Kontrastlanan Seramikler - Princessehof

EN

Hollanda'nın Leeuwarden kentinde bulunan Princessehof Ulusal Seramik Müzesi'nin iç mekanı, 2018 yılında, i29 tarafından yenilendi.

2018'de Avrupa Kültür Başkenti olan Leeuwarden'deki Princessehof Müzesi, o sene 100. yılını kutladı. Yıldönümünde, müzenin ziyaretçiler için cazibesini ve erişilebilirliğini artırmak amacıyla büyük bir yenileme çalışması yapıldı. i29'un iç mimarları, 18. yüzyıldan kalma anıtsal binada modern bir iç mekan yarattı. Yenileme kapsamında müze mağazası ve kafeteryayı içeren giriş holü ile birlikte müze ve sergi alanları ele alındı.

Temel zorluk, oldukça kapalı anıtsal bir yapıda davetkar ve çağdaş bir giriş alanı yaratmaktı. Müzeye uygun, zamansız bir iç mekanla birlikte, kapsamlı koleksiyonun özel bir deneyimle gezilebileceği yeni bir sergi alanı düzenlenmesi amaçlanıyordu. Ancak, mevcut finansal kaynaklar oldukça sınırlıydı. i29'dan, The Ambassadors of Aesthetics ajansı iş birliğiyle bu vizyonu gerçeğe dönüştürmeleri istendi.

Esneklik ve Açıklık
Daha fazla ziyaretçi çekmek ve ziyaretçilere kafeterya ve müze mağazasını inceleme seçeneği sunmak için giriş alanı tamamen açıldı. Ziyaretçiler artık müzeye hem ön hem de arka girişten ulaşabiliyor ve bol gün ışığı alan geniş bir giriş holüyle karşılanıyor. Bu alan aynı zamanda müze mağazasını, kasa alanını ve kafeteryayı birbirine bağlıyor. Bu mekanlardaki yatay hizalamalar ve seviye farklılıkları, seramiğin doğal kaynağı olan toprak katmanlarına gönderme yapıyor. Bankoların arkasında yer alan entegre rampalar engellilerin müzeye erişimini sağlıyor. Ayrıca kafeteryanın bitişiğindeki geniş bahçe de kafeteryayla ilişkilendirilerek ziyaretçilerin kullanımına açıldı.

Zıtlık Yoluyla Etki
Yoğun bir deneyim yaratmak için, özellikle geçiş alanlarında görülebilen net kontrastlar oluşturuldu. Kafeteryada canlı ve taze renkler kullanılırken, müze mağazasında tüm dikkatin ürünlere odaklanması için sakin, gri tonlar tercih edildi. Modern tarzda düzenlenen giriş alanından anıtsal müze meydanına geçiş ise dikkat çekici bir metamorfoz yaratıyor. Elle boyanmış duvar kağıtlarıyla kaplı müze meydanı, oturma elemanları ve bilgi ekranlarıyla şık bir grafik enstalasyona sahip. Diğer odalar, The Ambassadors of Aesthetics tarafından yapılan tarih araştırmalarının ardından orijinal renklerinde restore edildi. "Seri Üretim" odası için, ziyaretçilerin tamamen seramiklerle çevrelendiği, basitçe istiflenmiş gibi görünen, parlak ışıklı beyaz kutulardan oluşan bir düzenleme yapıldı. Bu mekandan, tam tersi bir deneyim sunan "Art Nouveau" odasına geçiliyor. Bu oda ise tamamen karartılarak sergilenen nesneler izole edildi ve "havada süzülüyormuş" gibi görünmeleri sağlandı.

Projede tasarım müdahalelerinin sadeliği anıtsal kabukla tezat oluşturuyor. Eski/yeni ve anıtsal/modern arasındaki zıtlık birbirini tamamlıyor ve birlikte güçlü bir bütün oluşturuyorlar. i29'un, ilham verici bir tasarımın pahalı malzemelere veya teknik gösteriye bağlı olmadığını savunan tasarım felsefesi doğrultusunda hazırlanan proje, çok kısıtlı bir bütçeyle tamamlandı.

Etiketler: