Samimi Yalınlık

Hızla değişen bir kent parçası içinde endüstriyel geçmişin izlerinden ilhamla gerçekleştirilen restoran, kültürel unsurlara tasarım aracılığıyla güncel yorumlar getirmeyi amaçlıyor.

Adını burada bulunan Antik Roma köprüsünden ve Arapça köprü anlamına gelen “el cantara”dan alan Lizbon’un Alcantara bölgesi, son yıllarda sürekli dönüşüm projeleri üretilen kentin önemli kültür ve eğlence merkezlerinden biri olarak tanımlanıyor. Tejo Nehri kıyısındaki eski liman bölgesine yakın konumuyla LxFactory de bu dönüşümün yapısal örneklerinden biri. 1846’da 23.000 metrekarelik bir alanda kurulmuş olan endüstriyel yerleşke 2008’de tamamlanan projeyle moda, iletişim, güzel sanatlar, mimarlık, müzik gibi pek çok alanda çalışma ve etkinlik sahnesine dönüşmüş. Bu yerleşkede bulunan Cucurico da, 230 metrekarelik bir mekanı restorana çevirmek üzere restorasyon ve yenileme projesi olarak gerçekleştirildi. Adını etin ızgarada pişirilmesinden alan bu churrascarialar, Portekiz mutfağında hayli tercih ediliyor ve kentte pek çok örneği bulunuyor. İşverenin, enformel ve davetkar bir ortam yaratmaya yardımcı olacak “genç ve kentli” bir çerçeve içinde kurduğu marka kimliği kapsamında mimarlar, ülke kültüründe müşterek bir mevhum olan bu tip restoran konseptine yeni bir yorum getirirken malzeme, renk ve mobilya tasarımı tercihleriyle onu günümüze nakletmeye çalışmış.

Endüstriyel geçmişinin izlerini sürdüren ticari işlevli bir alanda bulunan proje mekanı, tanımlı geometrisini çevreleyen sütunların desteklediği demir ve camdan çatısıyla oldukça geniş bir açıklığa sahip. Tasarım süreci, içine yerleştiği strüktüre saygılı, mevcut duvarlardan birine fiziksel olarak da bağlanan tekil bir hacim kurma fikrinden yola çıkarak başlamış. Bu yer tayini, karşı duvarda yer alan kemerlerin daha net okunmasını sağlarken istendiğinde ayrı olarak işleyen iki alan üretiyor. Mekanın merkezine yerleşen opak blok içinde, hem teknik alanlar hem de onların altyapısal donatıları bir arada çözülmüş. Bu hacim, oluklu metal levhalarla kaplanmış; mekana hakim yeşil renk ve çıplak beton duvarlarla kurduğu karşıtlık, tasarım dilinin de kurucusu. Bir uçta yer alan ve ızgaranın bulunduğu açık servis alanı mekan dinamiğinin odağı rolünde ve restoranın herhangi bir noktasından görülebilecek şekilde yerleşiyor. Bir diğer köşedeki bar alanı ise restoranın ana cephesinin kullanımını belirliyor. İki ayrı giriş alanına mevzilendirilmiş üçgen şeklindeki birimler, karşılamanın yanı sıra al-çık işlevi de görüyor; amaç ise müşteriyle daha yakın bir ilişki kurmak.

Restoran iç mekanında çatı ve kemer ilişkisi
Çeşitlenen oturma birimleri
Opak blok ve üçgen karşılama birimlerinden biri
Metal levha, çelik ve betonla kurulan karşıtlık
Ana cepheyi tanımlayan bar alanı
Endüstriyel kimliği öne çıkan yerleşke içindeki yapının girişi ve dış mekanı
arklı malzemelerin yanı sıra renk ve grafik tasarımla kimliği vurgulanan mekanın karşılama alanı
Nişleri vurgulayan müdahaleler ile dolaşım alanı

Restoranda, birbirinden farklı yeme-içme biçimlerine uygun olabilecek şekilde çeşitlenen masa ve oturma birimleri bulunuyor. Barın bulunduğu cephede sosyalleşme ve paylaşmayı teşvik etmek üzere uzun, ahşap masalar ve banklar kullanılmış; dış mekanla iletişimi kuvvetlendirmek için uzun masalar, mevcut kemerlerin altındaki nişlere ve arka cephedeki pencere içlerine yerleştirilmiş; iç mekandaki orta alanda ise esnekliği sağlamak adına iki kişilik masalar bulunuyor. Dışarıdaki teras alanı ise iç mekanın hem renk paleti hem de restoran için tasarlanmış mobilya dili anlamında uzantısı olacak şekilde tasarlanmış.

Kemerlerin özgün nitelikleri küçük müdahalelerle vurgulanmış; iki çiçek kutusu ve neon ışık tasarımı, çevreleyen mekanın sanat ağırlıklı kültürel işlev ve niteliklerine de gönderme yapıyor. Projenin demir, beton ve ahşap gibi yapılı çevrenin hammaddeleri olarak adlandırılabilecek malzemelerin kullanımıyla özgün bir mekan ortaya koyma amacı, bulunduğu fiziksel çevrenin endüstriyel etkisinden ilhamla kurulmuş, yalın fakat samimi bir mekan üretimiyle somutlaşıyor.

Etiketler:

İlgili İçerikler: