Hafızadaki Apartman
NestOrtaköy, günümüz konut üretiminde pek değer verilmeyen kültürel alışkanlıkları tasarımın odağına yerleştiriyor. Hafızalarımızın derinlerine ittiğimiz misafirlik, komşuluk ve bir arada yaşayabilme becerisini yeniden yüzeye çıkarmayı hedefliyor.
Nestortaköy konut projesini, İstanbul Ortaköy vadisindeki ince ve uzun bir parsel için tasarladık. İşverenin ihtiyaçları ve imar koşulları uzun, monoblok bir kütle yapmaya elverdiği halde, proje tasarımında parçalı blok tipolojisini benimsedik. Bu coğrafyada Galata, Pera sonrasında Beşiktaş, Teşvikiye, Kadıköy, Bakırköy gibi bölgelerde gelişmiş olan ve hafızamızda olumlu yer etmiş apartman tipolojisinin avantajlarını mevcut koşullarda güncel ihtiyaçlar için yeniden kullanmak tasarımın ilk kriterlerinden biriydi. Çünkü Agamben’in de dediği gibi “Hafıza, bitmiş gibi görünen şeyi tekrar mümkün kılabilir.” İzin verilen tüm yapılaşma hakkını, komşuluk ilişkilerini teşvik edecek, ancak kabul edilebilir ölçüde mahremiyeti de sağlayacak şekilde altı ayrı bloğa dağıttık. Bu sayı optimum blok taban alanını, ideal blok yüksekliğini ve bloklar arasında da insan ölçeğinde mesafeyi sağlamış oldu.
Aslında düz olan arazide, bloklar arasında yarım ila bir buçuk metre arasında kot farkları yaratarak, zemin kattaki dairelerin bahçelerini sınır teşkil edecek bir duvara ihtiyaç kalmadan birbirlerinden kopardık. Bu sayede insan ilişkilerinin sürdürülmesi için elverişli bir koşul yaratırken yeterli mahremiyet ve mülkiyet hakkını da korumuş olduk.
Arsanın başında ve sonundaki büyük bloklarda bir katta dört, diğer bloklardaysa bir katta iki daire ve tüm projede 16 tanesi dubleks olmak üzere toplam 74 konut yer alıyor. Blokları ortadan ikiye bölen apartman hollerinde giriş kapısının hemen karşısında yer alan tek kollu merdiven, arkadaysa asansörün yanı sıra klima ve çöp odalarının bulunduğu servis hacimleri konumlanıyor. Dolaşım mekanlarındaki bu düzenlemeyle karşılaşma ve buluşmayı olanaklı kılan ortak alanlar tasarladık. Ortak yaşam kültüründe karşılaşmanın olmadığı yerde hoşgörü olmaz ve çatışma çıkar. Bu sebeple komşularla rastlaşma olasılığını azaltan asansör yerine öncelikli konumuyla merdiveni, bir karşılaşma mekanı olarak teşvik ettik. Apartman hollerinin ön cepheye gelen kısmındaysa konutlarda yaşayanların ortak kullanabileceği buluşma alanları yarattık.
Yaşadığımız coğrafyada, evlerimizde misafir kabul etme kültürünün yaygın olmasını dikkate alarak oda sayısına göre salonların boyutlarının değiştirildiği güncel konut planlamasının tersine, Nestortaköy’de tüm salonları aynı büyüklükte tuttuk. Bu şekilde misafirlik kültürünün mekansal ihtiyaçlarını göz ardı etmemiş olduk. Tüm salonlar, arsanın güney yönünde yer alan yeşil banta ve yola bakıyor. Böylece bu yeşil doku, blokların arasına planlı bir şekilde sızabiliyor.
Blokları arazide konumlandırırken arazinin önünden geçen araç trafik yolundan mümkün olduğunca uzak durmamız, hem akustik hem de görsel bir mahremiyet yaratmaya olanak verdi. Arazinin kuzey cephesinde yer alan yüksek istinat duvarını da hızlı yayılan sarmaşık türü bitkilerle yeşillendirdik. Arazinin iki ucunaysa açık yüzme havuzunun yer aldığı sosyal tesisi ve spor sahalarını yerleştirdik.
Arazi altından ortak otopark katıyla bağlanan dört kat yüksekliğindeki blokların dış cepheleri, bakım gerektirmeyen ve kendi kendini temizleyen seramik ve doğal toprak renklerinde renklendirilmiş alüminyum panel yüzeylerle kaplandı. Komşuluk ilişkilerini teşvik eden planlama kararlarının sağlanması yönündeki stratejiler sayesinde yoğunluğun en az şekilde hissedildiği, kent içinde küçük bir konut dokusu oluşturan Nestortaköy’ün en büyük iddiasıysa: “zamansız olması”.