Hedonistik Sürdürülebilirlik
Bjarke Ingels konuşmasının özünde, mimarın bugün iki ve üç boyutlu tasarımlar gerçekleştiren biri olmanın ötesinde bir rolü olabileceğini açıklıyor. Bu bağlamda insanların sadece nasıl yürüyeceğini, nerede oturacağını tasarlamanın dışında doğal süreçleri, enerji ve kaynakların kullanımını da tasarlamaya başladığımızı vurguluyor. Bu açıklamayla birlikte günlük hayatta da sürekli karşımıza çıkan sürdürülebilirlik kavramını, sıkıcı ve zorunlu bir ahlaki fedakarlık ya da politik bir ikilem olarak algılamadığını belirtiyor. Bu düşünceyi tasarımsal bir meydan okuma olarak gören Ingels'e göre mimarın genişletilmiş rolü, moral bozucu sürdürülebilirlik yaklaşımları yerine eğlenceli ve yaşam kalitesini yükselten sürdürülebilir kentler üzerinden ilerleyebilir. Bunu gerçekleştirmek içinse onun ifadesiyle "mimari simyayı" yakalayarak kentsel koşulları tasarlamak, kendiliğinden gerçekleşen kamusal etkileşimleri artıracak mekanlar kurgulamak gerekiyor. Hedonistik sürdürülebilirlik kavramı da tam olarak bu fikrin üzerinden kendi tanımını oluşturuyor.
Ne düşünüyorsunuz?
İlgili İçerikler:
-
Stüdyoda Sürdürülebilirliğin Dayanılmaz Ağırlığı
Stüdyodan Notlar'da bu ay Ayşen Ciravoğlu, sürdürülebilirliği tasarım stüdyolarında ters köşeden ele almaya çalışırken karşılaşılan zorlukları kaleme aldı.
-
Yaşamın ve Şehrin Kaynağı
-
Geleceğin Ambarı
-
Dönüşüm Denklemi
-
Toplumu Yönetme ve Kenti Sürdürme Arakesitinde Eko-belediyecilik
Yapılı çevrede sürdürülebilirlik konusunun muhatapları olarak her ne kadar akla öncelikle mimarlar, plancılar gelse de belediyelere de önemli bir rol düşüyor.
-
Varlık Zincirinde Tasarımın Yeri
Eğer tasarımcılar sürdürülebilirlik etrafındaki sorunları ele alacaklarsa, hiyerarşiler füzyonu olan Varlık Zinciri’nden daha net bir şekilde kopmak zorundayız.
-
Niyetimiz; Ortak İyilik
Sürdürülebilirlik tartışması onyıllardır sürerken biz bir arpa boyu yol kat ettik mi, ona bakalım…
-
Sosyal Adalet İçin Sosyal İçerik Üzerinden Üretmek
Peyzaj mimarının yaratı alanlarının en önemlisi belki de kentlerde bulunan kamusal açık alanlardır ve bu da insan için ve insan odaklı tasarlamayı ön plana koymayı gerektirir.