Öğrenci Merkezli Eğitime Geçiş
Atölye tasarımı Özel Sezin Okulu Anaokulu ve İlkokulu yenileme projesi, öğrencilerin merkeze alındığı bir eğitim modelinin nasıl mekansallaşabileceğini araştırıyor.
Mimar, grafik tasarımcı, mühendis ve kullanıcı deneyimi tasarımcılarından oluşan çokdisiplinli bir ekip 100 saatin üzerinde saha çalışmaları yaptı ve eğitim alanlarındaki yerel ve küresel eğilimleri analiz etti. Tasarım araştırması; öğretmenlerle ve öğrencilerle yapılan görüşmeleri, kültürel sorgulamaları, çizim/model yapımına odaklanan ortak tasarım atölyelerini ve yerinde gözlemleri kapsadı. Çıkan verilerle Atölye, Özel Sezin Okulu’nun ilkokul ve anaokul alanlarını bir araya getiren, öğrenmeyi ve birlikte çalışmayı teşvik eden esnek pedagojik alanlara dönüştürmeyi hedefledi.
Okulun Yönetim Kurulu ile işbirliği içinde, bilgi merkezli öğrenme deneyimini öğrenci merkezli olana doğru yönlendiren bir zihinsel model kullanıldı. Atölye, bu dönüşümü sağlamak için, tasarım sürecini gerçekten kullanıcı merkezli hale getirmek amacıyla mimari prosedürlerin ötesine geçti. Katılımcı yöntemi, kurumun “kendini bir anda değişimin içinde bulduğu” bir yaklaşım yerine, öğrenci merkezli öğrenme deneyimine “kolayca geçiş yaptığı” bir geleceği birlikte hayal etmek için alan yarattı.
Tasarım araştırması kapsamında öğretmenler, okul yönetimi, anaokulu ve ilkokul öğrencileriyle birlikte tasarım yapılan görselleştirme ve modelleme çalışmaları düzenlendi. Bu çalışmalardan çıkan, öğrencilerin yaratıcı ve sınırsız hayallerinin yansıması olan çizimler, öğrencilerin gözünden ihtiyaçları ve istekleri anlamaya yardımcı oldu. Aynı zamanda mimari ve mobilya ölçeğinde tasarımlara ilham verdi.
Mimarlar, dönüştürülebilmeye açık ve kullanıcının mekanı kişiselleştirebilmesi prensiplerini benimseyen bir mekan kurgusu oluşturmayı hedefledi. İhtiyaç duyulduğunda birden fazla işlevi içerebilen senaryolar tasarlandı.
Aydınlatma tasarımı mekansal kurguyla birleştirilerek ilkokul öğrencilerinin sunumları için oluşan bir “sahne alanı” ihtiyacı ve öğrencilerin bireysel masalarından ayrı bir “kişisel alan” ihtiyacı belirginleşti. “Sahnede” olan öğrenciler için spot ışıkları da dahil olmak üzere farklı amaçlar için aydınlatma ayarları tasarlayarak bu içgörülere odaklanan tasarımlar geliştirildi. Tasarımcılar ayrıca okul içindeki ortak alanları sınıflandırarak kişisel alandan sınıfla paylaşılan alana ve sınıfla paylaşılan alandan bütün okul ile paylaşılan alanlara geçişi vurguladı.
İlginç bulgulardan biri de, mevcut okul ve sınıf tasarımlarının bol miktarda açık oyun alanına sahip olması ve buna karşılık “sakinlik” ve “iç gözlem” ihtiyaçlarını karşılamamasıydı. Bu yaklaşım, yalnızca dışa dönük öğrencilerin ihtiyaçlarına öncelik veriyordu. Tasarım ekibi, okuma, birbirinden öğrenme, dinlenme veya sohbet etme gibi çoklu işlevlere izin veren, yastıklı oturma özelliğine sahip “sınıf içinde bir çatı katı” yaklaşımı geliştirdi.
Atölye, ortaya çıkan içgörülere dayanarak öğrencilerin vücutlarını rahat şekillere sokmalarını sağlayan, açıları dikkatlice tasarlanmış, geleneksel sınıflardaki statik oturma düzeninden farklı modüler sınıf mobilyaları geliştirdi. En üst düzeyde işlevselliğe ve sürdürülebilirliğe dikkat ederek her özel tasarım mobilya parçası hareket özgürlüğü için tekerleklerle donatıldı. Bunun yanında, her bir mobilya, öğrencilerin fikirlerinin akışını kolaylaştırmak ve kişiselleştirilmiş düşünce alanları sağlamak için yazılabilir dikey ve yatay yüzeyler içeriyor.
Tasarım dili olarak, ilkokul alanı boyunca kullanılan grafikler, mekanların belirlenmesine yardımcı olmanın yanı sıra, hem öğrenciler hem de öğretmenler için okulların “aşırı ciddi” bir kurum olması fikrine meydan okuyan, sevimli ve aynı zamanda cinsiyetsiz bir karakter içeriyor. Öğrenci merkezli bir pedagojik yaklaşımı vurgulamak için öğretmenlerin masaları öğrencilerin masalarıyla tam olarak aynı boyutlarda tasarlandı. Bu sayede, sınıf içindeki güç ilişkisini eşitleyen yeni bir dinamik yaratılmaya çalışıldı.