tanımsız bir kamusallık kurmuş.
Projeye başladığımızda, var olan beton cepheler, sıradan olmalarının ötesinde buruk ve harap bir haldeydi. Küçük pencereler ve masif, hantal balkonların sonucu ortaya çıkan karanlık evler, pek davetkar denilemeyecek bir yaşam alanı tanımlıyordu. Bunların da ötesinde, katlar hava akımından muzdaripti ve strüktürel sistemin kritik noktalarında şiddetli ısı kayıpları vardı.
Bizden yerleşimin sosyal niteliklerinin ve çevresel sürdürülebilirlik, ulaşılabilirlik, açıklık, çeşitlilik, farklılaşma ve kimlik kavramlarının vurgulanması istendi. Bu bağlamda yaklaşım kurgumuz; enerji optimizasyonu, rasyonel inşa teknikleri, prefabrik ve iklim değişikliğine dirençli malzeme ve sistemler, sosyal yaşam kalitesini ve yerel ilişkileri kuvvetlendiren mekan tasarımı ve ileri görüşlü sürdürülebilirlik stratejilerinden temellendi. Bu bileşenlerin arasındaki tutarlılık ise, sıfırdan bir mahalle üreterek değil, var olanların üzerinden, işletim ve bakım sırasında düşük maliyetli ve enerji korunumunu gözeten pasif önlemler alarak yapılacak bir yenileme ile kurulabilirdi.
Yenilemenin sonunda bu sıradan konut alanının yaşayan, sosyal ve fiziksel olarak sürdürülebilir bir yerleşime dönüşmesini sağlayan kurgu, birkaç aşamadan oluşuyor.
KONUT STRATEJİLERİ
1970’lerden kalma konut yapılarının modern, aile dostu bir sıra ev kümesine evriminde farklı yenileme yöntemleri kullandık. Yapıların tüm katları tamamen restore edildi, kamusal ve özel alan ilişkisinde yapılan mekan düzenlemeleriyle ulaşılabilirlikleri artırıldı. Yerleşimin bu bölümünde daha önce var olmayan çeşitlilik, karşı kurgular ve genişletmeler yardımıyla yeni tipolojiler kurularak sağlandı: Konutların bazıları daha büyük dairelerle birleştirilirken bazıları da modern bir çatı katı gibi yukarı doğru genişletildi. Örneğin 91 konut, yenilemenin ardından artık iki katlı ve güney cephelerinde balkon mekanları yer alıyor. İki ve üç odalı konut tiplerinde, planları korunarak yenilenmiş olanlar olduğu gibi planları değiştirilerek yeni kurgularla üretilenleri de oldu.
Tuğla çatılar, döşemeden çatıya cam açıklıkları olan, siyaha boyanmış prefabrik ahşap kaplama, çatı kutuları, çelik ve cam ile oluşturulmuş aydınlık merdiven eklemeleri Kuzey Jutland’daki sosyal konutların yenilemesi için modern standartlar kuruyor. Geniş pencerelerden oluşan ahşap kaplama cepheler, Fransız balkonlar ve cumbalar ise karanlıkta kalmış yaşam alanlarına ışık getirirken mekanın estetik kurgusunu da zenginleştiriyor.
PEYZAJ STRATEJİLERİ
Yönlendirici peyzaj elemanları ve açık ön bahçeler bu yere kimlik kazandıran etmenler oldu. Açık ön bahçeler, kullanıcıların yapılar arasında kalan alanların sahipliğini almaya teşvik etti ve kamusal alan olmasına rağmen güvenlik hissi vermiş oldu. Benzer şekilde, çevreyle kurulan ilişkiyi kuvvetlendirmek için uç noktalardaki kör duvarlar, pencere açıklıkları ve balkonlarla canlandırıldı.
Zemin katlarda yer alan konutları, özel bahçeler ve park yerleri ekleyerek, sürekli kullanımına uygun ve kolay ulaşılabilir olarak düzenledik.
Hollanda’nın 2020 sınıfı düşük enerji gerekliliklerini de yerine getiren Toplum Merkezi, alanın merkezinde konumlanıyor ve çevresiyle bütünleşen doğal bir çekim noktası olarak konut sakinlerinin toplanma yeri niteliğini taşıyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STRATEJİLERİ
Sürdürülebilir stratejilerin temelinde çevresel, ekonomik ve sosyal etmenlerin konseptle birleştiği bütüncül bir yaklaşım yatıyor. Ölçütlerin koşula göre çeşitlenebildiği bir sürdürülebilirlikle, tektonik niteliklerin yenilemeyle tutarlı ve bütüncül etkileşimini gerçekleştirmeye çalıştık.
Yeni kaplamalar ve çatı katları da bu yaklaşımın bir parçası olarak, prefabrik birimlerden, yerinde ve kolaylıkla uygulanabilecek şekilde tasarlandı.
Peyzaj bu anlamda da projenin önemli bir parçasını oluşturdu: Merdiven yerine rampa kullanımı, kentsel drenaj sistemi (SUDS) kullanımı, yüzey sularının arıtılması ve blokların güney cephelerine geçirimli yüzeyler eklenmesi de bu stratejinin adımlarından. Toplum Merkezi’nin güneyindeki sulak araziye yerleştirdiğimiz yağmur sularını toplayan yataklar sayesinde suları boşaltmak için ek bir sisteme ihtiyaç duyulmuyor.
Sürecin sonunda, küçük önlemlerle dönüştürdüğümüz 366 ev, 1977 prefabrik yapıdan oluşan Himmerland yerleşimini bir bahçe-şehre çevirdi.