Baruthane

EN

Restorasyon projesini Per Se Mimarlık'ın üstlendiği, yeniden işlevlendirilerek kullanıma açılan Baruthane, İstanbul, Bakırköy'de yer alıyor.

Baruthane-i Amire olarak bilinen Ataköy Baruthanesi, Osmanlı İstanbul’unun beşinci, aynı zamanda en büyük ve modern barut fabrikası olarak 1700 senesinde faaliyete alındı. Tesis III. Selim döneminde yenilendi, Hünkar Köşkü gibi eklemelerle genişletildi. Cumhuriyet döneminde Askeri Fabrikalar İdaresi’ne geçen Baruthane, 1955 senesindeyse Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredildi. Devirden iki sene sonra çevresinde Ataköy blokları yükselmeye başlamış olan yerleşke, 1972 senesinde bölgenin değişen ihtiyaçlarına uygun şekilde Ataköy Turistik Tesisleri’nin işletmesine verildi.

Baruthane yerleşkesinden günümüze dört adet dikdörtgen planlı yapı, çeşme ve III. Selim tarafından seyir ve dinlenme köşkü olarak yaptırılmış olan Hünkar Köşkü kaldı. Halihazırda Millet Bahçesi’nin kuzeydoğu köşesinde yer alan ve dört adet yapıyı barındıran 324 yaşındaki endüstri tesisi, restore edilerek yeniden işlevlendirildi ve kentin kullanımına açıldı.

Restorasyon projesi kapsamında dört adet yapının çevrelediği avlunun geometrik merkezine bir pavilyon yapısı önerildi. Söz konusu pavilyon gerek otopark, gerekse Millet Bahçesi tarafından avluya giren kullanıcıları kendine çekecek, ardından da bir tür merkezkaç kuvveti ile yeniden işlevlendirilmiş tarihi yapılara dağıtacak bir odak noktası olarak düşünüldü. Bahsi geçen merkezkaç kuvveti, yapının çevresini dönerek çatıya ulaşan bir rampa vasıtasıyla da cisimleşiyor. Söz konusu çatıdan Hünkar Köşkü ve Marmara Denizi seyredilebiliyor, bu da ziyaretçilerin içinde bulundukları bağlama dair algılarını kuvvetlendiriyor. Kafe olarak düşünülmüş yapıda farklı açık, yarı açık ve kapalı mekan kullanımlarına imkan verilmiş olması, pavilyonun değişken iklim koşullarında kullanılabilmesini de olanaklı kılıyor.

Yerleşkenin güneydoğu köşesinde yer alan 1 numaralı yapı kütüphane olarak işlevlendirildi. Yapıda zemin kat ortak çalışma alanı olarak değerlendirildi, bir köprü vasıtasıyla birbirine bağlanan iki özelleştirilmiş çalışma alanından oluşan bir de asma kat ilave edildi. Güneybatı köşesindeki 2 numaralı yapı sergi alanı olarak düşünüldü. Diğer yapılardan farklı olarak bu yapı özgün bir ahşap döşemeye sahip. Söz konusu döşeme muhafaza edildi, altında, taşıyıcı ayakların çevresini turlayan bir yürüyüş güzergahı oluşturuldu. Kuzeybatı köşesindeki 3 numaralı yapı ise sahne olarak işlevlendirildi. Teleskopik tribünler sayesinde istenildiği zaman amfi düzeninde, istenildiği zamansa düzayak bir kullanım tasarlandı. Son olarak, kuzeydoğu köşesindeki yapı çok amaçlı salon olarak değerlendirildi. Rauf Orbay Caddesi tarafından işleyen kapı, sonradan eklenmiş olmasına karşın korundu, mekanın üst ve alt kotları bir merdiven vasıtasıyla birbirine bağlandı. Diğer üç yapıdan farklı olarak, tuğla tonoz örtüsü günümüze ulaşmayan, yerini demir konstrüksiyon bir çatı strüktürüne bırakan 4 numaralı yapıda yeni bir tonoz örülmesi yerine, strüktürün yenilenmesi önerildi.

Baruthane yerleşkesinde yapılar kadar avlu da önem taşıyor. Merkezdeki pavilyonun alt bölümlere ayırdığı avlu, yapıların girişleriyle bahçe kapılarını birbirine bağlayan yürüyüş yollarından oluşan bir dolaşım ağı ile sarmalanıyor. Pavilyon girişini karşılayan bölüm bir meydan olarak düşünüldü ve kalabalık ziyaretçi gruplarının toplanabileceği bir açıklık işlevi kazandı. Yerleşkenin kuzeyinde kalan bölüm ise açık etkinlik alanı olarak düzenlendi. Avluya serpiştirilmiş heykeller, açık alan deneyimini daha da zenginleştiriyor.

Baruthane restorasyonunda eskiyle yeninin ayrışmasına özellikle dikkat edildi. Bu doğrultuda gerek merkezdeki pavilyonda, gerek yapılara eklenen giriş saçaklarında, gerek Millet Bahçesi tarafındaki avlu kapısının tamamlamasında, gerekse iç mekanlardaki asma katlarda çelik strüktür kullanımına gidildi. Söz konusu strüktür, istenildiği durumlarda, aralıklı şekilde monte edilmiş ahşap lataların oluşturduğu yüzeylerle sarmalanarak, yarı geçirgen mahiyetteki bu yüzeylerin, Baruthane’nin geçirimsiz taş duvarlarından farklılaşan, belli belirsiz bir sınır çizse de mekanı bölmeyen düzlemler oluşturması sağlandı.

Etiketler:

İlgili İçerikler: