Belgrad'da Öğrenci Şehri Kompleksi

EN

Belgrad’daki mevcut öğrenci yurtlarının yenilenmesi ve genişletilmesi ile ek yurt binalarının inşa edilmesi için düzenlenen "Student City Complex in Belgrade" Uluslararası Mimari Proje Yarışması'nda 1. Ödül'e layık görülen projelerini Nous Mimarlık şöyle anlatıyor:


Var Olanı Sürdürülebilir Kılmak İçin Yıkmadan Yapmak
Mevcut yapıları yeniden kullanmak, yıkıp yeniden yapmak yerine olanın eksiklerini gidermek, açıkça daha az malzeme, daha az enerji, daha az para kullanmak ve zaten var olandan yararlanma olanağı veriyor. Yaygın yıkım oldukça yeni bir olgudur, aksi takdirde artık tarihi merkezlerimiz ve eski binalarımız olmazdı. Genel olarak bakıldığında, yıkılan ağırlıklı olarak modern mimaridir. Bu bizi meraklandırmalı çünkü rasyonel bir sebep yok. Bu binalar eskilerinden daha az iyi inşa edilmemiştir. Ek olarak, mimarinin üst üste binmesi, tarihimizi oluşturan şeydir. Ömrünün sonuna gelmemiş tüm bu modern binaların yıkılması için geçerli bir argüman yok. Yıkılan binaların yerine geçen şey mutlaka daha iyi değildir. Yıkımda kaybedilen her şeyden önce insanların anıları, çevresidir. Kaybedilen çok fazla para ve tüketilen çok fazla karbon. Yıkım, günümüz ekolojisine ve sürdürülebilirlik zorunluluğuna kesinlikle uymayan bir israftır. Mekan, her metrekaresi kültürel bir değer olması gerekirken finansal bir ürün haline geldi. Kentin hafızası, tarihimizi anlamamızı sağlayan izler yıkımlarla birlikte kaybolmaktadır. Yararlı ve yaratıcı olmak, yaşam kalitesi, ekoloji, iklim ve ekonomi gibi tüm bu sorulara cömert, ekonomik ve sürdürülebilir cevaplar vermek için bize düşen açık bir rol var. İnsanı vurgulayarak, kısıtlamayan, aksine insana nazik davranan, dahil olmayı, sorumluluğu ve dayanışmayı teşvik eden bir mimarlık mümkün.

Önerimizin özünde, uyarlanabilir yeniden kullanım, "kullanılmayan veya etkisiz bir ögeyi, farklı bir amaç için kullanılabilecek yeni bir ögeye dönüştüren bir süreçtir." İnşa edilmiş çevreye uygulandığında, uyarlanabilir yeniden kullanım terk edilmiş yapıları alır ve onlara taze bir hayat verir. Örneğin, eski bir binanın mimari özellikleri, başka bir yapıya dönüştürülerek korunabilirken, terk edilmiş bir yol, sosyal değişimi ateşleyen bir yere dönüştürülebilir. Uyarlanabilir yeniden kullanım, mimari ve kültürel mirasın korunmasına da yol açabilir. Tarihi mekanları eski ihtişamına kavuşturmak yerine çağdaş yapılara dönüştürmek, mirasının farklı bir amaçla yaşatılmasını sağlar. Önerimiz, Öğrenci Şehri'nin sosyal yaşamının yeniden geliştirilmesini hedefliyor. Altyapı ve yurtların yeniden canlandırılması yoluyla yaya gezinti koridoru ile yaşayan bir yurt kampüsü sağlamayı, yurtların sağlıklı dönüşümüne yönelik bir proje hazırlamayı hedefledik.

Uyarlanabilir Yeniden Kullanım ve Sürdürülebilirlik
Yapılar, değişen kullanıcı ve gereksinimler nedeniyle özgün yapım işlevlerini yitiriyor ve güncel kullanımlara uygun hale getiriliyor. Uyum kavramı, “bir yapının kapasitesini, işlevini veya performansını değiştirmek amacıyla yapılan bakım ve onarım çalışmaları”; başka bir deyişle, “bir yapının yeni koşul ve gereksinimlere uyum sağlaması için yeniden kullanılmasına veya rehabilite edilmesine yönelik müdahaleler” olarak tanımlanıyor. Yeniden kullanıma uyarlama ise, “işlevsiz binaların işlevlerini günün gereksinimlerine uygun hale getirerek yapının ömrünü uzatmaya yönelik müdahale” olarak tanımlanabilir. Kültür varlıklarının yeniden kullanımı, koruma ve iyileştirme kavramının bir alt bileşenidir. Yapıldığı dönemin izlerini taşıyan yapılar, toplumsal yapı ve kimlikteki değişim sonucunda kendilerinden beklenen ihtiyaçları karşılayamıyorlar. Bu bağlamda binaların yıkılması veya işlev verilmeden pasif koruma yaklaşımı yerine mevcut yapıların yaşatılması sürdürülebilirlik açısından önem arz ediyor ve ekolojik, ekonomik ve sosyal faydalar sağlıyor. Yeniden kullanıma uyum, hem sürdürülebilirliğin sağlanması hem de kültürel mirasın korunmasının bir bileşimi olarak karşımıza çıkıyor. Bu anlamda binaların yeniden kullanıma adaptasyonu “sürdürülebilir adaptasyon” olarak adlandırılıyor. Bunun en önemli sebebi ise eski binayı yıkıp yeni bina yapmak yerine binanın yeniden kullanılmasının enerji ve malzeme kullanım miktarını ve atık miktarını azaltmasıdır. Yeni yapılan her yapının doğal çevreye zarar verdiğini göz önünde bulundurarak; mevcut bina stoğunun yeniden kullanılmasıyla önemli miktarda enerji ve kaynak tasarrufu sağlanabilir. Tarihi değeri olan bir yapıyı koruma aracı olan “yeniden kullanım”, ekolojik ve ekonomik faydaların yanı sıra sosyo-kültürel faydalar da sağlar. Çünkü tarihi değeri olan yapılar, geçmiş yaşamla ilgili bilgi aktaran en güçlü fiziksel referanslardan biridir. Bu yönüyle tarihi yapıların yeni ve güncel kullanımlarla yaşatılması ekolojik sürdürülebilirlik kadar sosyo-kültürel sürdürülebilirlik açısından da büyük önem taşıyor.

Yeniden Kullanım için Uyarlama ve Tasarım
Mevcut yurt bloklarının sınırları içerisinde karşılanması beklenen yeni işlevsel gereksinimler ve yeni program, orijinal yapıların mekansal kurgusunda önemli ölçüde değişiklik/dönüşümler gerektirecektir. Bu anlamda sürdürülebilir bir uyumun en önemli adımı başarılı bir tasarım ve uygulamadır. Konfor şartlarını sağlayamayan eski bir yapıya yeni bir fonksiyon verilirken, onun özgün mekansal, organizasyonel ve fonksiyonel kalitesinin belirlenmesi, bunun için de öncelikle yapının mekansal analizlerinin yapılması ve amaçlanan işleve uygunluğunun belirlenmesi gerekir. Fonksiyon seçimi adımından sonra gelen tasarım süreci, tarihi yapının yeniden kullanıma uygun hale getirilmesinin getirdiği bazı kısıtlamalarla şekillenir. Önerilen yapının özgün mekansal özelliklerinin korunması ve tarihsel değerini kaybetmeyecek şekilde müdahalelerin yapılması önemli tasarım sorunları olarak karşımıza çıkıyor. Tasarıma veri oluşturacak en önemli konu, tarihi değeri olan yapının yapıldığı dönemi yansıtan mimari dilidir. Yapının özgün mimari dilini bilmek, günümüz mimari dili ile oluşturulacak üst dilin temeli olarak kabul edilebilir. Yeniden kullanıma adaptasyon sürecinde, orijinal yapıya ek yapılması söz konusu olduğunda iki farklı yaklaşım söz konusudur. Birincisi ek binayı ölçek, orantı ve malzeme olarak orijinal yapıyla uyumlu olarak tasarlamak, ikincisi ise mimari tasarımda çağdaş eğilimleri temsil eden, güncel malzeme ve teknikleri yansıtan bir yaklaşımla tasarlamaktır. Özetle mevcut yapının mimari dilini tekrarlamak ve dönüştürmek amaçlanır. Önerdiğimiz müdahalelerdeki genel eğilim, karşıt bir dil kullanarak malzeme kullanımında bilinçli bir karşıtlık yaratmak. Zamanın katmanlarını okumak, geçmişin mimari dili ile günümüzün mimari dilini birbirinden ayırmak ve birbirlerine olan saygılarını göstermekle mümkün. Hedefimiz, yapının yeni kullanımının fonksiyonel gereksinimlerine tarihi değerini koruyarak doğru cevap verebilen, sosyo-kültürel, ekonomik ve ekolojik bağlamda sürdürülebilir, günümüz teknolojisi ile oluşturulan yapıya çağdaş bir katman katabilen bir proje ortaya çıkarmaktır.

