Expanding Space: Honsberg'i Sanat Yoluyla Dönüştürmek
Almanya'nın Remscheid kentinin zengin bir tarihe sahip olan Honsberg bölgesinde, "Ins Blaue" projesi kentsel mekânları sanat aracılığıyla yeniden tanımlıyor. Sanatçıların desteğiyle hayata geçirilen bu girişim, terk edilmiş evleri canlı stüdyolara, galerilere ve etkinlik alanlarına dönüştürdü. Organizasyonun küratörlerinden Katja Wickert ve projede yer alan sanatçılar Vera Vorneweg, Adrienne Brehmer, Eva Wal ve Hacer Bozkurt ile "Ins Blaue"nin başlangıcı, bu yılın teması "Expanding Space (Genişleyen Alan)" ve yaratıcı çabalarının hem mahalle hem de mahalle sakinleri üzerindeki etkisini konuştuk.
Ferhan Yalçın: Bize "Ins Blaue"nin hikayesini anlatabilir misiniz? Ne tür bir organizasyon yapısı var, nasıl kuruldu, arka planı nedir?
Katja Wickert: Remscheid'in bir semti olan Honsberg, 1920'lerden kalma karakteristik apartman bloklarının bulunduğu eski bir çelik endüstrisi işçileri sitesi. Burada insanların birlikte yaşayabilecekleri, bahçelerde sebze yetiştirebilecekleri ve dinlenme alanlarını kullanabilecekleri bir yer vardı. Büyük çelik endüstrilerinin kapanmasının ardından bölgenin karakteri değişti ve toplumsal huzursuzluğun yoğun olduğu bir yer haline geldi. Bir zamanlar sosyalleşme alanı olarak öne çıkan bölge, insanların yaşamak istemediği bir yer haline geldi. Giderek daha fazla insan buradan taşındı ve geriye çok sayıda boş ev kaldı.
Boşalan yapılardan bazılarının 2013 yılında yıkılması planlanıyordu. Bir Honsberger sakini, yıkılmadan önce bu evlerde bir sanat festivali düzenleme fikrini ortaya attı. On evde düzenlenen, yaklaşık 70 sanatçının katıldığı bu etkinlik Ins Blaue projesinin ilk kıvılcımı oldu. Bu festivalden sonra konut derneği, geçici olarak, bazı sanatçılara evleri stüdyo olarak kullanma fırsatı verdi. 2015 yılında sanatçılar kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Kulturwerktstatt Ins Blaue e.V.'yi kurdular ve konut derneği ile iş birliği yaparak toplam 2000 metrekarelik sekiz evi kiralamayı başardılar. Beş yıldan bu yana evlerin kullanımını Kulturwerkstatt yönetiyor. Kısaca "Ins Blaue" olarak adlandırılan organizasyon, kar amacı gütmeyen Ins Blaue sanat galerisini ve bir etkinlik mekanını işletiyor, stüdyoları ve bazı daireleri kiralıyor, atölye çalışmaları sunuyor, festivaller, konserler, tiyatro gösterileri ve çeşitli kültürel etkinlikler düzenliyor. Son projeleri ise, bir buluşma noktası olması planlanan, yine kar amacı gütmeyen bir kafe; "Nachbarschaftswohnzimmer". Ayrıca, STREETS 2016 festivalinin bir sonucu olarak Honsberg'de Streetart için bir tür Açık Hava Galerisi de bulunuyor.
Tüm bu gelişmelerden sonra, artık mahallenin imajı değişti ve insanlar Honsberg'in yaşamak için iyi bir yere dönüştüğünü fark ediyor.
Ferhan Yalçın: Bu yılın teması olan "Expanding Space (Genişleyen Mekan)” nasıl belirlendi? Arkasındaki ilham kaynağı nedir?
Katja Wickert: Mahallenin özel durumu ve atıl alanlar nedeniyle, mekan konusunu en geniş anlamda ele almak gerekiyordu. Sanatçılara ve mahalle sakinlerine mahalleyi yeniden keşfetme ve herkes için bir değer yaratma fırsatı vermek istedik. Bu aynı zamanda, genel olarak bir arada yaşamamızın gelecekteki sorunları hakkında mahalle sakinleriyle fikir alışverişinde bulunmayı, kendi çevremizi ve yaşamın gerçekliğini sanat aracılığıyla keşfetmeyi kapsıyordu.
Bu nedenle 2020'den bu yana mekân konusunu araştırıyor ve çeşitli disiplinlerden sanatçıları değişen konuları ele almaya davet ediyoruz. Örneğin bu yıl, "genişleyen mekan" başlığı altında ikinci Misafir Sanatçı (Artist in Residence) programımızı gerçekleştirdik. Sanatçılar burada yaşamaya, çalışmaya, çevreyi tanımaya ve gördüklerini kendi sanatsal yöntemleriyle dönüştürmeye davet ediliyor. Bunun sonucunda mahalle ve sakinleriyle bağlantılı çok özel eserler ortaya çıkıyor. Repertuarlar, okumalar, performanslar, video çalışmaları, fotoğraflar, kolajlar ve benzeri öğelerden renkli bir karışım oluşuyor. Eserler sadece galeride sergilenmiyor, çoğu zaman dışarıda üretiliyor. Bu da herkesin bir galeriye girme zorunluluğu olmadan katılabileceği anlamına geliyor.
Ferhan Yalçın: Seçim süreci nasıl işliyor? Sanatçıları davet etmek için herhangi bir kriter var mı?
Katja Wickert: Her yıl mekan konusuna yeni bir odak noktası belirliyoruz ve önceki projelerden elde edilen bulguları da dahil ediyoruz. Sanatçılara kendi fikirleri için yeterince özgürlük tanımak amacıyla Misafir Sanatçı (Artist in Residence) programımızın şartnamesinde mümkün olduğunca açık olmaya çalışıyoruz. Sürece sahada eşlik ediyor, aracılık ediyor ve fikir alışverişinde bulunuyoruz. Sanatçıları projelerimize katılmaya davet etmeden önce, genellikle bireysel sanatçıların bir grup içinde bir araya gelip gelemeyeceğini ve nasıl uyum sağlayabileceğini değerlendirdiğimiz tartışmalar yapıyoruz. Sanatçıların birbirlerini tamamlamaları ve heyecan verici yeni iş birliklerinin ortaya çıkması için gereken ortamı sağlıyoruz. Ayrıca yerel sakinlerin, sanatçıların sahadaki çalışma ve koşullarla başa çıkma sürecine dahil olabilmeleri de bizim için önemli.
Ferhan Yalçın: Bu yıl Misafir Sanatçı (Artist in Residence) programına seçilen Vera, Adrienne, Eva ve Hacer; sizi tanıyabilir miyiz? Ağırlıklı olarak hangi alanlarda çalışıyorsunuz?
Vera Vorneweg: Edebiyat ve görsel sanatlar arasında çalışıyorum. Bir yandan kitap yazıyorum (klasik bir yazar gibi), diğer yandan da kamusal alanlarda büyük boyutlarda metinler yazıyorum.
Adrienne Brehmer: Serbest yazar ve kitap yaratıcısı olarak Köln’de yaşıyorum. Düzyazı ve şiir yazma konusunda uzmanım. Antolojilerde, edebiyat dergilerinde ve radyoda çok sayıda hikâye, öykü, minyatür ve şiirim yayımlandı. Genellikle doğa veya kentsel mekân gözlemleriyle ilgili, belirli bir tema üzerine yazılmış lirik metinler içeren sanat kitaplarım var.
Eva Wal: Ben hem görsel sanatçıyım hem de söylemek istediklerimi, söz, ses, film, imgeler, çizimler, resimler gibi farklı araçlarla birleştiren bir şairim.
Özel bir yöntem olarak el yazımı ileriye ve geriye doğru dokuyorum. Bu şekilde el yazısıyla grafik imgeler yaratıyorum.
Hacer Bozkurt: Mimar ve mimari fotoğrafçıyım, yerel ve uluslararası projelerde çalışıyorum. Yüksek lisans eğitimle birlikte mimari fotoğraf çalışmalarıma odaklanmaya başladım. Ticari mimari fotoğraf işleri yaptığım gibi bir yandan da sanatsal projelerle, mimarlık ve fotoğraf ilişkisi üzerine düşünmeye ve üretmeye devam ediyorum. Mimarlık, dünyayı algılama biçimimdeki ve çevremdeki ilişkileri işlerime yansıtmamdaki en önemli unsurlardan biri. Mimarlık ve fotoğrafla ilgili çeşitli yarışmalara ve uluslararası sergilere katıldım. İlk kişisel sergim olan “Layers of Time” Haziran 2022’de Wuppertal Utopia Stadt’ta; ikinci sergim olan “Expanding Space” ise Remscheid’da yer alan İnsblaue’nın galeri kısmında sergilendi. Aynı zamanda çalışmalarım Rotterdam Mimarlık Bienali ve Caldas Tasarım Haftası’nda yer buldu.
Ferhan Yalçın: Temaya nasıl yaklaşıyorsunuz? Belki "kentsel mekân" hakkında da konuşabiliriz. Kentsel mekân ilham kaynağınız mı, ya da çalışmalarınızın kentsel mekanlar için yeni ilhamlara yol açmasını bekliyor musunuz?
Vera Vorneweg: Kentsel mekân benim ilham kaynağım. Sokaklarda ve kafelerde uzun süre oturuyorum, yoldan geçen insanlar hakkında yazıyorum. Aynı zamanda bazen çöpler, insanlardan gelen küçük diyalog parçaları, arabaların üzerinden geçen reklamlar gibi küçük şeyler hakkında da yazıyorum. Bu metinleri Almanca yazdığım için çevrilen çok fazla metin yok. Ama geçen yıl Nahariya'daki (İsrail) Yama Street Gallery'de yaptığım projenin metninin ilk sayfası çevrildi.
Sorunuzun ikinci kısmına gelince: Evet, görsel şiir klasik bir "yapı sanatı" olmadığı için çalışmalarımın kentsel mekânlar için de yeni bir ilham kaynağı olduğunu düşünüyorum. İnsanları binaların üzerindeki edebiyat metinleriyle yüzleştirmek, yaratıcı kentsel mekânların tasarımı için bir şans.
Adrienne Brehmer: "Expanding Space (Genişleyen Mekân)" konusuna yakın çevremde ve seyahatlerimde yaptığım yürüyüşler aracılığıyla yaklaşıyorum. Benim için yürüyüşler aracılığıyla mekânı hissetmek, deneyimlemek ve koklamaktan daha önemli bir şey yok. Kentsel mekân bana göre, bir mahalleyi, bir sıra evi keşfetmek, patikalar ve sokaklar boyunca yürümek iç ve dış mekânı genişletmek anlamına geliyor. Manzarayı özümsüyorum ve onun hakkında yazmaya başlıyorum. Bazen o anda, yerinde yazıyorum, ancak çoğu zaman bunun hakkında konuşmak için biraz mesafeye ihtiyacım oluyor. Bir noktada, kentsel mekân ve ben bir simbiyoz oluşturuyoruz. Mekâna giriyorum ve mekân beni tamamlıyor. Örneğin dış cepheler her zaman belirli bir kokuya sahiptir. Pencerelere vuran televizyon ışıkları geceleri renk fırtınası haline gelir. Tek bir grafiti beni saatlerce tek bir yerde tutabilir. Çocukların, gençlerin ve yaşlıların sesleri her şehirde farklıdır. Mekanların renkleri ve sesleri vardır. Şehirlerin tuhaflığı bana ilham veriyor, motive ediyor ve kaçınılmaz olarak yeni metinler yazmaya yönlendiriyor.
Eva Wal: Honsberg'i sabahın erken saatlerinden akşama kadar, günün farklı saatlerinde keşfederken yaklaşımım açık fikirli olmaktı: "Honsberg 6 to 6". Çevre için duyusal farkındalık, bir mahallede birlikte yaşayan farklı kültürlerden insanların ortamı… Yaşamın izleri ve damgaları… Sesler, kokular, atmosfer… Evler ve sokaklar, izler, artıklar… Karşılaşmalar…
Yürüyüş deneyimlerimi bir beyin fırtınası metninde topladım, bir vicdan akışı gibi... Bu materyali çizim ve yazıda, ileriye doğru ve ayna yazısında, sonunda galeri alanını dolduran bir zihin haritası oluşturmak için kullandım. Kesinlikle yoğun bir deneyimdi, iç ve dış mekanın kaynaştığı, zihnin ilham aldığı ölçüde keşfedip büyüdüğü, mekanı genişleten bir deneyimdi.
Hacer Bozkurt: Belki de mimarlık ana disiplinim olduğu için, her zaman yapılara ve çevresindeki ilişkilere odaklandım. Benim için binalar, kendi sakinleri, doğası ve çevresindeki yapılı dünya ile birlikte yaşayan büyük mekanizmalar. Yapılı çevre farklı ölçeklerde pek çok hikâyeyi bünyesinde barındırıyor. Benim için tüm bu hikayeleri ve yapılarla kurdukları ilişkileri keşfetmek bir oyun. Bu oyun ise benim dünyayı algılama ve üretme biçimimin ta kendisi. İşlerimde çoğunlukla bu çevrenin gündelik yaşamda gizli kalmış katmanlarını görünür kılmaya odaklanıyorum. Bunu bazen hareket yardımı ile bazen de durgun elementleri bir arada kullanarak yapıyorum.
Ferhan Yalçın: Süreç ve sonuçlarla ilgili düşünceleriniz ve gözlemleriniz neler? Sergiden ve izleyicilerin tepkilerinden bahsedebilir misiniz?
Vera Vorneweg: Kocaman beyaz bir duvarın üzerine sokaklarda yazdığım metinleri aktardım. Duvara yazmaya başladığım anda pek çok insan durdu, sorular sordu ve (bunu planlamadan) metinle yüzleşti. Özellikle çocuklar yazılarımla ilgilendi; genellikle yanımda konuşan ve sorular soran bir grup çocuk vardı. Çalışmalarda kendi isimlerini görmek isteyenler de oldu. Böylece temsil edildiklerini hissedecekleri bir cümleyi birlikte kurmaya çalıştık. İnsanların, sanat eserlerinin bir parçası olmalarını sağlamak çok hoşuma gidiyor. Ayrıca yaratım sürecini onlarla paylaşmayı da seviyorum. Sonuçta tüm sanat ve ilham insanlardan geliyor ve bazen kendimi sokağın sismografı gibi hissediyorum, tüm patlamaları ve hareketleri hissediyorum.
Adrienne Brehmer: Süreçle ilgili düşüncelerim veya gözlemlerim; başka dünyalara ve ortamlara doğru yolumu bulmaya yönelik derin bir dürtü oldu. Bir işçinin evinde belli bir süre yaşamak ve orada üretmek, tutarlı bir yazma ve yazılanları yeniden düşünme sürecine yol açıyor. Tüm sanatçılar, yoğun bir süreç geçirdiler ve sonuçlar ortaktı. İster fotoğrafçılık, ister kamusal alanda yazı yazmak, ister Honsberg mahallesi hakkında performans yoluyla bir hikaye anlatmak olsun; sonuçlar her sanatçı için kişisel bir işlenişti ve izleyiciler tarafından büyük bir açıklık ve ilgiyle karşılandı. Birçok kişi bize çalışmalarımız ve kariyerlerimiz hakkında sorular sordu. Ziyaretçiler arasında rahat bir atmosfer oluştu.
Eva Wal: Bedenim ve zihnim bu genişlemenin görsel imgesini yaratan araçlar gibi çalıştı. Süreç öncelikle kişisel ve özeldi, ama amaç sonucu paylaşmak ve insanlarla iletişim kurmaktı. Bu bir davetti.
Yerinde çalışmalarıma ek olarak, üst katta video, resim ve ayna ile yazılmış şiir gibi çalışmalar da sundum. Sunum sırasında ziyaretçileri bir performansa dahil ettim, onların spontane sözlerini yakalayarak canlı bir yazılı zihin haritası oluşturdum. Tepkiler şaşkınlık, ilgi, merak ve neşeydi.
Hacer Bozkurt: Bölgedeki işçilerin yaptığı gibi; günlerimi endüstri alanlarında fotoğraf çekerek ve gecelerimi Honsberg işçi konutlarında geçirerek ürettiğim projemde, bölgedeki katmanların benzerlikleri ve farklılıkları ile ilgili düşünmeye başladım. Fotoğraflarımda; endüstri alanlarından gelen parçacıklar, Honsberg’deki konutlarda yavaş yavaş belirmeye başlayarak bölgenin geçmişini ve şimdisini gelecek ile bağlamaya başladı. Endüstri ve konut alanı gibi birbirinden farklı bu iki çevrenin görünmeyen bağlantıları, farklı katmanların bir araya gelişiyle yeni bir bütün oluşturarak görünmeye başladı. Bu fotoğraf serisinde konutlar ve fabrikalardan parçalar bir araya gelerek yeni bir dünya oluşturdular. Burası artık, tüm farklılıklarıyla birlikte yeni bir Honsberg.
Açılış gününde tüm sanatçılar ve izleyicilerle bir araya gelme şansı yakaladık. Katılımcıların işlere verdiği tepkiler ve anlama çabaları inanılmazdı. Sanırım tüm günümü soruları yanıtlamakla geçirdim.
İlgili İçerikler:
-
Saklayarak Saklamamak: Reichstag
Mimarlık pratikleri süresi içerisinde, zamanın bir bölümünde dönemin toplumsal döngü ve olgularından doğrudan etkilenen Reichstag yapısı, kişisel bağlamını ve anlam kodunu oluşturduğu kurgudan sıyrılmalar-kopmalar-ayrılmalar yaşayarak, bir başka zamanda, bir başka bağlamda, bir başka çevreyle, ona göre tekinsiz bir ortamda yeni anlam kodunu oluşturmak ile ilişkili bir uğraşa sahip.
-
Kunsthal 44Møen
-
“Farklılaşma ve Dünyaya İyi Gelme Düşüncesi Mimari Akımlara Yön Veriyor”
Boyner Cadde ile başlattığı yeni nesil mağazacılık anlayışını Boyner İstinyePark İstanbul mağazasıyla sürdüren Boyner, moda, sanat, teknoloji ve deneyimi bir araya getirdiği mağazalarını yaşam alanlarına dönüştürüyor.
-
Almanya UEFA EURO 2024 Stadyumları
-
Big Top: Sirk Kantini
-
Tarq Gallery
-
Salt, Sanatsal Araştırma ve Üretim Destek Programı'nı Başlatıyor
-
Boyacı Dükkanı