Felaketlerin Ardından

05.02.2016

Kentlerin doğa ya da insan eliyle yok edilmesi, kaybedilenleri yerine koyma fikrini ve hatta eskiden var olanları geliştirme dürtüsüyle yeniden üretimi gündeme getiriyor. Bundan yarar sağlamak alışılan bir tavır olsa da bu kayıp aynı zamanda kentsel peyzajların radikal bir biçimde yeniden düşünülmesi ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için eşsiz olanaklar barındırıyor. RIBA'nın Londra'daki sergisi "Creation from Catastrophe", mimarlığın felaketlerin ardından topluma ne katkısı olduğunu ve neredeyse sihirli yollarla kenti ve toplumu nasıl yeniden hayal edebildiğini gösteren örnekler de içeriyor.

İnsan, mimari ve doğa arasındaki ilişkilere odaklanırken 21. yüzyılda inşa etme ve yaşama pratiklerimizdeki paradigma kaymasını da sorgulayan sergi bu kurgusuyla, mimarlık ortamının tartışma zemininin değiştiğinin, üretim ve mimarlık ilişkilerinin yeniden düşünülmeye başladığının da işaretlerini taşıyor.

Sir Christopher Wren tarafından, büyük yangının ardından geliştirilmiş beş alternatif Londra planıyla başlayan sergi; 18. yüzyıl Lizbon'u, 19. yüzyıl Şikago'su, 20. yüzyıl Üsküp'ü ile başlattığı yolculuğu günümüze taşıyarak Nepal, Nijerya, Japonya, Şili, Pakistan ve Amerika'da sonlandırıyor.

Yasmeen Lari, ELEMENTAL, OMA, Shigeru Ban, NLÉ, Toyo Ito, Metabolism (Kenzo Tange ve Kurokawa Kisho) ve Christopher Wren'in işlerinin bulunduğu sergi, 24 Nisan'a kadar RIBA'nın Londra'daki Architectural Gallery'sinde ziyarete açık olacak.

Serginin açılış cümlesiyse Toyo Ito'dan geliyor, belki de doğal ya da üretilmiş bir felaketle her şeyi kaybetmeden üzerine düşünmekte fayda vardır:

"Her şeyin kaybedildiği bir felaket bölgesi, mimarlığın gerçekte ne olduğunu taze bir bakış açısıyla ve her yönüyle düşünebilmek için mükemmel fırsatlar sunar."