Yaptığım “Şey”le Barışım Bozulmuş Durumda
6. İnşaat Yönetimi Zirvesi: Dinamikler 2023 “İnşaat Sektöründe Yaşam Döngüsü” ana temasıyla 18 Mart 2023'te İTÜ Taşkışla Kampüsü’nde gerçekleştirildi.
Nevzat Sayın ve Ömer Selçuk Baz’ın konuşmacı olarak yer aldığı “İnsan Yaşadığı Yere Benzer” başlıklı oturum, Baz’ın 6 Şubat depremlerinin ardından memleketi Hatay’da çektiği fotoğrafların fonunda gerçekleşti.
Ömer Selçuk Baz konuşmasında şu sözlere yer verdi: Depremlerin ardından dünyanın en ilkel faaliyetlerinden birisi olan “inşaat”ı yapamadığımızı da görmüş olduk. “Kötülük” imar etme biçimimizle başlıyor. Türkiye’nin en eğitimli bölgelerinden birisi diyebileceğimiz Kadıköy’de bile yangın holüne ebeveyn banyosu yapılıyor. Toplumsal “kötülük” ise herkesin içinde olduğu bir sistem. Öncelikle insan malzemesini düzeltmemiz gerekiyor.
Nevzat Sayın da Ömer Selçuk Baz’ın en ilkel faaliyetlerden birisi olarak nitelediği inşai faaliyetlerin binlerce yıl öncesinden bugüne pek bir değişim geçirmediğini ve Mısır Piramitleri ile bugünkü inşaatlar arasında bile çok fark olmadığını söyledi.
“Bu deprem yapılan ‘şey’in ‘yapı’ bile olmadığını gösterdi” diyen Sayın konuşmasına sistemli bir “kötülük” yapıldığını düşündüğünü belirterek şu sözlerle devam etti: Ülkemizde 1950’den beri 20 defa imar affı yapılmış. Derme çatma bir gecekonduya verilen imar affı anlaşılabiliyor ama sekiz katlık bir “kaçak yapı”yı anlamak mümkün değil. Ömer’in de dediği gibi Kadıköy Kalamış Marina civarında bir konut projesi teklifi geldiğinde iki şeye itiraz ettim: Yangın holünün ebeveyn banyosu olması ve küçük balkonların daireye katılması. Tabi ki işi bana vermediler. İşte bu gibi örnekler “kötülüğün” sıradanlığını gösteriyor. Şu anda bile deprem bölgesindeki ekili tarlaya 1000 konut yapmaya çalışıyorlar. Kötülük öyle bir sarmal ki içinden çıkamıyoruz maalesef. Her katmandaki insan bu hale getirildi.
180’in üzerinde mimarlık fakültesi var ve içlerinde kalfalık okulu bile olamayacak olanları var. Bu sistem, tekniği ve etiği yok ediyor. Kötülük görünmez olmuş artık, bu bilinçli yapılan bir şey değil, sistem böyle. Örneğin derste sistem kesiti çizdirseniz okul yönetimi tersleniyor. Bazı mimarlık fakültelerindeki ders programları öğrenciyi bir an önce mezun etmek üzerine kurulu.
Yerel yönetimler emsali nasıl hesaplıyorlar anlamıyorum. Denetim yok. Proje denetim ofisinin bir kere bile gelmediği projeler gördüm. Karşılaştığımda ise “Bir inşaatta nelere bakıyorsunuz?” diye sordum ve çoğunlukla net bir cevap alamadım. Proje ücretinin toplam inşaat maliyetinin %2’sine kadar düştüğü zamanlarda bile mimarlık ofisleriyle kıran kırana pazarlık yapılıyor. Oysa ki yapı üretimi öyle bir şey ki nitelikli yapmadığınız zaman kendini koruyacak bir örgüsü yok. Deprem bölgesinde bir bakıyorsunuz “betonarme” yapı kum gibi dağılıyor.
Bütün bu sisteme itiraz edecek kimsenin olmaması ise en “çökük” yer. İtiraz ettiğiniz zaman size “mahallenin delisi” gözüyle bakıyorlar. Açıkçası benim yaptığım “şey”le barışım bozulmuş durumda. Umarım herkesin bozulur ve bu, "iyi şeyler"in olmasına sebep olur.
İlgili İçerikler:
-
Herkes İçin Mimarlık’tan Afet Sonrası Sürdürülebilir Kitaplık
-
Uluslararası Cami Tasarımı Yaz Okulu Başvuruları Başladı
-
ICOMOS Türkiye “Antakya Tarihi Kent Merkezi Koruma Amaçlı İmar Planları Hakkında” Görüşünü Yayınladı
-
Geleceğin Mimarlarına Kılavuz Niteliğinde Bir Kariyer Yolculuğu
İlham verici kariyeri boyunca, üzerinde çalıştığı projeleri çizim aşamasından inşaatın son detay uygulamalarına kadar titizlikle takip eden Tolga Kezer ile Moskova'dan İzmir'e uzanan çalışma hayatını, Kezer Mimarlık'ın kuruluş sürecini, uluslararası tecrübelerini, tasarım felsefesini ve ödüllü projelerini konuştuk.
-
4. Uluslararası Cami Mimarisi Konferansı'ndan Bildiri Çağrısı
-
AURA & İPA Yaz Akademisi 2024 Başvuruları Başladı
-
İSMD Depremden Etkilenen Mimarlık Öğrencilerine Staj Desteğini Devam Ettiriyor
-
Masa Sergileri "Evvel Zaman Odaları" ile Devam Ediyor