“Belediyelerin İnsanların Hayatına Dokunabileceği Bir Sürü Alan Var”

N. OYLUM IŞIK ÜMİT ARPACIOĞLU GÖKÇE ARAS ENGİN

Beşiktaş Belediyesi, semt sakinlerinin yaşam kalitesini artırmak amacıyla “Semtini Yaşat” adlı bir proje başlattı. Proje, Beşiktaş ilçesinde yaşayan insanların, ihtiyaç ve beklentileri göz önüne alınarak hazırlanıyor. Proje tamamlandığında, yerel yönetim kararlarına yön verecek bir kentsel yaşam rehberi elde edilecek.

Bu projeyle ilgili çalışmanın yürütücüsü Beşiktaş Belediyesi Kentsel Dönüşümden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mimar Oylum Işık’la ve çalışmanın akademik aşamalarını yürüten Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yapı Bilgisi Anabilim Dalı’ndan Doçent Mimar Ümit Arpacıoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Gökçe Aras Engin: Beşiktaş Belediyesi olarak semt sakinlerinin yaşam kalitesini artırmak amacıyla başlattığınız “Semtini Yaşat” projenizin ilk çıkış noktası nedir?

Oylum Işık: Bizim semtimizin bazı merkezlerine özellikle de Beşiktaş Çarşı’da tabelalarda düzensizlik, cephelerde kargaşa ve kaos hakim. Özellikle Beyoğlu’ndaki alkollü yerlerin kapatılmasıyla oradaki hizmet sektörünün büyük bir kısmı Beşiktaş’a kaydı. Dolayısıyla çok yoğun bir araç ve yaya trafiği başladı. Tüm bunların kendi içinde bir düzene girmesi ve doğru yönetilmesi gerekiyordu.

Genel olarak Türkiye’de belediyecilikte karşılaştığım şey şu; elimizde semte dair kullanıcı verileri oluyor, örneğin bir sokakta hangi yaş grubundan kaç kişinin yaşadığını biliyoruz ama planlama, tasarım ve veriler birbiriyle örtüşmüyor. Şu örneği her zaman veriyorum; bir sokakta klasik bir çocuk parkı tasarlıyoruz ama o sokakta hiç çocuk nüfusu yok yaşlı nüfusu daha fazla dolayısıyla o parkın yaşlı nüfusa göre tasarlanması gerekiyor. Yani mahallenin ihtiyaçlarına ve dinamiklerine göre kamusal mekanların tasarlanması gerekir.

Diğer taraftan tek tip projeler var biliyorsunuz, birbirinin aynısı dükkanlar, birbirinin aynısı cepheler gibi, öyle bir sarmalın içine de girmek istemiyoruz. Çünkü buranın kendi yerli nüfusu var, Beşiktaş Çarşı için düşündüğünüz tasarladığınız bir şeyi Arnavutköy'de yapamazsınız Arnavutköy'ün merkezinde düşündüğünüz bir şeyi Bebek’de yapamazsınız. Aslında bu alanların çok da müdaheleye ihtiyaçları yok mekanların kendi dokusunu ortaya çıkartabilmek ve bundan sonraki yaşam sistemini kurgulamak gerekiyor. Burada yaşam giriyor devreye örneğin insanlar geliyor dükkan kiralıyor, klimasını kuracak, o artık ustanın çözümüne kalıyor. Alışveriş merkezlerinde bir yönetim sistemi vardır sokaklarda ise bu yok, dolayısıyla yıllar içinde herkes kendi çözümünü uygulamış. Biz de dedik ki insanların ihtiyaçlarıyla kentsel tasarım çalışmalarını bir araya getirelim. Bu bir araya getirmeyi yaparken hem mevcut durumu tespit edelim, hem de yaşayan sürdürülebilir mekanların ve zamanın ihtiyaçlarına göre değişebilen bir sistem oluşturalım. Kentsel tasarım rehberleri yapılıyor evet ama o rehberler maalesef genellikle kağıt üzerinde kalıyor. Biz semt sakinlerinin de katkılarıyla, canlı bir organizma gibi yaşayan, sürekli gelişen - değişen bir rehber hazırlayalım, o semtteki bütün çalışmalarımızı da o rehber ışığında yapalım dedik. Bu aşamada yolumuz Ümit Hoca ile kesişti.

GAE: Arnavutköy, Bebek ve Beşiktaş Çarşı’yı pilot bölgeler olarak seçtiniz. Bu bölgelere öncelik vermenizin nedenlerini paylaşabilir misiniz?

OI: Arnavutköy, Bebek ve Beşiktaş Çarşı’yı pilot bölgeler olarak seçmemizin en temel sebebi ihtiyaç. Aslına bakarsanız en zor yerlerden başladık üç semtte çok kilit bölgeler. Beşiktaş Çarşı, Arnavutköy ve Bebek hem İstanbul’un hem de Türkiye’nin göz bebeği olan bölgeler. Daha az tanınmış bölgeleri seçebilirdik ama ihtiyaç önceliği bizi yönlendirdi. Üç bölge de hem günübirlik ziyaretçisi hem de turist yoğunluğu fazla olan bir yandan da hala orada yaşamını sürdüren insanların olduğu bölgeler. Beşiktaş Çarşı semt olgusunu koruyabilmiş ender semtlerden biri ama bir taraftan da artık nüfusu çalışan nüfusuna dönüşüyor. Beşiktaş Çarşı daha çok ticarileşmiş ama Arnavutköy’de yaşayan konut kesimi hâlâ yoğunlukta ve biz onları korumak istiyoruz. Dolayısıyla bu bölgelerde böyle bir planlamaya ve ilke kararlarına ihtiyaç var.

Ümit Arpacıoğlu: Bu çalışmayı yüksek lisans ve doktora öğrencisi genç akademisyenlerle beraber yaptık. Bu kapsamda bugüne kadar bütün dünyada yapılmış tasarım rehberlerini inceledik. Çalışma bütün dünyaya bakış açısını derleyip topluyor ve şu soruların da cevabını arıyor: Tasarım rehberleri neden teoride kalıyor? Nasıl uygulanabilir bir rehber hazırlayabiliriz? Tasarım rehberleri hazırlanırken neden sadece mimari ya da şehir bölge planlama odaklı bir bakış açısıyla bakılıyor? Acaba bu böyle mi olmak zorunda? Başka değerler de eklenebilir mi? Bu çalışma bir hipotez de aynı zamanda. Akademisyen olarak Oylum Hanım’ın vizyonu da bizim için oldukça yol gösterici oldu. Oylum Hanım şunu istiyordu: Katılımcıların herhangi bir baskın sorunu genellikle küçük sorunların önüne geçiyor ve sonuç olarak hep aynı sorunlar konuşuluyor. Acaba biz “her sorun önemlidir” bakış açısını gündeme getirebilir miyiz? Hem katılımcı hem de belediye olarak ortak bir paydada buluşup bir strateji ve yönetim sistemi oluşturabilir miyiz? Bu kolay bir şey değildi çünkü dünyada yapılmış örneği çok fazla yoktu. Bu yüzden biz buna tasarım rehberi değil de yaşam rehberi dedik. Çünkü tasarım tek taraflı bir şey, bir mercinin “kullanıcı için en uygun budur” dediği bir şey olmasını istemedik, daha doğrusu Oylum Hanım istemedi. Üniversitenin, belediyenin ve semt sakinlerinin aynı fikirde olduktan sonra pratiğe dönüştürülmesini istediğimiz bir teori olmasını istedik. Tabi ki bu teorinin içeriğini oluşturmak, sistemini kurmak çok kolay olmadı.

Çalışmalarımız sonucunda 14 strateji daha doğrusu yaklaşım ortaya koyduk. Bugüne kadar dünyada yapılmış tasarım rehberlerine baktığımız zaman bu yaklaşımlardan hareket kolaylığı ve mekansal düzene odaklanıldığını gördük. Çünkü kent plancılarının bakış açısı bu şekilde. Biz bu sürece mimarların, endüstri tasarımcılarının, enerji uzmanlarının, çevre bilimcilerin…vb. ortak olmalarını istedik. Belediye deyince akla kaldırımlar, çöp kutuları gibi şeyler geliyor. Halbuki bambaşka konular var ve biz bu konular etrafında önce bir dağılmak istedik, sonra da toparladık. Tam uçtan bir örnek vereyim sanat mesela belediyelerin çok rastlantısal yönettiği belli bir stratejisi olmayan bir konu. Hazırladığımız rehberde sanatla ilgili izlenebilecek stratejiler de yer alıyor. Bu konuda yapılmış akademik çalışmaları incelemek istedim ama hiç çalışılmamış bu konu. Covid ile önümüze gelen konulardan bir tanesi de sağlık. Belediye Covid sürecinde çok etkin rol almış. Beşiktaş üzerinden öncü olabilecek bir çalışma yapalım bir teori geliştirelim dedik. Bu teori Anadolu'da imkanları daha kısıtlı olan belediyeler için de bir vizyon getirsin istedik.

Bugüne kadarki problemleri belirledik semt sakinleriyle toplantılar gerçekleştirdik. Hareket kolaylığı ve mekansal düzende çok baskın sorunlar var ve bu konular o kadar baskın konuşuluyor ki diğer konular göz ardı edilebiliyor. Katılımcılık sürecine girildiği zaman sesi çok yüksek çıkanın sorunu toplantıyı domine edebiliyor. O nedenle katılımcılık süreci için de bir model geliştirdik. Biz sizin baskın sorunlarınızı konuşacağız Oylum Hanım bu konuları çözmek için burada. Ama biz üniversite olarak her bir kategoriyi ayrı ayrı konuşalım istiyoruz. Baskın sorun katılımcıların kafasında yerleşmiş oluyor, kendi içinde sistematik bir modelde konuşmaya başlanıldığı zaman ise her bir başlığı konuşmak için fırsat oluyor ve ilgili başlığa geldiğimiz zaman konuşulmamış sorunlar da tartışılmaya başlanıyor.

OI: Belediyelerde İçişleri Bakanlığı’nın belirlediği bir yürütme sistemi var. Rehberde yer alan konular da birbirinden çok farklı müdürlüklerin denetiminde ve yönetiminde. Halbuki bunların kendi içinde de ayrı bir koordinasyonun olması gerekiyor. Bu yaptığımız çalışmalar belediyenin kendi içindeki koordinasyonu da görünür kılacak. Beşiktaş’ta özellikle öngörünüm olan alanlar var biliyorsunuz. Bu alanlarda tek bir yetkili kurumdan bahsedemeyiz. Boğaziçi İmar söz sahibi, Koruma Kurulu söz sahibi. Vale sorunu dediğimiz zaman Emniyetin ilgili birimlerinin devrede olması lazım. Belediyenin kendi içerisindeki müdürlüklerinin arasındaki koordinasyonun yanı sıra, Beşiktaş için farklı kamu kurumlarının da bir araya gelip koordine olup, bir irade ortaya koyup, bir vizyon doğrultusunda hareket edebilir olması gerekiyor. O yüzden önümüzdeki günlerde Beşiktaş İlçe Belediyesi olarak bu konuda bir şemsiye açmak ve bu şemsiyenin altında bütün bu kamu kuruluşlarını bir araya getirerek çözüm masa toplantıları gerçekleştirmeyi planlıyoruz

ÜA: Oylum Hanım’ın birimiyle birlikte ya da o sorunu çözebilecek aktörlerle (örneğin İBB ya da kaymakamlık gibi) gerçekleştireceğimiz “odak grup çalışmaları” ile üniversitenin teorik olarak attığı konuları pratikte nasıl uygulayabileceğimizi tartışmak istiyoruz. Onlar da üniversitenin çalışmalarına katkıda bulunarak, öneriler geliştirebilecekler böylece. Hatta toplantıların sonunda katılımcının da desteğini ve fikrini alarak daha açık bir yapı oluşturmak istiyoruz. Böyle olduğu zaman herkesin, her birimin soruna nasıl baktığı tartışılabilir olmaya başlıyor.

OI: Türkiye'de genelde üniversite tarafı bir şey çalışıyor, fakat dönüp bu çalışmaların belediyelerde, yerel yönetimlerde veya kamu kuruluşlarında nasıl işleyeceği tartışılamıyor maalesef. Bu yaşam rehberi çalışması hazırlanıp bitecek ve kenara konulacak bir rehber değil. Rehberle ilgili elle tutulur gözle görülür bir şeyi öncelikle Arnavutköy'de gerçekleştirdik. Arnavutköy’ün ara sokaklarında bile daha önceden yapılmış müzik-alkollü mekanlarını içeren planlar var ve bu planlar belediye meclisinden geçmiş. Dolayısıyla o alanlarda ve içkili ruhsat başvurusunda bulunmak mümkün. Ama biz oradaki konut alanlarını korumak ve oradaki yaşantının daha steril hale gelmesini sağlamak istiyoruz. O nedenle Arnavutköy’ün geçmişten beri var olan içkili mekanlarının yer aldığı sokaklara dokunmadan ara sokaklardaki alkollü alanlar ile ilgili kararı belediye meclisinde iptal ettik. İlk uygulamamız buydu. Önümüzdeki ay mecliste işgaliyelerle ilgili konuyu gündeme getireceğiz. Zaten dar olan kaldırımlara bir de masa koyulduğu zaman insanların yürüyeceği kaldırım kalmıyor. Bu rehber çerçevesinde yetki alanımızdaki konularda biz belediye olarak çalışmalarımızı yapıyoruz. Bizim yetki alanımızın dışında olan yerlerde de yine toplantılarla ve çözüm masalarıyla, problemleri sistematik olarak masaya yatırıp çözemeyeceğimiz şeyleri başka türlü çözmeye çalışıyoruz. Örneğin Arnavutköy ve Bebek’te park problemi var. Oralarda boş alan olmadığı için park üretmek mümkün değil ama bir çalışma yaparak vakıfların ve İBB’nin boş parselleri olduğunu belirledik. Boğaziçi öngörünüm nedeniyle o alanlara hiçbir yapı yapılamıyor zaten. Bu alanlara yaşlılar için oturma alanları ya da çocuk parkı yapmayı önerdik.

ÜA: Model kendi içerisinde ilk önce fikri tartışıyor ondan sonra da onun için projeler geliştiriyor ve o projeler bazen yeniden üniversiteye geri dönüyor. Bu proje için 2 tane workshop yaptık, bir tanesi daha az katılımcıyla daha kontrollü bir deneme gibiydi, diğeri ise tüm Türkiye’deki mimarlık öğrencilerine açıktı. Tekrar workshoplar gerçekleştireceğiz dediğim gibi bu bir döngü aslında ve devam edecek. Bütün yönetim sistemlerinde “Ben en iyisini senden iyi bilirim” anlayışı var. "Ben hocayım en iyisini ben bilirim” anlayışı dünyada da bitti artık. Yeni mentörlük anlayışı şu şekilde: “ben kendi uzmanlığımda bir öneri getireyim sen de kendi uzmanlığında bir öneri getir ve ortak bir paydada buluşalım”. Bilişim çağının özelliği de bu zaten. Biz hâlâ endüstri çağından bilişim çağına geçemedik bu çalışmayla biraz o anlayışı da değiştirme şansı sunacağız.

OI: Basit olan şey daha kıymetli ve daha değerli aslında. Burada diyoruz ki: En basit şeyi birlikte düşünelim.

ÜA: Bölge sakinleriyle konuştuğumuz 1960’lı yıllardaki yaşantısını istiyor mesela. Ama çağ öyle değil, onu biz üniversite olarak şöyle yaklaşıyoruz; o veri bizim için tasarımsal bir veri biz onu nasıl modernize edebiliriz. 1960’lı yıllarda sevgilisiyle o bankta oturmuş boğazı seyretmiş, o kişiyi tasarım yoluyla aynı banka geri koyamıyoruz çünkü yol geçmiş, sahil doldurulmuş ama benzer yaşantılar yaşayabileceği yeni tasarımlar ortaya koyabilir miyiz? sorusunu soruyoruz. Bu da bizi tasarımda yeni arayışlara yönlendiriyor. Oradaki değerli verileri bugüne taşıyan tasarımlar bulmak üniversite için de güzel bir fırsat.

GAE: Çalışmanın çıktıları literatüre de katkıda bulunuyor mu?

ÜA: Bu çalışmadan dört tane uluslararası kitap bölümü çıktı, iki tane de uluslararası bildiri verdik. Korunması gerekli kültür varlığı envanterine belediyeciliğin bakış açısıyla nasıl bakacağımız konusu mesela. Evet Beşiktaş'ta envanter var ama hangi açıdan bakılmalı? Herkes koruma odaklı bakıyor ama korunması gereken bir binanın korunması başka bir konu, belediyeciliğin buna bakışı başka bir konu. Biz şunu ayıkladık; koruma binanın kendisinin korunması ve belediyecilikle alakası yok, kendi süreçleri var. Ama insanlar binayı restore etmeye, korumaya o kadar odaklanıyor ki yakın çevresine belediyenin yapabilecekleri ile ilgili hiçbir şey düşünmüyorlar. Biz bu konuda bir teori geliştirdik, hatta matematiksel olarak yönetilebilir bir değer sistemi kurduk. Siz binayı istediğiniz kadar iyi restore edebilirsiniz ama önüne bir elektrik hattı çekilebilir ya da bir çöp tenekesi gelebilir. Bu konular binanın korunmasıyla ilgili değil bunlar başka konular. Bir arkadaşımız doktora yapıyor bu konuda çünkü çok özgün bir konu ve hiç kimse çalışmamış.

GAE: Akademik açılımlar da getirmiş bu çalışma sizlere.

OI: Semtin kimliğiyle yaşayan insanların arasındaki ara kesit yerel yönetimler. Dolayısıyla Beşiktaş Belediyesi olarak bizim işimiz bu anlamda çok önemli. Özellikle Beşiktaş Belediye Başkanımız Sn. Rıza Akpolat da bu konuyu çok önemsiyor ve destek veriyor. Bu konuda önümüzdeki yıl bir de sempozyum düzenlemeyi planlıyoruz.

Beşiktaş Çarşı’da imalatlara başlamak istiyoruz. Bölgenin genelinde küçük bir ada belirledik yapmak istediğimiz her şeyi orada yapacağız öncelikle. Esnafın da kendi ticari kaygıları var doğal olarak ama bizim amacımız burayı daha yaşanabilir ve insanların daha nitelikli ziyaret ettiği alanlar haline getirmek. Bu anlamda bölgedeki esnafın da bir takım eğitimlerden geçmesi gerekiyor. Bu çalışmaların aslında kendi ekonomik refahını da yükseğe çıkartma anlamında önemli olduğunu bilmeleri gerekiyor. Bu anlamda buradaki esnaflara eğitimler organize etmeyi planlıyoruz. Yaşam rehberindeki kriterlerden birisi de “eğitim”. Bölgedeki hizmet sektöründe çalışan insanlara yerel yönetim olarak eğitim verdiğimizde veya oradaki işleyiş kültürüne katkı sağlayabilecek etkinlikler yaptığımızda bütün bu çalışmalar da yaşam rehberinin hayata geçen bir parçası haline gelmiş olacak.

ÜA: Biz anket sistemimizde sadece semt sakinini değil, esnafı, öğrenciyi, turisti de düşündük ve ayrı kategorilerde veriler topladık. Her birisinin sorunlarını, semte bakışlarını ayrıştırdık. Bütün bu çalışmalarımızı toparlamak istiyoruz. Oylum Hanım belediye bünyesinde katılımcı odaklı bir merkez kurmak istiyor. Akademisyenlerin, öğrencilerin, belediye çalışanlarının, bölgede yaşayanların vb. katkı sunabileceği fikir üretmeye yönelik bir kuluçka merkezi. Böyle bir merkez kurulursa çok inovatif bir sistem olacak ve üretilen bilgi dışarıya da açılmış olacak.

OI: Meslek hayatım boyunca masanın hemen hemen her tarafında oturdum ve çeşitli çalışmalara katılma şansı elde ettim. Fakat bu çalışmaların hayata geçmesiyle ilgili şunu gözlemledim; birtakım çalışmalar yapılıyor projeler üretiliyor ama yönetim değiştiğinde tüm eski çalışmalar da rafa kalkıyor. Bu çalışmaların devamlılığının olması gerekiyor. Bürokrasi çok önemli, belediyenin içerisindeki bürokrat iş arkadaşlarımı çok önemsiyorum. O yüzden böyle bir çalışmayı dışarıdan gerçekleştireceğimize belediyenin içerisinde kentsel dönüşüm müdürlüğü altında bir katılımcılık merkezi oluşturalım. Süreç içerisinde bürokrasi de bütün bu atölyelerin ve bütün bu çalışmaların takipçisi ve önemli bir parçası olsun.

ÜA: Biz burada bir bakış açısı sunuyoruz aslında. öğrencilerimle bir model geliştirdik ama ileride belki ben olmayacağım. Bu sistemi kurduktan sonra belki başka bir hoca devam edecek çalışmalara. Özetle modelin sürdürülebilir bir yapısı var.

OI: Örneğin Beşiktaş çarşıda birisi geldi ve yeni bir mekan açtı, günün sonunda orada ne yapacağı ile ilgili verileri mekanı açan kişiye ya da kuruma derli toplu bir şekilde vermek istiyoruz. Burada bunları bunları yapabilirsin bunların dışına çıkma lütfen demek istiyoruz. İnsanlara hayır demek bizim çok hoşumuza gitmiyor belediye olarak bakış açımız da bu şekilde. Şunları yapamazsın demek yerine ne yapması gerektiğini söylemek daha anlamlı.

ÜA: İnsanların belediyeden beklentisi kaldırımları yenilesin, çöpleri alsın noktasında. Halbuki belediyenin yapabileceği bir sürü kurgu, yaşayanların hayatına dokunabileceği bir sürü alan var. Yurt dışında bu tür modeller var, belli kurgular tasarlamışlar, o semtte yaşayanlar için fark yaratmışlar, insanların hayatlarına dokunmuşlar. Bizde o beklentiler genellikle maddi oluyor, kültürümüz öyle oluşmuş, bunu değiştirmemiz gerekiyor. Öbür türlü sürekli kaldırımlar yenileniyor, duvarlar boyanıyor vs. Belediye bir alan sunsa orada insanlar bir domates yetiştirse belki hayatları değişecek. Covid bunu getirdi aslında biraz, beklentileri de çeşitlendirdi.

OI: Semtimizi yaşatmanın yanı sıra tanımak da çok önemli. Beşiktaş apartmanları diye bir rota oluşturduk örneğin. Bu rotayı oluştururken çok farklı hikayeler çıktı ortaya. Akaretler’de Beşiktaş Plaza’nın olduğu yere eskiden “56” denilirmiş ve Beşiktaş'ta orada top oynamayan çocuk Beşiktaşlı sayılmazmış, Beşiktaşlı futbolcular oradaki toprak sahada antrenman yaparlarmış. Buraya neden 56 denilirmiş bunu araştırdığımızda şu ortaya çıktı; Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk bütün okullara isim yerine numara vermiş, bu alan da 56. mektebin bahçesi imiş. QR kodlarıyla semtte gezen insanlar böyle değerli bilgilere ulaşabilsinler istiyoruz. Bu tip çalışmalarımız var. Cumhuriyet’in ilk toplu konut örneği de burada Levent’te mesela. Bizim Beşiktaş Belediyesi olarak Semtini Yaşat Projesi kapsamında bir hayalimiz daha var onu da en kısa zamanda hayata geçirmek istiyoruz. Bir Beşiktaş envanteri oluşturmak istiyoruz. Beşiktaş'la ilgili araştırma yapan herkesin başvuru kaynağı olabilecek güvenilir bir sistem oluşturmak istiyoruz. Burada Beşiktaş’la ilgili yazılan tüm tezlerin, araştırmaların, kitapların…vb. her şeyin olmasını istiyoruz.

GAE: Kentsel Yaşam Rehberi’ni ne zaman çıkarmayı planlıyorsunuz?

ÜA: İlk versiyonu bitmek üzere. Öğrenciler bir yandan bırakmak istemiyorlar bu çok güzel ama sürdürülebilirliği sağlamak için de sahiplenmeyi kırmamız gerekiyor. Her yeni arkadaş üstüne yeni bir şeyler koysun istiyoruz. Teslim edeceğimiz versiyonda konular yere özgü ve gelişmeye çok açık.

OI: Çalışma çok detaylı ve kapsamlı bir literatür araştırması içeriyor. Bizim bu çalışmayı bir şeyler üreterek ortaya koymamız, hayata geçirmemiz gerekiyor. Böylece semtimizde yaşayan insanların hayatına da dokunabileceğiz.

Etiketler: