Yan Yana

Geleneksel üretim yöntemleriyle turizmin kesiştiği alanda gerçekleştirilen proje, yerleşimin etkin biçimde kullanılmasını ve tarım faaliyetlerinin yaşatılmasını öngörüyor.

Geçmişi 1500’lü yıllara uzanan ve yaklaşık 950 metre rakımda, İtalyan Alpleri’nin eteklerindeki Bergamo’da bulunan Contrada Bricconi, yılın belli aylarında, mevsimsel olarak daha az rakımlı köyler ile otlaklar arasında hareket eden hayvan yetiştiricilerince mesken tutulan kırsal bir yerleşim. Bölgenin manzarası, ana yollara yakınlığı, arazinin morfolojisi gibi pek çok özelliği sebebiyle hayli ayrıcalıklı sayılabilecek konumu, Contrada yerleşiminin kaderini de etkilemiş, alan 1990’lara kadar sıklıkla kullanılmış. Bugün de eski yapılar, otlaklar, orman ve dağlık alanlara özgü tarım peyzajı halen okunaklı ve kullanılabilir durumda. Mevcut hacimlerin bir kısmının zemin katları büyükbaş hayvan ahırı, üst katları ise saman deposuyken diğer hacimler konaklama işlevine hizmet ediyor. Bu yapıların bodrum katlarında da yine çiftliklere özgü olarak süt ürünlerini işleme ve saklama araç gereçleri halen mevcut.

YENİ ÇİFTLİK
Bu alanda gerçekleştirilen projenin öncüsü ise ziraat eğitimi almış, Contrada’da yarı terk edilmiş yapıların işletmesi yerel yönetim tarafından kendisine verilmiş Giacomo Perletti. Perletti ve şimdiki ortakları Matteo Trapletti, Giovanni Pizzamiglio ve Paolo Tocchella’nın büyükbaş hayvan ve süt ürünleri çiftliğini yeniden çalışır hale getirmek istemesi üzerine ortaya çıkan projenin programı ise hayvanların sayısı ve ırkı, ürünlerin tipi gözetilerek dağ çayırlarında yaylacılık gibi yerel gelenekler ile yenilikçi teknoloji kullanımı birleştirilerek oluşturulmuş.

Dolayısıyla üretim etkinliği, içinde bulunulan konumun imkanlarını azami sürdürülebilirlikte kullanmak ile sınırlandırılmış. Örneğin, gerekli besini karşılayacak sayıda tutulan hayvanlar, çevredeki kendi gübreleriyle gübrelenmiş çayırlardan kesilerek elde edilmiş samanlarla besleniyor. Ahırların ölçeğinin küçültülmesiyle ve zootekni çalışmalarıyla çiftliğin diğer işlevlerinin birleştirilmesinin mümkün kılınabildiğini belirten tasarımcılarına göre bu nitelikler, projeyi yeni etkinlikleri açık kılarak bütüncül bir ekonomik sürdürülebilirlik sağlıyor. Dolayısıyla iş planı, bir kısmıyla konaklama ve yeme içme alanlarını da kapsayan tarım turizmi üzerine kuruluyken aynı zamanda eğitim etkinlikleri ve küçük ölçekte konferans mekanlarını da içeriyor.

Mevcut ve yeni yapıların yan yanalığı
Yerel tipolojinin yeniden yorumlanması
Yapıların topoğrafyaya yerleşimi
Yeni malzemelerle youmlanan cephe

TASARIM STRATEJİLERİ
Bu bağlamda işveren konaklama, yeme içme ve eğitim mekanlarının mevcut hacimler içinde olmasını, ziyaretçilerin tipik dağ çiftliği yaşantısını deneyimlemelerini ve bir tür hafızayı sürdürme stratejisini tercih etmiş. Üretim niteliğine etki edecek işlevsel gereklilikleri karşılamak için ise ahır, ambar ve peynir fabrikası gibi mekanlar yeni strüktürler olarak inşa edilmiş.

Tasarımcılarının esasen Politecnico di Milano’da almış oldukları yüksek lisans eğitimleri sırasında çalışmaya başladıkları proje, mezuniyetlerinin ardından devam etmiş. Dolayısıyla tüm süreç, yerleşim ve tasarım karar ve seçimleri, hayli uzun araştırma ve yeniden gözden geçirme aşamalarını içeriyor. Bu süreçte korunmuş, oldukça nitelikli, hafızası olan bir peyzaj olarak tarifledikleri çevresel bağlam içinde proje yürüttüklerinin farkındalığı ve halihazırda var olanı geliştirme arzusu, hem tasarımcılar hem de işveren için tüm aşamaların esasını oluşturmuş. Tasarımcılar benzer niteliklere sahip ve benzer sorunlarla karşı karşıya olan farklı arazilerde de alan çalışmaları yürütmüş; özellikle tarih ve yerel geleneklerin farkındalığıyla projelerin geliştirildiği İsviçre Alpleri’nde incelemeler yapılmış.

YENİ YAPILARIN TASARIMI
Yeni üretim mekanları olacak yapılar 30 hayvanlık bir ahır ve buraya iliştirilmiş süt sağma alanı, ambar ve domuz damı ile süt ürünlerini, eti ve meyveyi işlemeye yarayacak araç gerecin bulunduğu bir alan ve depodan oluşuyor. Üretim mekanlarını konaklama mekanlarıyla ilişkili tutma amacı doğrultusunda yeni yapılar, eski yapılarla mekansal bir devamlılık üretecek şekilde tasarlanmış. Bilhassa mandıra olarak kullanılan yeni hacim, bugün Park Center olarak restore edilmiş eski ahıra oldukça benzer; aynı ölçeği farklı malzemelerle tanımlıyor, mevcut yapının çatı eğimini kullanıyor ancak kaplama içine saçak ekleyerek yeniden yorumluyor.

Yapıların topoğrafyaya yerleşimi
Yerleşimin genel görüntüsü ve topoğrafya ile ilişkisi
Yapıların doğa ile ilişkisi
Yerleşimin genel görüntüsü ve topoğrafya ile ilişkisi

Dağ yerleşimlerindeki geleneksel aklı takiben ahır yapısı, yüksekliği sabit tutularak zeminde topoğrafyayla bir olarak düşünülmüş. Dolayısıyla bir cephe, yola ve çayırlara açılarak batıya bakıyor; ikincisi daha yüksek giriş ve açıklıklarla doğuya bakarken araç gereç için bir ardiye, saman tahliye ve ambar için uygun havalandırma alanı kuruyor. Süt ürünlerinin saklandığı ve işlendiği hacmin de benzer şekilde iki farklı kattan girişi var ve bu da eski yapıların dolaşım izini tekrar ediyor.

Ahır tipolojisinin de yeniden düşünülmeye çalışıldığı projede, hem nitelik hem de nicelik anlamında üretim optimizasyonu için gerekli gelişmiş teknoloji kullanımını sağlamak üzere, boylamasına eksen etrafında konuşlanmış birbirine bağlı; samanı yükleme, taşıma ve dağıtım için kullanılacak köprülü vincin kullanımına uygun mekanlar üretilmiş. Bu sebeple aynı zemin kotuna yerleşen yapıların yüksekliği en çok saman ve depo araçlarının sığabileceği kadar olmak üzere farklılaşıyor. Çatı da zeminle değişen doğal eğimlere sahip, böylelikle peyzajla birleşmesi öngörülmüş. Yeni yapıların hafriyatından çıkan malzeme açık alanların, yeni istinat duvarlarının ve yeni girişlerin yapımında kullanılmış.

Mandırayı iki bölüme ayıran yemlik alanın çatı hizasında da gezici vincin hareket edebileceği yollar yerleştirilmiş. Bu geçiş tüm sistemin omurgasını oluşturuyor. Güneş enerjisiyle çalışan havalandırma sisteminin de eklendiği hacim, en fazla 50 ton samanı barındıracak büyüklükte. Süt ürünleri alanında üst kat et ve meyve işleme bölümü ile süt sağım bölümü olarak kullanılırken alt kat depo alanına ayrılmış. Son olarak esas kaygılardan biri de eğitim etkinliklerine ayrılabilecek mekan üretimi olmuş ve yeni tesisler ziyarete de açık olarak kurgulanmış. Ahır dışarıdan da görülebilir şekilde kaplanırken işleme alanları iç ve dış pencerelerle donatılarak hijyenik şartlar bozulmadan ziyaretçilerin süreci gözleyebileceği alanlar üretilmiş.

Vaziyet planı
Görünüşler
Kesitler
Tasarım diyagramları

MEVCUDA MÜDAHALE
Ne güncel ne de tarihi haritalarda hakkında detaylı bir bilgi bulunmayan yerleşimde, öncellikle tipolojik bir çalışma yürütülmüş. Mevcut yapılar üzerine saha araştırmaları ve Bergamo’nun Alplere özgü kırsal konutları üzerine derinlemesine literatür taraması yapılmış, buraya özgü niteliklerin tanımlanmasına gayret edilmiş. Bu çalışma esnasında kimi yerleşimde görülen birtakım yöntemlere erişilerek sistematik çerçeve çizilmiş: yapıların güneşe ve topoğrafyaya göre mümkün olan en iyi şekilde yerleşmek üzere konumlandırılması; genellikle ihtiyaç halinde, farklı boyut ve yükseklikte eklenen hacimlerle büyümek biçiminde gerçekleşen gelişim; yaşam alanlarından yemeden, iç dolaşımı gereksiz kılacak şekilde odalara dışarıdan giriş vermek; yine muhtemelen ihtiyaçlar doğrultusunda açıldığı anlaşılan farkı boyutlarda, düzensiz açıklıklar… Ortaya çıkan liste, mevcut yapılara müdahaleyi de içeren projede bir kılavuz olarak işlemiş. Dolayısıyla asıl amaç mümkün olduğunca, özgün malzemeleri ve mekan kurgusunu korumak olarak belirlenmiş. Şayet yapının ihtiyacı varsa yeni malzeme ve yapım sistemleri kullanılmış, güncel unsurun onu çevreleyen dile uyacak şekilde görünür olması amaçlanmış. Bu süreçte farklı zamanlarda, inisiyatiflerden üniversite birimlerine farklı aktörlerin destekleriyle yapılar, çeşitlenen işlevler ile restore edilmiş. Bunlardan biri olan çiftlik evinin ilki yapıyı statik anlamda sağlamlaştırma, ikincisi yeni işlevin yüklenmesi olarak iki aşamada gerçekleştirilen yenilemesi de yapılan yapılar ekseninde yürütülmüş. Gerekli görülen yerlerde bölgeye özgü mekan kurgusunu bozmamaya gayret edilerek yapısal değişikliklere gidilmiş, çağdaş ve yapının ömrünü uzatacak malzemeler kullanılmış.

Mimarları için bu proje, mimari niteliği iş planlarında bir katma değer olarak gören işverenleriyle paylaştıkları, bahsi geçen farkındalık sebebiyle oldukça önemli. Onlara göre bu üretme biçimi, kırsal yerleşimlerde, dağ peyzajlarında tarım faaliyetlerinin yeniden canlandırılması ve bu alanların gelişimi için nitelikli bir yol sunuyor.

Etiketler: