Crafted in İstanbul

HÜLYA ERTAŞ

İstanbul, hala zanaatın tam olarak yitirilmediği bir coğrafya. Bu açıdan bakınca Sanayi Devrimi’ni biraz geç, biraz eksik yaşamış olmamız Avrupalılara nazaran zanaatın korunmasında olumlu bir durum ortaya çıkarmış gibi. Yine de Sanayi Devrimi’ni atlatmış olsalar bile zanaatkarların küreselleşmeden etkilenmeksizin işlerini sürdürmeleri pek de mümkün görünmüyor. Neredeyse her şeyin marka değeri ya da ucuz fiyat üzerinden kıymetinin belirlendiği bu yeni düzende zanaatkarların varlıklarını sürdürmeleri pek olası görünmüyor.

2. istanbul tasarım bienali,barış gümüştaş,crafted in istanbul,seda erdural,bilal yılmaz

Bu fikirle yola çıkan ve zanaatın kendisinin kültürün önemli bir parçası olduğu fikrinden hareketle yaşatılması gerektiğini öne süren bir kolektif Crafted in İstanbul. Ekibin zanaatın sürdürülebilir bir modele kavuşması için önerisi ise tasarımcıların süreçlere dahil olması ve zanaatkarın bilgi birikimiyle tasarımcının yaratıcı enerjisinin bir araya gelmesi. Bu fikrin en kuvvetli yönlerinden biri tasarımcıların firmalara ya da piyasa koşullarına bağlı olmaksızın üretim yapabilmelerine olanak sağlaması, öte yandan karşılıklı öğrenme üzerine kurulu bir sistem olması.

Tasarım Bienali’ndeki daha çok neyin nasıl yapıldığını anlatan ve sorgulayan kısım olan Kaynak Bölümü’nde yer alan Crafted in İstanbul, iki projeyle kendini anlatıyor. Tasarımları fiziksel olarak mekanda deneyimleyebildiğiniz sergi düzeninde her iki işin arkasındaki ekranlarda da zanaatkar ve tasarımcı işbirliğini izleme fırsatınız oluyor. Bir nesneye atfedilen değerin, marka ya da fiyattan bağımsız olarak nasıl üretildiği, o üretim esnasında neler öğrenildiği, neler olabileceği fikri, güzel bir umut olarak insanın içine yerleşiyor.

Etiketler:

İlgili İçerikler: