Ortak Değerler Pazarı
Mekansal niteliğin yanı sıra yönetim biçiminin de tasarımın içkin bir parçası olarak ele alındığı proje, kamusal ve özel ayrımının silikleştiği bir arayüz olarak işliyor.
Meksika kenti ile körfez arasında yer alan bölgede, küçük bir yerleşim olan Tlaxco’nun 2015 yılında ulusal ölçekli, turizme dayalı ekonomiyi geliştirmeyi amaçlayan Pueblos Magicos (Büyülü Kentler) programına dahil edilmesi sonucu üretilen proje, yerel yönetim desteğiyle gerçekleştirilmiş. Program kapsamında Vrtical ekibi, yerleşim için katılımcı bir kentsel gelişim planı tasarlanmış ve pazar yapısı bu planın inşa edilmiş ilk ürünü olma özelliği taşıyor.
Proje sürecinde, yapısal niteliklerin yanı sıra pazarın yönetim biçimi de içkin bir unsur olarak ele alınmış. Mümkün olduğunca açık ve içerici bir biçimde kurgulanmış mekanın çevre bölgelerden gelen sanatçılar, esnaflar ve zanaatkarların da ortaklığında merkezsiz bir tür yönetim modeliyle yürütülmesi önerilmiş. Bu yaklaşımla, turizmi hareketlendirmenin yanı sıra bölge sakinleriyle iletişimin güçlendirilmesi yoluyla yapının kamusal bir alana dönüşeceği öngörülmüş. Bu öngörü, tasarıma dair kararlarda da etkisini gösteriyor.
Özgün işlevi yine pazar olan ancak artık kullanılmayan bir yapının mevcut temel ve duvarlarının elden geçirildiği proje, L biçiminde iki ana koridor ve bir dış koridor ile kurgulanmış. Bir cephesinde metal çerçeveler ve geniş pencerelerin, diğer cephesinde dönen kapılar ve kemerlerin kullanıldığı uzun kol, tezgahların yerleşeceği alan olarak işlerken kısa koridor pazarın giriş alanını tanımlıyor. Mekana yapılan tüm müdahalelerde tarihi ve mimari kimlik göz önünde bulundurulmuş; özellikle ahşap kullanımı ve çatı tasarımı bu yaklaşımla yakından ilişkili olarak yerel mimariden izler taşıyor.
Pazar hem mimari dili hem de işleviyle bölge ve bölge sakinleriyle iletişim içinde olan iki yönlü bir arayüz olarak işliyor. Bu bağlamda, dış cepheye eklenen cidar aracılığıyla bir ara mekan -kamusal koridor- yaratılarak kamusal ile özel alan arasındaki ayrım bulanıklaştırılmaya çalışılmış. İç mekanda ise bu yaklaşım oldukça yalın, yalnızca pencere ve elden geçirilmiş taş duvar parçalarıyla bölünmüş beyaza boyalı duvarlarla destekleniyor; böylece duvarlar doğası gereği renkli tezgahlar için bir arka plana dönüşüyor.
Ne düşünüyorsunuz?
İlgili İçerikler:
-
Pandemide, Pandemiye Rağmen Bir Arada Olmak: Mekanda Ama Nasıl?
Kentin Muhalif Yüzü'nde bu ay Elif Sidar Ökdemir, pandemi ile birlikte gelen yeni mekansal koşulları kamusallık, politik eylem, dayanışma ağları ve dijital alan gibi çeşitli perspektiflerden okuyor.
-
Kara Köprüsü
-
Bukalemun-vari Doğallık
-
Kamusal Mekanı Canlandıran Enerji
-
Entelektüel Takas
-
Gölge Deneyimi
-
Antroposen Çağı’nda Bauhaus
Geçtiğimiz onyılda Antroposen çağı, yani insan medeniyetinin ayak izinin iklimi ve bir bütün olarak dünyayı etkilemekte olduğu bir dönemde yaşıyor olmamız üzerine çok sayıda tartışma oldu. Buna bir başka yandan bakacak olursak bu insan tasarımının gezegen üzerinde önemli izler bıraktığı, karbon tüketimciliği kültürünün aslen sadece bir yüzyıllık olan kendi jeolojik çağına dönüştüğü bir dönemdeyiz.
-
Kimlik: Mimarın Üzerindeki Görünmeyen Yük
Mark Fisher bir söyleşide şunu söylüyor(du): “Dünyanın sonunu hayal etmenin kapitalizmin sonunu hayal etmekten daha kolay olduğunu söylemek yalnızca bir alternatifin ortaya çıkmasının ihtimal dışı olduğunu düşündüğümüzü beyan etmek değil, kapitalizm dışı bir dünyanın neye benzeyeceğini tahayyül edemeyeceğimiz anlamına da gelir.