Yeni Bir Köy Hayali

Üç seneye yayılan bir yaz programı kapsamında üretilen ütopik yerleşke projesi, kullanıcı ile elleriyle inşa ettiği mekan ilişkisini mevcut ve hayali rutinlerden yola çıkarak kuruyor.

Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen yüzlerce genç mimardan topluluk ile yapılı çevre arasındaki ilişkiyi kendi yerleşimlerini inşa ederek deneye tabi tutmalarını isterseniz, süreç kendi göçebe fakülteleri için kırsal bir yerleşim yaratmalarıyla sonuçlanır. En azından üç yıl önce bir yaz okulu programı olarak başlayan, mimari eğitim platformu Hello Wood'un Project Village deneyinin sonucu böyle oldu. Katılımcılar projeyi çok ciddiye aldılar, ardı ardına üç yaz alanı yeniden ziyaret ettiler, alıştırmalarını barındıracak araziyi dahi ürettiler. Programın çerçevesi yaz okulu ile festival, kentsel ile kırsal, sanat ile mimarlık, pratik çözümler ile ütopik idealler arasındaki sınırları muğlaklaştıran oldukça esnek bir yapıya sahipti. Son senede yedi uluslararası takım; araştırmacılar, akademisyenler, Architecture for Refugees ve peyzaj şehirciliği alanında çalışan Groundlab gibi ekiplerce yönlendirildi. Takımlar, yerleşim sakinlerinin mevcut ve hayali rutinlerinden yola çıkarak doğa ve araziyle bağ kuran mekanları fiziksel olarak tanımlayan strüktürler üretmek zorundaydı. Etkileşim yöntemi ise inşa etme zanaatı ve siyasetini çalışmanın yanı sıra arazinin, malzemenin ve zamanın engellerini müzakere etmekti. Gün boyunca katılımcılar, pratik mevzular üzerinde anlaşmaya gayret ederek elleriyle tasarladı, inşa etti, düşündü. Gece ise sosyal etkileşim farklı bir boyut kazandı: Akşam dersleri serisi eleştirel düşünme ortamının tohumlarını ekti; farklı seviyelerde bağlantılar kuruldu ve fikirlerin küresel tutarlılığı tartışıldı.

Project Village 2015 yılında, katılımcılar festivalden festivale giden bir tür pop-up etkinliğine dönüşmüş taşınabilir bir köy tasarladığında başladı. 2016’da Macaristan’da Balaton Gölü’ne yakın bir yerleşim olan Csóromfölde’de iki hektarlık bir alan satın alındı. Böylelikle proje bir alana sahip oldu; küçük bir yerleşim olarak ortaya çıktı. Yaz okuluna katılan mimarları “Bomboş bir parsele ilk ne inşa ederdin?” ya da “Bir yerleşimin ilk mimari izlerini nasıl planlardın?” gibi görünürde oldukça basit, cevaplaması ise hayli zor tasarım soruları bekliyordu. Kimileri önce depolama tesisleri üzerine çalışmak isterken diğerleri konutları ya da kutsal mekanları öne çıkardı. Project Village 2017’de son aşamasına ulaştığında ise esas odak noktası yerleşim strüktürüydü. Csóromfölde artık bir şantiye alanı değildi, inşa edenleri tarafından geçici olarak mesken tutulmuştu. Katılımcılar akşam derslerinin, konserlerin ve partilerin yanı sıra toplu yemeklerin gerçekleştiği bir köy merkezi inşa ettiler. Paylaşımlı alanlar etrafında düzenlenmiş konut bölgesi de bu merkeze mutfak ve duş olanaklarıyla bağlandı. Yerleşimin şu an için basit bir altyapısı var, elektrik de önümüzdeki yıllarda güneş panelleriyle sağlanacak. Bu yılın Project Village takımının kısaca kendini, buradaki sakinlerin yani kendilerinin gündelik hayatlarına -yeme içme, tasarlama ve inşa etme, akşam dersleri, tartışmalar, konserler ve partiler- bakmaya ve mekanı bu bakış açısıyla biçimlendirmeye adadıkları söylenebilir. Zira çok güçlü bir mimari konseptiniz olabilir, zira günün sonunda giriş yanlış yerde duruyor, cephe yanlış görünüyor olabilir ya da insanlar, mekanı ve yapıyı mimarının kurguladığı biçimde kullanmıyor olabilir. Projenin küratörlüğünü üstlenen Johanna Muszbek bunu şu sözlerle açıklıyor: “Mimar olarak, ideal bir köyün nasıl olması gerektiğine dair hepimizin bir fikri var ancak bu programı ilginç kılan şu: Bir kez topluluğun fiili ihtiyaçlarıyla, arazinin kısıtlarıyla ya da komşunun fikirleriyle burun buruna geldiğinde uyum sağlamaya açık olman gerektiğini fark ediyorsun.”

GÜNDÜZ İNŞA, GECE ÖĞRENME
Projenin akşam dersleri serisi, 1960’lı ve 1970’li yıllarda hayli popüler olan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde bir karşı-kültür ürünü olarak görülen Whole Earth Catalog dergisinin bölümlerinden ödünç alınmış temalar etrafında şekillendi. Stewart Brand’in editörlüğünde yayınlanan ve sloganı Access to Tools (Araçlara Erişim) olan derginin özellikle editör metinleri öz yeterlilik, ekoloji, alternatif eğitim yöntemleri, kendin-yap gibi konulara odaklanıyordu. Dergi bu anlamda, hem bir topluluk inşa edenler hem de entelektüel bir uyaran arayanlar için, ikamete elverişli ortamları inşa etmenin konvansiyonel yollarını sorgulatan bir el kitabı olarak çalıştı. Temaları sayesinde yaz okulunda büyüme, mevcut strüktürleri kullanma yöntemleri, işbirlikçi ve uyarlanabilir öğrenme süreçleri, zanaatın eksiklikleri ya da olanaklarına karşı üretilen sürdürülebilir cevaplar gibi konuları ele alma ve sorgulama imkanı oldu. Örneğin GroundLab’tan Jose Alfredo Ramirez, Clara Oloriz ve Liam Mouritz ile birlikte yürütücülüğünü yaptığı Garden Courtyard projesinin inşa edildiği hafta Antroposen Çağı’nı ve bizlerin, insanlar olarak gezegeni şekillendiren esas güç olduğumuzu konu edinen bir ders verdi. Mimar ve araştırmacı Gianmaria Socci, diğer takım liderleri Danny Wills (Urban Think Tank) ve Zsófia Szonja Illés (Collective Plant) eşliğinde Hello Pizza adlı bir müşterek mutfak inşa etti. Neal Hitch (San Diego State University, Imperial Valley Desert Museum) ve Lukas Hitch de fikir tam anlamıyla belirlenmiş olmadan inşa etmenin mümkün olup olmadığı hakkında düşüncelerini paylaştı ve köyde bulunan Cloister and Chapter House yerleştirmeleriyle de bunu maddileştirdiler.

Hello Wood’un eğitim platformu sadece değişimin kalıcı olduğu fikriyle en kıymetli meziyetin açıklık ve uyum sağlama becerisi olduğundan temelleniyor. Bu da etkinlik ve deneyim odaklı işlerde, yönergelerin daimi olarak yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. Bu senenin sonuçları da benzer şekilde yeni soruları tetikledi ve mimarlık, sürdürülebilirlik ve çevre ile ortak yaşam konularında yeni kapılar açan bir deneye dönüştü. Bu sebeplerden ötürü, eğitim platformu hakkında yeni projeler geliştiriliyor, farklı üniversitelerle, kendi müfredatları dahilinde Csóromfölde’de yaz okulu dersleri verebilecekleri işbirlikleri ya da yaz kamplarının artık olmadığı bir zamanda, alanın örneğin mimari bienal mekanı olacak bir kampüse dönüşmesi gibi. Project Village üç yıllık bir program olsa da bir deney olarak, günümüzün acil sorunlarını disiplinlerarası ve daha katmanlı biçimlerde ele alarak devam edecek.

CLOISTER AND CHAPTER HOUSE
Ekip Liderleri: Neal V. Hitch, Neal Lucas Hitch
Ekip: Xinyue Cong, Paulina Sawczuk, Catriona Hyland, Yeqiu Yang, Effy Harle, Evelyn Osvath, Lucy Lundberg, Jung Attila, Emma Shaw, Simon Feather, Barbara Drozdek, Thomas Leung, Jennyfer Dos Santos Vidal

Hello Wood’un katedrali iki yıldır yapım aşamasında. Bu yıl, üç yüz yıl önce burada olan bir yerleşimin kalıntıları üzerine bir kilise inşa edildi. Kavramsal çerçeve, kalıntılara meclis evi ve manastır eklenerek genişletildi. Kendini dış dünyaya tamamen kapatıp bir tecrit mekanına dönüşmesi manastırın davetkar olmadığı anlamına gelmiyor: Meclis evinin iç avlusuna açılan yapı, içinde insanların bir araya gelebileceği bir mekan sunuyor.

Müşterek mekanların bir kısmı, bir evin salonunu andırırken diğer kısmı yatar mekanları sayesinde yatak odası işlevi yüklenmeye daha müsait. Hello Wood sakinleri sadece ziyaret için gelmiş, köyde geçici olarak konaklıyor olabilir ancak yine de kendilerine ev konforu sağlayacak mekanlara ihtiyaçları var. Aynı zamanda, genişletilmiş katedral de her türlü ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte bir strüktür: Kendisini inşa edenler için özel bir konut olabilirken köyde yaşayan yüzden fazla insan için daha manevi olaylara, konser gibi etkinliklere de ev sahipliği yapabilir.

CROSS-SECTION
Ekip Liderleri: Rufus van den Ban, Suzana Milinovic, Joao Prates Ruivo, Keimpke Zigterman
Ekip: Alzbeta Bruhová, Melissa Jin, Adam Brown, Theresa Lohse, Bruno Ganem Coutinho, Annsofi Björkman, Maria Gracia Latorre, Henry Lyle, Varga Mátyás, Yu Jie, Ao Tang, Atdhe Hogoshti, Edyta Skiba, Matteo Rossetti, Shruti Maliwar, Edyta Baran, Czinger Jákob, Bíró Bianka, Mark Winkler, Tatiana Munoz Melo

Dokuz adet altı metrelik uzun direk tek düz bir hat üzerine dizili; her bir direğin ortasında bulunan delik köydeki çeşitli yapılara bağlanıyor. Eğer birinci direkten başlanıp her bir direğe uğrayarak dokuzuncuya dek hat üzerinde devam edilirse köy mutfağı, bar, meclis, önceki hamamlar ve kervansarayla uğraya uğraya köy dolaşılabilir. Bu yapıların çoğu dış dünyaya kapalı, iç avlularına odaklı olduğundan direkler mekanları birbirine açmaya ve ziyaretçilerin projelere göz atmalarına yardımcı oluyor. Ama bu direkler sadece köyü bir biçimde birleştirerek daha kuvvetli bağlantılar kurulmasına aracılık etmekle kalmıyor, her bir proje arasında da özel diyaloglar kuruyor. İnşa süresince, direklerin projelere nasıl katkı sağlayacağını belirlemek adına komşu yapılarla kurulan iletişim çok önemliydi. Eski hamamın yanındaki direk çamaşır ipine, biraz uzaktaki ise yağmur suyu toplama direğine dönüştü. Tekil olarak çevreye uyarlanabilir olmalarının yanı sıra tek bir hat üstünde olmaları da önemsendi; yakındaki ağacın dallarının gölgesine yerleşen son direk bir ağaç eve dönüşerek güzergahı sonlandırıyor.

GARDEN COURTYARD
Ekip Liderleri: Alfredo Ramirez, Clara Oloriz, Liam Mouritz (Groundlab)
Ekip: Marina Morón Frápolli, Viktoria Hevesi, Laszlo Tamas, Vivien Neoh, Kàtia Llabata Assmann, Rachel Loughrey, Sylvia Winter, Cezar Cernea, Bassem Abi Saad, Raul Bielsa, Francesca Fiormonte

Köyün ortak bahçesinde çalışmak insanlara birlikte hareket etme, konuşma, ortak etkinlikleri paylaşma ve bitkilerle ilgilenme şansı verdi. Bahçecilik, peyzaja ve kendi çevremize göz kulak olmak anlamına geliyor ve müşterek hayatın önemli unsurlarından biri. Köy bahçesi de bize insan eliyle düzenlenmiş ve biçimlendirilmiş peyzaj üzerine düşüncelerimizi yansıtma fırsatı verdi. Tüm bunlar aynı zamanda, adına Antroposen denen bu çağda, insan eyleminin bizi çevreleyen doğal ortamı şekillendireceği gerçeğini yansıtıyor.

Bölgenin zorlu kış şartlarına dayanıklı türlerle dolu bu bahçe, Eski Yunan filozoflarından Epikuros’un okuluyla karşılaştırılabilir. Bu bahçe de şehir merkezinden epey uzakta ancak izole edilmiş bir yer değil. Herkese açık ve ziyaretçilerine kasabada olup bitenlerden haberdar olma imkanının yanı sıra insan türü ve onun peyzajdaki rolü hakkında düşünme fırsatı da veriyor.

HELLO PIZZA
Ekip Liderleri: Danny Wills, Gianmaria Socci, Zsófia Szonja Illés
Ekip: Yeon-Kyu Lee, Emma Henderson, Caroline Moinel, Hannah Sheerin, Jimmy Lei, Wendy Leung, Cezar Moldovan, Guiseppe Ferrigno, Mathias Gommier, Cristiano Gerardi, Amy Grounsell, Hanna Rudner
Fırın İnşa Ekibi: Tamás Fehérváry, Péter Laczkó, Tatiana M. Melo

Müşterek mutfak, köyün yılda bir kez düzenlenen törenlerine sahne olması niyetiyle yaratılmıştı. Hangi kültür ya da ülkeye bakarsak bakalım, antik çağlardan beri fırın ya da yemek pişirme alanı toplumu şekillendirmekte önemli bir unsur olagelmiştir. İnsanlar bu ortak pişirme alanları çevresinde sadece yemek hazırlamaz ya da yemez, aynı zamanda konuşur, dedikodu yapar ve sosyal hayatlarını yaşar. Projenin amacı da bütün sakinleri pizza yapma işinin içine çekmek; dolayısıyla müşterek mutfak sadece yemeğin dağıtıldığı bir yer değil. Ocağın etrafındaki tezgahlar hem çalışma hem de yemek masası ve her iki taraftan da desteklenebiliyor. Böylece biri yemeğini yerken bir diğeri iki masa ötede pizza hamurunu hazırlayabilecek alana sahip oluyor. Mutfağın ve arkasındaki bahçenin köy sakinlerine gelecek yıllarda da hizmet etmesi öngörüsüyle yapılan ocak ise kalıcı bir strüktür olarak üretildi.

CARAVANSERAI
Konsept: Angelo Ferrara
Ekip liderleri: Angelo Ferrara, Nelson Laroque
Ekip: Barış Doğa Çam, Nina Hofmann, Kaye Song, Darin E Grozdev, Milan Voorhorst, Matrona Milosi, Duong Vu Hong, Riccardo Onnis, Jenna Ernestrand, Helmi Valkola, Jagoda Borkowska, Saskia Furman, Santiago Ruiz

Kervansaraylar otellerin ilk hallerinden biri. İlk olarak İran ve Kuzey Afrika civarında bulunan ve çölün ortasında seyahat edenlerin bir ya da birkaç gece açık odalarda konakladıkları bu yapılar tek girişli, geniş ve açık avlulu kapalı strüktürlerdi. İnsanlar burada uyur, bavullarını koyar, hayvanlarını dinlendirirdi. Sicilya’daki kervansaraylar ise çoğunlukla var olan kulelerin etrafında inşa edilirdi. Project Village ekibi de, mevcut bir yapının etrafına iç avlu yapma kararıyla işte bu Sicilya geleneğini sürdürdü. Bu sayede, daha önceki yapı ustalarının niyetleri ile yeni sakinlerin planları arasında bir tür diyalog geliştirmek mümkün oldu. Kervansarayın ardındaki özgün fikir kimi zaman yeniden gözden geçirildi (örneğin yol üzerinde bulunan bir ağaç, strüktürün parçası haline getirildi) ve insanların dinlenebileceği, buluşup muhabbet edebileceği bir yere dönüştürülerek yerel koşullara uyarlandı.

ED AND ACT
Ekip Liderleri: Bence Komlósi, Nicolas Ziesel
Ekip: Lea Herzfeld, Eun Young Park, Ciara Hunter, Stephanie Adebayo, Anastasia Terres, Sangmin Oh, Roger Pastallé, Gáspárdy Blanka, Kishan Mulji

ED and Act pavyonunun proje yöneticisi, yıllarca Fransa’daki Calais mülteci kampında mimar olarak çalışmıştı. Yüzlerce sakiniyle birlikte kamp sokakları, mağazaları, berber dükkanları, camileri, kiliseleri ve okullarıyla işleyen bir köyü anımsatıyordu. Katılımcılar bu projede çalışırken çok çeşitli bireylerden oluşan Calais topluluk yapısının yaşanan tüm zorluklara rağmen, mükemmel bir şekilde işlediğini ilk elden deneyimlediler zira orada insanlar kendi yaşamlarını organize edebilmiş, birbirilerini desteklemiş ve yardım etmişlerdi. Bu sorunsuz işbirliği ve dayanışmanın esasını ise okul oluşturuyor. Proje konusu olan pavyon da Calais’deki bu okullardan ilhamla tasarlandı. Yapı insanları bir araya getirmek ve eğitim, sanat terapisi, lisan ya da yoga derslerinin yanı sıra bireysel olarak birbirlerinden de öğrenebilecekleri bir mekan olarak çalışıyor. Biçimsel nitelikleri toplumsal doğasına baskın da olsa esnek iç mekanıyla her türlü etkinliğe uyarlanabiliyor.

HELLO WOOD TOWER
Ekip Liderleri: Bence Pásztor, Dávid Tarcali, Soma Pongor (Studio Nomad)
Ekip: Claudio Parada Nunes, Paula Prkacin, Sandra Przepiórkowska, Botond Gazda, Josef Vild, Josine Vos, Sabrah Islam, Riccardo Gialloreto, Ádám Tóth, Anna Smolko

Yerleşimin en önemli arketiplerinden biri olan kule, geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan zaman ve mekandaki sürekliliği simgeliyor. Bu seyir kulesine tırmanınca sadece yeni eklenmiş yapılarıyla Csóromfölde değil, Project Village’in eski arazisi olan Csórompuszta da görünüyor. Kule, eski arazideki yapılardan biriyle ve şimdiki köy arasındaki hayali bir aks üzerinde, tam olarak ana yolun bitiminde yer alıyor.

Strüktüründe de geçmişten bir şeyler saklıyor, yerleşimin ilk aşamasına atıfta bulunuyor: Kulenin tepesinin şekli Csórompuszta’nın bacalarını anımsatıyor. Önceki projelerde kullanılmış ve işlevini artık yitirmiş ahşaplar da kulenin yapımında kullanıldı. Projedeki sembolik unsur, girişler çoğaltılarak güçlendirildi, tıpkı geleneksel bir yapıda olduğu gibi, her cephesinden girip yukarı çıkılabiliyor.