Önerinin Hedefleri
• Yurt bloklarını yeniden işlevlendirme yoluyla birçok avantajını hem mimari hem de sosyo-kültürel ve ekonomik olarak kullanmak.
• Binaların kullanımı azaldıktan veya atıl hale geldikten sonra, yeni eklemelerle yapıya yeni bir soluk kazandırmak, mevcut yapının tarihi ve sosyal etki değerini korurken, onu mekansal olarak zenginleştirmek.
• Yeniden işlevlendirilecek yapıların mekanlarının mimari ve sosyo-kültürel değerlerini, kazanacakları yeni işlevleri ve kullanıcıya kazandıracakları yeni düzenlemeleri incelemek ve bu bağlamda sürdürülebilir çözümler üretmek.
• Tasarlanan yeniden kullanım projeleri bölgeye yeni sosyo-ekonomik değer katarak kentin farklı bir yönde gelişmesine yol açmıştır. Bu dönüşüm aynı zamanda bölgedeki sosyal hayatın da canlanmasına neden olacaktır.

Sosyal Hayat
Tasarım anlayışımızın önemli unsurlarından biri olan ve alanın şekillenmesinde ön plana çıkan sosyal alan yerleşimleri, öncelikle alanda tanımlanan ana ve alt odaklar ve bunları birbirine bağlayan bir yaya gezinti yolu etrafında organize ediliyor. Arsanın orta noktalarında ana giriş büyük bir meydanla karşılanıyor. Bu boşluk aynı zamanda merkezi yoğunlaşmayı ve dağılma yönelimini de düzenleyen tarihi bir mekan. Girişten itibaren kullanıcıyı karşılayan yaya yolu, yerleşkedeki işlevler ve yönelimler hakkında ipuçları veriyor, yaya odaklı kullanım şemasını düzenliyor ve yönlendiriyor. Ana giriş meydanının devamında avlular etrafında düzenlenen sosyal ve kültürel etkinlik mekanları, mevcut yurt bloklarının zemin ve birinci katlarında karşımıza çıkıyor. Bu sosyal alanlar her türlü sosyal ve kültürel aktivitenin yapılabileceği ortak alanlardır. Caddeler, tüm birimlerin kullanabileceği, yeşil alanlarla bağlantılı ve köprülerle desteklenen sosyal alanlardır. Öğrencilerin doğrudan erişebilecekleri açık alanların yanı sıra sosyalleşme ve etkileşim sağlayan alanlar da elde edildi. Zemin katlarda kurulan bahçe-sokak-mekan ilişkisi, geleceği şekillendirecek gençlerin yeni fikirlerini destekleyecek birbirinden öğrenme alanları olarak düşünüldü. Bu cadde ve mekanlar iklimsel veriler açısından değerlendirildiğinde, kampüs genelinde rüzgar koridorları oluşturarak doğal havalandırma sağlarken, günlük yaşamı düzenleyen gölgelik alanlar sağlıyor.

Ayrıca tüm konaklama birimleri ve sosyal birimler yaya gezinti yolu ögesi ile desteklendi ve yönlendirici niteliğinden yararlanıldı. Açık hava spor sahaları ise birçok farklı spor dalına hizmet eden sahalar ile tasarlanırken, buradan doğrudan etkileşimi olan yurt blokları ile akşam kullanımına da uygun olarak düzenlendi.

Yurt Blokları ve Zemin Kat Kurgusu
Çoklu zemin kat kurgusu, kampüse sürekli ve güçlü bir bant etkisi ile kimlik kazandıracak ve ortada oluşturulan yurt sokak kurgusu ile ilişkileri etrafında organize edecektir. Ancak program, birbirinden ayrı gelişip büyüyebilen, kendine has özellikleri ve esnekliği olan ayrı bloklar halinde çözüldü. Bu bloklar kendi aralarında parçalanırken kuzey-güney doğrultusunda birbirleriyle bağlantı kurar, bu kısımlar doğu-batı ekseninde yeşil alan ve sokak geçişleri ile ilişkilendirildi.

Kampüsün kimliğini oluşturan ve yatay etki veren bloklarda birçok yerde boşluklar oluşturularak gözenekli ve nefes alan bir yapı grubu oluşturuldu. Bu sayede binalara farklı birleşim noktalarından girilmesine olanak sağlanması, bölgenin farklı rüzgarlarının sokakta sürekli sirküle edilmesi amaçlandı. Boşaltılan bu alanlar toplu oturma, amfi ve kafeterya gibi ortak işlevler için kullanıldı. Hem gölge hem de rüzgar etkisiyle havalanan bu alanların oluşturduğu mikro iklimin, binaların genel alanlarını soğutma ihtiyacından kurtaracağı düşünülüyor.

Mevcut yurt bloklarının dar ve karanlık koridorları mevcut yapısal sistemin elverdiği ölçüde genişletilmeye çalışıldı, zemin katlarda konumlanan sosyal alanların bir uzantısı olarak üst katlarda ortak çalışma ve sosyalleşme alanları önerildi.

İklim Bağlamı ve Enerji Verimliliği Tasarımı
Bölgenin iklimsel karakteri binaların tasarımını doğrudan etkiliyor. Güneş kontrolü önemli bir tasarım girdisi. Yapıların yönlendirilmesinde optimum çözümler elde edilmeye çalışıldı. Cephe ve çatıları karakterize eden güneş panelleri ve geniş teraslar, yönlere göre farklı yoğunluk ve şekillerde konumlandırıldı. Bir diğer önemli tasarım ögesi ise ilk bakışta göze çarpan yeşil koridorlardır. Kampüs binaları arasında konumlanan yeşil alanlar, binalar ile dış alanlar arasında serin ve gölgeli buluşma alanları oluşturuyor. Yurt kampüsü genelinde yaya ve araç yolları için önerilen malzemeler, yağmur ve kar sularının zeminden geçişini sağlayan geçirimli malzemelerden seçildi.

Peyzaj
Geliştirilen iç sokaklar ve avlularla arazi zenginleştirilirken, mevcut avlular ekolojik koridorlar olarak değerlendirildi. Tüm kampüs genelinde doğal endemik türlerin bu alanlarda toplanması ve yaygın bir şekilde korunması amaçlanıyor. Kampüs, her mevsim farklı renklere bürünen şaşırtıcı derecede güzel bir bitki örtüsüne sahip. Kullanılan bitkiler, yukarıda açıklanan işlevlerin yanı sıra sokak ve avlu yaşamını zenginleştirecek ve tüm kampüse kimlik kazandıracaktır.

Araç, Toplu Taşıma ve Otopark Alanları
Öğrenci şehrinin mevcut araç giriş noktaları korunarak kampüs çevresinde yaya yollarına engel olmayacak şekilde servis ve araç yolu önerildi. Açık otopark üretimi, mevcut peyzaj dokusuna zarar vermemek için sınırlı imkanlar nedeniyle parçalı olarak düzenlendi. Arazinin çeperinde oluşturulan belirli sayıda açık otopark cepleri ihtiyacı karşılayabilecektir. Kültür merkezinin gece kullanımı açısından otopark bağlantısı kontrollü yol ile sağlandı. Kampüs yaya girişlerinde şehrin toplu ulaşım ağına bağlı otobüs durakları belirleyici oldu. Yemekhane, kazan dairesi gibi yoğun hizmet gerektiren birimler için ek servis ve acil müdahale yolları önerildi.

Mimari Bağlam ve Yeni Yurt Bloğu
Yurt işlevi için öngörülen saha verileri, bağlam değerleri ve işleyiş şeması incelendiğinde, nitelikli ve kimlikli bir yerleşke elde etmek için mimari dilin sadeliğine önem verildi. Tüm tasarım yaklaşımı, bu basitlik aracılığıyla esnek program ögelerine yanıt verecektir. Binalar güneş kontrolü ve doğal havalandırmadan maksimum fayda sağlayacak şekilde konumlandırıldı ve iç mekan çözümlerinde buna dikkat edildi.

Yeni yurt bloğunun mevcut binalarla olan ilişkisi mimari ve hafıza bağlamında ele alındı. Yeni bloğun oluşumunda ortak çalışma ve sosyalleşme alanlarının oluşturulması ana unsurdur. Kampüs genelinde önerilen sosyal yaşamın bir uzantısı olan koridorlar yurt bloklarının çatı katlarına kadar uzanırken, katlar arası iletişimi de sağlıyor.

Sonuç olarak, baskın bir mimari anlayış yerine, kullanıcıları olan genç beyinlerin şekillendirdiği, zengin mekansal fonksiyonları ve sosyal alanları ile yaşayan bir kampüs tasarlanmaya çalışıldı.


Etiketler: