Bjarke Ingels Group tarafından tasarlanan Serpentine Pavyonu; mimari tekniği, çevresinde oluşturduğu sosyal zenginlik ve bir park içinde yarattığı kültürel değer ile küçük ölçekli ve geçici yapıların şehirlerin açık alanları için büyük dönüşümler yaratabileceğini göstererek büyük şehirlerimize örnek teşkil ediyor.
Mimarlığın parsel bazında yapı tasarımına indirgendiği şu zor günlerimizde bazı konuları yeniden gündeme taşımak faydalı olabilir. Bu kadar çok inşaat yaparken hala doğru dürüst bir ortak alan üretememe başarımızın nereden kaynaklandığını düşünmemiz gerekiyor.
Eskişehir’de kent merkezi, son yıllarda mekansal bakımdan büyük değişimlere gebe. Kentin gelişiminin belki çeyrek asırdan beri belirleyicisi olan kuzeybatı vektörü, güneyde Meşelik Ormanları’nın varlığı, doğuda Hava Kuvvetleri’ne ait üs alanı nedeniyle ortaya çıkmış bir kuvvettir.
Türkiye’de birçok yerde dünyevi alan, gitgide kutsiyet çerçevesinde tanımlanırken, kutsallık da dünyeviliğin tek belirleyicisi haline gelmekte.