AKM Heykeli Taksim’de Sanatseverleri Selamlıyor

Atatürk Kültür Merkezi, geçtiğimiz yıl silüetini tamamlayacak heykeli seçmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinde bir yarışma düzenlemiş 2022 Ağustos ayında kazananlar açıklanmıştı.

Hüsamettin Koçan başkanlığında Celaleddin Çelik, Günseli Kato, Murat Tabanlıoğlu, Osman Dinç, Seçkin Pirim ve Şakir Gökçebağ gibi alanında uzman isimlerden oluşan jürinin değerlendirmeleri sonucunda AKM Heykel Yarışması’nın birincisi iç mimar ve tasarımcı Semih Eskicioğlu olmuştu.

Yarışmada birinci seçilen Semih Eskicioğlu’nun eseri, Atatürk Kültür Merkezi’nin Taksim Meydanı’na bakan cephesinde, AKM yerleşkesi ile Mete Caddesi’nin kesişim noktasında sanatseverleri selamlamaya başladı.

Yarışma jürisi, seçilecek eser ile ilgili plastik sanatların popüler basit simgeciklere ve “kitsch” yaklaşımlarla kuşatılmasına karşı bir duruş sergilemesi gerektiği yaklaşımındaydı. Kriterler arasında sanatsal ifadenin kent mekanı ile nitelikli biçimde buluşturulduğu, bir örnek oluşturma hedefi vardı. Klişeleşmiş plastik sanat değer ve ezberlerinin dışında bir eser aranıyordu. Ezber bozan bir iş aranırken de, AKM yerleşkesiyle bütünleşip Taksim Meydanı’ndan da görünür olacağı için eserin AKM binasıyla kurduğu diyalog önem taşıyordu.

Semih Eskicioğlu da AKM’nin düzenlediği heykel yarışmasına katılmaya karar vermesindeki en önemli etkenleri sıralarken yukarıdaki kriterlere dikkat çekiyor ve ekliyor: “Yarışmaların temalarının ve kriterlerinin spesifik olması gerektiğine inanıyorum. Bu özelliğin yarışmanın niteliğini artırmakla beraber adil koşullar da sağladığını düşünüyorum. AKM’nin düzenlediği heykel yarışmasına katılmaya karar vermemdeki en önemli etken, yarışmanın spesifik bir temaya sahip olmasıydı. Konular, temalar ve kategorilerin ucu açık olduğunda adil bir değerlendirmeden uzaklaşıp, jürinin de çeşitli görüşlerde olmasına göre rastgele sonuçlar ortaya çıkabiliyor. AKM’nin geçmişten gelen köklü yapısına yakışır şekilde de bir jüri vardı. Yarışmanın objektif olacağını düşündüm ve başvurunca da öyle olduğunu yaşayarak gördüm.” Çalışmalarına AKM’nin geçmişini ele alarak, günümüzdeki tasarımını inceleyerek ve değerlendirerek başlayan Eskicioğlu, tasarımda en önemli etkenin hikaye ve tema olduğunu vurguluyor: “Bu nedenle tasarım sürecinde en önemsediğim kriter olan temaya sadık kalarak AKM dışında başka yere konulduğunda anlamsız olabilecek, AKM ile bütünleştiğinde ise; sanki hep oraya ait ve kurgusal olarak geçmişten de gelebileceğini hissettiren bir üslup kullanmaya çalıştım”.

Eskicioğlu temayı içselleştirmesinde el eskizlerinin fikrini somuşlaştırmasına ve eser metnini ortaya çıkarmasına yardımcı olduğunu belirtirken tasarım sürecini şöyle özetliyor: “Yerleşkenin silüetinden eksiltme yöntemi ile belirlediğim lekesel alana uygulayacağım malzeme ve dokuyu, yazmış olduğum eser metnine sadık kalarak belirledim. Geçirgen bir doku elde etmeye çalıştım. Eser kalıcı olacağı için dayanıklı bir geçirgenlik gerekliydi. Eserin gündüz, aydınlatma olmadan algılanan rengini dahi bu süreçte belirledim. Tüm hava koşullarını ve dış etkenleri düşünerek kirlenmeyecek bir renk ve hissiyat olarak da fütürist bir renk olması gerektiğine karar verdim. Tüm bu öğeleri belirledikten sonra fikir somutlaşmaya başladı. Dijital sunum ve maket ise ortaya çıkan değerin vurgulamasına katkı sağladı. En nitelikli ve kazanmamı sağlayan etkenlerin de bu ikisi olduğu fikrindeyim.

AKM’nin iki ana öğesi öne çıkıyor. Geçmişten gelen cephe ve yarım küre şeklindeki opera salonu. Geçmişteki cephe geçirgenliği sayesinde küre formu ile bütünleşiyor ve bu bütünlük ile birlikte kenti de algısal olarak AKM’nin içine taşıyor. Birbirlerini tamamlayan bu iki öğenin anlamını soyut bir süzgeçten geçirerek, eski cephenin geçirgenliği ve gridal yapısını, opera salonundan ise sanatın kente yayılan temsili olarak ses dalgalarını aldım. Eser üzerinde bu iki etkiyi de görebilirsiniz. Hikayeyi desteklemek için ise aydınlatma anlamına istinaden kırmızı renk sıçratarak, aynı zamanda opera salonunda etkinlik olduğunda dalgalanma efektiyle etkileşim katmak istedim. Normal günlerde ışık sabit yanıyor. Ayrıca bu ses dalgası hikayesini dalgalı formda da görebiliyoruz.”

Semih Eskicioğlu Hakkında
1994 yılında Bursa’da doğdu. Çocukluğundan itibaren insan ve toplum eylemlerini gözlemleyen ve kendisini ifade yöntemi olarak sanatsal dışavurumu tercih eden Eskicioğlu, lise döneminde sanata olan ilgisine yönelerek resim eğitimi aldı. Bu eğitim sayesinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’ne girip ve 2016’da mezun oldu. Lisansüstü çalışmalarını aynı üniversitenin iç mimarlık bölümünde, “Yapay Zekalı Tasarlayıcıların ve İç Mekan Tasarlayıcılarının Çalışma Sistemi Öngörüsü ve Geliştirilmeye Açık Temel Algoritma Saptaması”, konulu tezi ile 2019 yılında tamamladı. İç mekan, ürün tasarımı, grafik tasarım, fotoğraf, video, dijital görselleştirme, resim ve müzik gibi sanatın her alanı ile ilgilenerek sanatsal üretimini sürdürüyor.

Etiketler: