Hayal Peyzajına Eklenmek

Kapadokya peyzajına hakim, Uçhisar Kalesi eteklerinde konumlanan proje, bölgenin kadim öğeleri ile yeni olan arasındaki ilişkiyi mimarlık üzerinden yorumluyor.

Orta Anadolu’da yer alan Kapadokya bölgesinde volkanların oluşturduğu tüf tabakasının aşınmasıyla oluşan peribacaları, bölgenin eşsiz peyzajını oluşturuyor. Projenin bulunduğu Uçhisar, bu peyzaja hakim konumu sebebiyle bölgenin hem zirvesi hem de kapısı olarak adlandırılıyor ve bir turistik uğrak noktası olmasının yanı sıra birbirine dik iki peribacasından oluşan kalenin etrafında, birbiriyle bağlantılı, daha çok sığınma ve savunma amacıyla kayalara oyulmuş birimlerin olduğu bir yerleşim alanı. Kalenin peyzaja hakim bir bakı noktası olması, Uçhisar’ın koruma alanı olarak kabul edilmesinin de nedeni.

Uçhisar’ın kuzey ucundaki proje alanı, güneyde kalenin ve eteğindeki yerleşimin silueti, diğer üç yönde ufka, Erciyes’e, Kızılırmak’a ve çevredeki doğal oluşumlara uzanan, arada hiçbir görsel engelin bulunmadığı perspektiflere sahip. Arsa, kentin koruma amaçlı yeni imar planında yapılaşmaya açık son nokta olarak tanımlı. Mülkiyet kapsamında kalan arazi kesimi ise doğal sit alanında kaldığından tesisin peyzaj ve rekreasyon alanı olarak düzenlenmesi öngörülmüş. Ayrıca arazide bulunan, iki küçük tescilli yapı kalıntısı ile yapılan temizleme ve sondaj çalışmaları sonunda ortaya çıkarılan kayaya oyulmuş basit tarımsal kullanım mekanlarının tespit ve analizleri yapılmış, yeni tasarımda veri olarak dikkate alınmış.

Peyzaja açılan, diğerlerinden kopuk taş kütle ve lokanta
Ariana Sustainable Luxury Lodge, Mars Mimarlar, XXI Mimarlık Dergisi
Farklı kotlara oturan kütleler, açık alan ve dolaşım ilişkisi
Taş, çelik ve ahşap malzemelerle oluşturulmuş yeni birimle
Yerleşmenin farklı kimliğini kuran malzeme ve kütle çeşitliliği ve birlikteliği
Ahşap balkon ve peyzaja verilmiş perspektifler
Yenilenmiş taş yapı
Lokanta

Kaleden başlayıp Uçhisar yerleşmesinin kuzey yamacı boyunca alçalan, proje alanında tekrar hafifçe yükseldikten sonra kuzeydeki düzlüğe ve Kızılırmak’a doğru alçalmaya devam eden topoğrafya, tasarımcılarına göre çok karakteristik bir kent silueti tanımlıyor. Yükselen, sonra alçalan, proje alanında tekrar hafifçe yükselip yine alçalan ve dinginleşen bu topoğrafik oluşumun tasarımcılara çağrıştırdığı, birbirini izleyen yükselme ve alçalmaların yer aldığı bir müzikal tema olmuş. Düşüncelerin ve izlenimlerin sonunda farklı kimliklerin bir arada yer aldığı melez bir yerleşme önerisi çıkmış: Restore edilen taş yapılar, bunlara eklenen ve eklemlenen yeni taş-çelik-ahşap uzantılar, ön planda bütünden kopuk küçük, basit tarımsal yapıların hafızasını taşıyan, farklı taş dokusuna sahip, eğik çatılı birimler. Bunların arasında dar iç sokaklar dolanıyor ve yerleşmeyi iç geçitler aracılığıyla bir yandan giriş mekanına, öte yandan kuzeydeki sakin peyzaj alanına bağlıyor; ana teması yerel üzüm bağı imgesi olan peyzaja.

Yerleşmeden tesise ulaşan ve burada son bulan yol ise Kapadokya yerleşmelerinin geleneksel yol-yapı ilişkisini sürdürüyor: yola bitişik yapı ve dış duvar; giriş kapısını koruyan ve yerini belirleyen küçük bir kat çıkması. Küçük yerleşkenin melez ve bir ölçüde “savruk” kurgusuna karşılık detaylandırma, farklı yapı öğelerinin ve malzeme birleşimlerinin yapısal çözümünü tarifliyor.

Lobi
Lobi
Lokanta
Lokanta
Vaziyet Planı
-7,15 ve -9 kot planı
-3,85 ve -6 kot planı
-0,60 ve -3.32 kot planı
+3,20 ve + 1,80 kot planı
Detay çizimleri

Tasarım ve uygulama aşamasında proje kararları, seçilmiş uzman grupların katkısı ve işbirliğiyle verilmiş. Koordinasyonu sağlayan mimari grup ile mühendislik grupları dışında peyzaj, iç mekan tasarımı ve aydınlatma tasarımı bunların başında geliyor. Teraslar halinde kuzeye doğru alçalarak inen bağ peyzajı, çevre tasarımının esasını oluşturuyor. Turizm tesislerinin alışılagelen “süs bitkileriyle yüklenmiş” peyzaj anlayışının özellikle uzağında durulmuş. Benzer şekilde tesislerin fark edilmesini sağlamak için yapıların yüksek düzeyde ve kamaşma yaratıcı şekilde aydınlatma eğilimine de karşı durulmuş ve bu anlayışın Uçhisar kent peyzajında yarattığı görsel kirlilik ve sıradanlık, yerleşmenin bu son noktasında iyileştirilmeye çalışılmış. Çevresel aydınlatma topoğrafyayı, tesisin üzerinde yer aldığı yamaçları, jeolojik oluşumu ve burada yer alan birkaç güvercinliği yumuşak ayrımlarla ortaya çıkartıyor, binalar da geceleri uzaktan, kütlelerinin küçük ayırt edicilikleriyle algılanarak buna katılıyor.

Etiketler:

İlgili İçerikler: