Mendel's Greenhouse
CHYBIK + KRISTOF (CHK), Aziz Augustin Manastırı'nın tarihi serasına saygı duruşunda bulunan, Gregor Mendel'in modern genetikteki mirasının ilkelerine derinlemesine dayanan ve onun kalıtsal sistem çizimlerine öykünen bir yapı tasarladı.
Yeni sera, Mendel'in ilk öncü deneylerini gerçekleştirdiği, Brno'daki Aziz Augustin Manastırı'nın 19. yüzyıldan kalma orijinal serasıyla doğrudan ilişkili. 1870'lerde bir fırtına sonucu yıkılan, biyoloğun ilk deneylerini gerçekleştirdiği tarihi sera, Mendel'in doğumunun 200. yıldönümü anısına CHK tarafından yeniden ele alındı.
Stare Brno'nun merkezinde yer alan Aziz Augustin Manastırı'nın tarihi 14. yüzyıla kadar uzanıyor. Moravya'da hem sanat hem de bilim alanındaki kayda değer başarılarıyla önemli bir entelektüel merkez olarak biliniyor. Bu önemli akademik merkez günümüzde genetik dünyasının beşiğine ev sahipliği yapıyor. Augustinus rahibi Gregor Mendel'in sekiz yıl boyunca deneylerini yürüttüğü ve kalıtsal fiziksel özellikleri keşfetmek için bezelye bitkileri yetiştirdiği manastırın bahçesindeki sera restore edilerek kullanıma açıldı. Mendel'in manastıra yakın konumdaki açık hava laboratuvarı olarak işlev gören sera, bilim ve inanç arasındaki değişim ve bağlantının fiziksel bir hatırlatıcısı olarak hizmet veriyor.
Asırlık manastırı arka fonuna alarak inşa edilen yeni yapı, bellek ve çağdaşlık arasında önemli bir bağlantı kuruyor. Yapı, yerel tarih ve kültürel mirası vurgularken, aynı zamanda sosyal diyaloğu güçlendirmek için yepyeni bir kamusal alan oluşturuyor.
CHK tarafından tasarlanan, tamamen cam duvarlarla çevrili yeni sera, herhangi bir görsel engeli önleyerek manastırın dışındaki yeşilliklere tamamen açılıyor ve ziyaretçileri tarihleriyle bağlantı kurmaya, genetik dünyasını keşfetmeye davet ediyor. Gregor Mendel'in mirasının kalıcı olarak sergilenmesi amacıyla inşa edilen yapı, yerel halkın mevcut ihtiyaçlarına cevap veriyor. Uluslararası konferanslar ve sergiler gibi çeşitli kültürel etkinliklere de mekan sağlıyor.
Yeni tasarım, arşiv malzemelerinden ve binanın orijinal şemasından ilham alarak yapının miras değerini koruyor, özünü kopyalıyor ve aynı zamanda onu çağdaş bir anlatıya uyarlıyor. Orijinal plan şemasını, yönünü, şeklini ve çatı formunu yansıtan yeni sera, mevcut kentsel dokuya sorunsuz bir şekilde uyum sağlıyor. Hafif çelik strüktürü oluşturan düğümler ve dallar, özellikle kalıtsal ayrışmaya gönderme yapacak şekilde Mendel'in yasalarıyla doğrudan diyalog kuruyor. Cam çatının şeffaflığı ise Mendel'in modern bilime yaptığı katkıyı nihai bir tasarım çözümüyle somutlaştırıyor.
Çelik gibi düşük maliyetli, geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı, gizli ısı pompaları ile düşük karbonlu soğutma ve ısıtma sistemlerinin kurulumu sayesinde sürdürülebilir, çevre dostu bir tasarım elde edildi. Yeraltında bulunan gizli ısı pompaları, gölgeleme ve ısıtma sistemleri, ayarlanabilir gölgelikler ve gömülü panjurlar sayesinde yazın doğal soğutma ve havalandırma, kışın ise ısıtma sağlanıyor. Böylece bir seranın düzenleyici özellikleri yansıtılarak yeniden yorumlanıyor.