Ersen Gürsel: Daima “Yeni”nin Peşinden Koştum

GÖKÇE ARAS ENGİN

AURA İstanbul, Güz 2022 dönemi açılış konferansında mimar Ersen Gürsel’i “Yeni Olan Zamansızdır” başlıklı konferansı ile ağırladı.

Ersen Gürsel konuşmasında, Aydan Volkan’ın konuk editör olarak Betonart dergisinin 57. sayısı için hazırlamış olduğu birçok uzmanın yazılarının yer aldığı “Yeni” başlıklı çalışmadan birbirinden farklı “yeni” tanımlamalarını değerlendirdi. Gürsel, mimarlığın bitmek bilmeyen tartışması olan “yeni” kavramının kimilerine göre “değişim” kimilerine göre “dönüşüm” anlamına geldiğini kimilerine göre ise yeni diye bir şeyin olmadığını söyledi ve şöyle devam etti: “Mimarlar olarak yaptığımız çalışmaların bazıları zamanının tekil bir örneği olur bazıları ise geleceğe ışık tutar. Aydan Volkan ‘yeni’yi tanımlarken yeni bir hayat gibi bazen hayranlık bazen de hayal kırıklığı sözlerini kullanıyor. Bülent Erkmen ise bunun bir kıvılcım olduğunu söylüyor. Bülent Erkmen’e ‘bir tasarımın yenilenme vaktinin geldiğini nasıl anlarsınız?’ diye soruyorlar ve ‘tasarım eskir mi?’ cevabını alıyorlar. Bülent, yeni tasarım isteklerinin kendisine sıkıştığı eskilerden kurtulma imkanı sağladığını söylüyor ve ‘hep aynı yerde kalmak beni tedirgin eder’ diye ekliyor. Dosya kapsamında dergide yer alan Elvan Arıker’in Galataport’u Yeniden Düşünmek başlıklı yazısı da oldukça ilgi çekici. Benim ‘yeni’ tanımım ise şu şekilde ‘yeni olan zamansızdır’.”

Ersen Gürsel konuşmasında, zamansız gördüğü ve zaman içinde geçirdikleri değişimlerle zamanı yakalayan çalışmaları üzerinden “yeni” kavramının kendisine ne ifade ettiği üzerinde durdu. 1969 yılından 1977 yılına kadar çalışmalarını sürdürdükleri Side ve Çevresi Turistik Düzenleme Projesi’nin proje aşamasından Side Antik kentindeki yapıları da koruyarak ilk defa sivil mimari yapıları da “sit” olarak koruma kurulunun onaylamasına kadar olan süreçleri anlattı.

Side ve Çevresi Turistik Düzenleme Projesi
Bodrum Manastır Oteli
The Marmara Bodrum
Galataport Alanı Öneri

Bodrum’un merkezinde yer alan sokakları temizleme projesinin sonraki projelerinde de kendisini etkisi altına aldığını söyleyen Gürsel “ışık yolu” olarak adlandırdığı izdüşümleri diğer projelerde de nasıl yorumladığını anlattı. Hatta bunun ilk örneklerinden birisi olan Bodrum’daki Manastır Oteli’nde sokak dokusunu bina üzerinden nasıl yorumlayabileceği üzerine çokça düşündüğünü söyledi. Daima “yeni”nin peşinden koştuğunu söyleyen Ersen Gürsel, bina bittikten sonra zemin kattaki mekanlar arasında kapı yapmadıklarını fark ettiklerini söylediği “The Marmara Bodrum” projesinde ise arsanın konumuna hakim olan hava hareketlerini binanın içine nasıl alabileceği konusunun projenin ana fikrini oluşturduğunu belirtti. Bodrum Bitez’de mandalina bahçeleri içinde konumlanan “Mutlu Evi” projesinde ise Bodrum Kayrak Taşları'ndan oluşturduğu cephe tasarımında ortaya çıkan farklı gölgeler ve perspektiflerin binayı nasıl tanımladığını anlattı.

Bütün bu arayışlarla dolu geçen ve her projede farklı bir arayışın projeyi nasıl şekillendirdiğini gördüğümüz sunumun sonunda Gürsel, Galataport alanı için önerdikleri alternatif projeyi de izleyenlerle paylaştı. Gürsel, bu alanın İstanbul’da denizle buluşan önemli bir meydan olma şansı olduğunu, hem kentte yaşayanlar hem de ziyaretçiler için sunduğu perspektifler ve açık alanlar ile ne kadar önemli bir yerde konumlandığını tarihsel ve mekansal bağlamıyla anlattı.

Etiketler: