Konya Alaeddin Tepesi II. Kılıçarslan Köşkü ve Kazı Alanı Mimari Fikir Proje Yarışması - 4. Mansiyon

EN

SRADA
Farsça bir kelime olan saray, Eski Farsça’da ev manasına gelen "srâda" kelimesinden türemiştir. Daha sonra Türkçe’ye de geçen bu kelimenin karşılığı “hükümdar sarayı”dır. (“Saray”, Selçuklu Dönemi Saraylar ve Köşkler, 2021) Eski Farsça'da "srada"nın aslen "koruma" anlamı taşıdığı, “Farsi konutlarını veya yerleşmelerini” tanımlamak için kullanıldığı görülmektedir. (The Encyclopedia of Islam, 1975).

KORUMA+SOSYAL ENTEGRASYON STRATEJİSİ
Konya, tarih boyunca biriktirdiği kültürel değerler üzerinde gelişmiş, Anadolu Selçuklu Devleti başta olmak üzere Anadolu’nun günümüzdeki sosyal dokusunu şekillendiren medeniyetlerin önemli bir kenti olan, zengin bir kültürel geçmişe sahip bir Anadolu şehridir. İlk yerleşimlerin M.Ö. 7000 yıllarından itibaren Konya çevresinde kurulduğu düşünülmektedir (Konya, 1982). Bu bağlamda İç Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biridir ve kenti oluşturan ilk yerleşimler Neolitik Çağ'a tarihlenmektedir. Kenti oluşturan ilk yerleşim yeri de günümüzde Alaeddin Tepesi olarak bilinen yerde kurulmuştur (Önder, 1971). Alaeddin Tepesi günümüzde, Konya için “devlet”in orada bulunmuş olmasından ve kentsel hafızada her dönem çeşitli fonksiyonlar ile yer bulmuş olmasından dolayı hem somut hem de somut olmayan bir değerler odağıdır. Palimpsest değer birikiminin günümüzdeki hali de farklı kültürel katmanların bir arada olmasından dolayı ayrıca değer kazanmaktadır. Mahmut Akok’un da işaret ettiği gibi “...höyük üzerinde Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi mimari yapıları günümüzde halen algılanabilmekte; yok olmuş mimari ürünler ise arşivlere dayalı olarak paylaşılabilmektedir, bu karmaşık yapı içerisinde Alâeddin tepesi Konya şehrinin tüm zamanlarda esas çekirdeğini teşkil etmektedir” (Akok, 1968). Belgelerden ve alan incelemesinden anlaşılan odak olma durumuna göre geliştirilen koruma yaklaşımı; gelişen kent içerisinde bir fiziksel dokusu ile bir “vaha” haline gelmiş olan değerler odağını çağdaş ve evrensel koruma ilkeleri çerçevesinde korurken aynı zamanda kentlinin gündelik yaşamı içerisinde sosyal ve kültürel birikimin hissedildiği, değerlerin izlenebildiği ve kent tarihi hakkında bilgilenilebilen bir mânâ tepesi yaratmak olmuştur.

Bu veriler ışığında geliştirilen strateji “Kültürel Mirasın Korunması Esaslı Sosyal Entegrasyon ve Çekinik Kentsel Gelişim Stratejisi” olarak tanımlanabilecek, alandaki her kültürel miras katmanını gözeten ve korunmasını amaçlayan, alan ve çevresindeki kentsel potansiyellerin ve değerlerin tespit edilerek değerlendirilmesini gözeten, tepenin fiziksel dokusunu da göz önünde bulundurarak kentsel dinamiklerin alanda gündelik hayatın içerisinde deneyimlenmesini sağlayacak şekilde düzenlenmesini sağlayacak bir tasarım stratejisidir.

Kentsel Müdahaleler
Konya’nın kentsel gelişiminde belirleyici olan doğu-batı aksı üzerinde yaya olarak alanın deneyimlenebildiği, motorlu araç trafiğinin yol kesitleri düzenlemesi ile azaltıldığı, kent hafızasında yer etmiş olan fonksiyonların tasarım ilkeleri doğrultusunda yeniden düzenlendiği bir tasarım yaklaşımı sonucu alanın 4 önemli kentsel akış üzerinde yer aldığı sentezi oluşturulmuş ve 4 yaklaşım noktası belirlenmiştir.

1- Şehitlik girişi: Mevlana Türbesi ile kurulan güçlü kentsel bağ yürüme deneyimi odaklı geliştirilmiştir.
2- Karatay Medresesi girişi: Saray Köşk yapısı ile birlikte kentsel odak olarak belirlenen alan aynı zamanda kazı alanı ziyaretçi girişi olarak belirlenmiştir. payitaht Müzesi ile alanın yaya odaklı ilişkisi de bu noktadan kurulmuştur.
3- İnce Minareli Medrese girişi: Mevlana Türbesi doğrultusunda geliştirilen kentsel aksın alanın batısındaki odak noktasıdır.
4- Ankara Caddesi/Zafer Meydanı tarafından yeni düzenlenen park girişi: alanı Atatürk Caddesi üzerinden tren garına bağlayan bir diğer önemli yaya aksıdır.

Alan içi yürüyüş yolları düzenlenirken, bağlantı ve giriş noktalarının değişen yol formu ile hissettirilmesi amaçlanmıştır. Alandaki tüm yürüyüş yolları eğime paralel olarak kurgulanmış ve kapsayıcı tasarım ilkeleri doğrultusunda erişim kolaylığı sağlanacak şekilde tasarlanmıştır. Alandaki tüm önerilen fonksiyonlara düz zemin üzerinden erişim mümkündür. Alanda araç trafiğinin kesinlikle bulunmaması gerektiği düşünüldüğü için tüm yeni fonksiyon önerileri ve ulaşım bağlantıları (acil durum ulaşımı hariç) yaya odaklı olarak planlanmıştır. Mevcut bisiklet yolları ile entegre edilmiş bisiklet güzergahı düzenlenmesi yapılmıştır. Mevcut tramvay hattı korunmuş ve yaya bağlantıları mevcut istasyonlara göre düzenlenmiştir. Alanı çevreleyen araç yolu 3 şeritten 2 şerite düşürülerek yavaşlatılmış ve kapasitesi düşürülmüş bir araç trafiği önerilmiştir. Mevlana Türbesi aksı bulvar peyzaj düzenlemesi; yaya odaklı olarak tramvay hattı etrafında güvenlik şeridi olarak 1,5m’lik peyzaj düzenlemesi, 5m içinden yürüyüş yolu geçen yumuşak zemin eklenmesi ve yolun her iki tarafında da zemin kat fonksiyonlarının kullanımını arttıracak geniş kaldırım olarak düzenlenmiştir. Alan içerisinde sert zemin olması gereken yürüyüş yollarında zemin malzemesi olarak doğal sıkıştırılmış toprak önerilmiş ve yürüyüş yolları kesiti en fazla 4m genişlikte, patika yollar ise 2m olacak şekilde önerilmiştir. Yürüyüş yollarının kesişim noktaları, tasarım konseptine uygun olarak kare formundaki alanlar ile özelleştirilmiştir. Alanı çevreleyen araç yolları üzerindeki yaya geçitlerinin araçları yavaşlatacak şekilde daha geniş ve yaya kaldırımı seviyesinde yükseltilmiş olarak düzenlenmesi önerilmiştir. Alan içerisinde yeşil alanlarda, alanın ruhuna ve fiziksel karakterine uygun olarak, kentsel hafızadaki devamlılığı sağlamayı amaçlayan tematik bahçeler önerilmiştir.

Alaeddin Cami’nin mevcut kullanılan girişi, 19.yy’da açılan yan kapıdan sağlanmaktadır. Caminin kuzey cephesindeki Sultan girişi, alan içerisinde önerilen yaya bağlantılarının platform oluşturması ile esas giriş haline getirilmiştir. Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan Sultan Girişi platformu yaya akışının nirengi noktası olarak belirlenmiştir. Payitaht Müzesi, Selçuklu Medeniyeti kültür mirası envanterinin sergilenmesi için tasarlanmış bir müzedir ve Karatay Medresesi tarafından alan ile güçlendirilen yaya bağlantısı sayesinde alan ile doğrudan yaya bağlantısı ilişkisi kurgulanmıştır. Payitaht Müzesi ön cephesinde yer alan geniş kentsel boşluk, imar planında belirtildiği şekilde yeşil/doğal zemin arttırılarak yeniden düzenlenmesi önerilmiştir. Tescilli olarak koruma altında bulunan Ferit Paşa Su Deposu arkasında yer alan tuvaletlerin, etrafındaki yapıların ve alanın ruhu ve değeri ile örtüşmediği düşünülerek, içerisinde gerekli servisleri barındıracak şekilde (wc, çay ocağı, vs.) kitaplık olarak yeniden işlevlendirilerek düzenlenmesi önerilmiştir. Kent hafızasında yeri olan çay bahçesi/büfe birimleri alan tasarım konseptine ve peyzajla uyumlu olarak, +1030 kotu altında kalacak şekilde üç bölgede yeniden tasarlanmıştır. Yıkılan Ordu Evi Binası ardından ortaya çıkan geniş çayırlık alanın mevcut hali ile alana ayrı bir değer kattığı düşünülmüş ve etkinlik çayırı olarak kentsel ölçekte işlevlendirilerek kullanılması önerilmiştir.

KILIÇARSLAN KÖŞKÜ
Konya şehrinin kültürel, sosyal ve fiziksel durumunun ana belirleyicisi olan tarihsel katmanlaşmanın günümüze hem anlam hem de biçim olarak ulaşmış yapıları ele alındığında öne çıkan yapı Alaeddin Cami ve Kılıçarslan Köşk yapısı olmuştur. Selçuklu Dönemi Saraylar ve Köşkler eserinde de belirtildiği gibi Köşk yapısı “Şehrin ortasında önemli bir höyüğün üstüne inşa edildiği ve her daim göz önünde olduğu için Selçuklu payitahtına gelen bütün seyyahların, araştırmacıların dikkatini çekmiş, ilgi odağı haline gelmiştir” (Konya Sarayı & II. Kılıç Arslan Köşkü, 2021). Köşk yapısı, kentsel gelişim içerisinde yeşil dokusu ve kültürel peyzaj değeri nedeni ile bir “vaha” konumuna gelmiş olan alan içerisinde çeperde yer alan önemli bir nirengi noktasıdır. Kerpiç yapısı nedeni korunması gerekli bir kültürel miras yapısı olan köşk, tasarım stratejisi için öncelikli veri olarak kullanılmıştır. Köşk üzerinde mevcut bulunan yeniden canlandırma çalışmasının alanın ve kültürel miras varlıklarının somut ve somut olmayan değerlerine uygun olmadığı düşünülerek bu uygulamanın kaldırılması önerilmiştir. Bu karar alınırken Aydın ve Yaldız tarafından belirtilen, yeniden canlandırma çalışmasının kültürel mirasa zarar verebileceği yorumu etkili olmuştur (Aydın ve Yaldız, 2022)

“2016 yılında köşkün restorasyon çalışmaları kararı doğrultusunda betonarme kabuk kaldırılmış, yeni uygulamada çelik strüktür üzerine tamamlamalar yapılmıştır. Yapılan uygulamada köşk kalıntısı olduğu gibi bırakılarak üzerine çelik konstrüksiyon ile bir bütünleme çalışması yapılmıştır. Ancak yapılan uygulama özgün köşk kalıntısının boyut ve biçimine uygun olmayıp, kentlinin belleğindeki Alâeddin Köşkü algısını tamamen yok edecek niteliktedir”

Bu karar ardından, yerinde koruma ilkesi çerçevesinde köşk üzerinde en az müdahale ile korumanın sağlanabileceği hafif ve geçici/kaldırılabilir ahşap strüktür önerilmiştir. Ahşap strüktür üzerinde önerilen leksan (termoplastik polikarbonat reçine) paneller gerektiğinde sökülüp takılabilen basit bir sistem ile mevsim ve koruma şartlarına göre yerleştirilebilecektir. “Kültürel mirasın korunması esaslı çekinik kentsel gelişim” stratejisi olarak tanımlanabilecek bu yaklaşım sonucunda eserin korunması esas olarak, aynı zamanda alan içerisinde izlenebilen bir nirengi noktası tanımlanmaktadır. Proje kapsamında belirlenmiş olan koruma stratejisine uygun olarak hem Köşk kalıntısının korunması için bir örtü olarak tasarlanan hem de eserin izlenmesine ve araştırmacılar tarafından incelenmesine yardımcı olan strüktür aynı zamanda alanın yorumlanması çalışması kapsamında üretilen ziyaretçi planının da içerdiği kazı alanı üst örtüsü için de bir başlangıç noktası tanımlamaktadır. Köşk örtüsü UV ve hâkim rüzgâr etkileri düşünülerek biçimlendirilmiştir. Geçici olma özelliği kültürel mirasın çağdaş, evrensel koruma yaklaşımları çerçevesinde düşünülerek malzeme ve taşıyıcı sistem önerisinde belirleyici olmuştur. İki farklı kazı etabı arasında kalan henüz kazılmamış alanın da açılarak rotaya ekleneceği öngörüsüyle, tasarlanan üst örtü kazı alanı boyunca devam edecektir.

Torrance Binası 1954 yılında, alanın somut olmayan değerleri ile kurduğu bağlam ön plana çıkarılmadan tasarlanmış ve inşa edilmiş, dönemin mimari unsurlarını içeren bir binadır. Her ne kadar sahip olduğu geçmiş fonksiyonlar alanın ruhu ile ilişkisiz olsa da mevcut durumdaki kamusal ve mimari değeri, kaldırılması durumunda alana verebileceği zararlar düşünülerek, alanın kültürel miras kimliğine uygun olan potansiyelinin değerlendirilmesi amacı ile; alanın bellek merkezi olarak kullanılabilecek ziyaretçi merkezi ve sunum salonu olarak işlevlendirilmesi önerilmiştir. Kazı alanında bulunmuş ve nitelikli olduğu tespit edilmiş eserlerin sergilenebileceği kamusal bir binaya dönüştürülmesi amaçlanmıştır. Kazı alanında insitu olarak sergilenecek eserlere alternatif bir sergileme alanı olarak, büyük ve çevre koşullarından korunması gerekli eserler ve aynı zamanda İnce Minareli Medrese’den getirilebilecek eserler bu alanda ziyaretçi ile buluşacaktır.

Binaya girişin, Kılıçarslan Köşk Kalıntısı ve Alaeddin Cami tarafından gelen aks ile ilişkili olarak kuzey cepheden sağlanması amaçlanmış, bu cephenin mevcut mimari kurguya katılabilmesi için ek giriş saçağı önerisi getirilmiştir. Alanın içerisine araç girmemesi prensibiyle, mevcut durumda otopark olarak kullanılan alan, yeni kullanım önerilerine uygun kültürel bir açık alan olarak tasarlanmıştır. Özellikle çocuklara yönelik etkinlikler kapsamında Şivlilik etkinlikleri için kermes alanı, alanın tarihi değeri ile ilgili pasif sergileme ve bilgilendirme amaçlı etkinlik alanı, sanatsal ve kültürel faaliyetler için sunum ve toplanma alanı, çocuklara yönelik sosyal aktiviteler için buluşma mekânı gibi etkinlikler için Konya Büyükşehir Belediyesi yönetiminde kullanılabilecek bir açık etkinlik alanı olarak düşünülmüştür.

Etiketler: