Moda İskelesi
Tarihi Moda İskelesi, hem iskele hem de kitap-kafe ve kütüphane olarak kullanılmak üzere, Novos Mimarlık tarafından yeniden işlevlendirilerek restore edildi.
Tarih boyunca coğrafi konumu nedeniyle ulaşım yollarının kesişim noktasında yer alan İstanbul, dünyanın her yanından insana hem ticari hem de turistik rotalar üzerinde bir aktarma durağı olur. Asya, Avrupa ve Afrika arasında, dönemin yoğun hareket ağlarının üzerindeki İstanbul’da deniz ulaşımı uluslararası bir değer olduğu kadar, şehir içindeki hareket biçimlerini ve karakterini büyük ölçüde etkilemesi ile yerel bir öneme de sahiptir. İstanbul kıyılarının morfolojik yapısı ve kentlinin denizle iç içe ilişkisi vapur seferlerinin gündelik hayattaki ve şehir içi ulaşımdaki yerini artırır. 1840’lı yıllarda başlayan kent içi deniz ulaşımı yoğunluklu olarak Haliç etrafında şekillenir. İleriki yıllarda Anadolu yakasına doğru büyüyecek olan vapur hatları kentin tarihi ve toplumsal gelişiminin, mekansal ve hareket kurgusunun önemli bir unsuru olur.
Öte yandan Boğaziçi üzerinde 19. yüzyıl ortalarına kadar gemilerin yanaşacağı, yolcu ve yük transferi yapacağı iskelelere rastlanmaz. Şirketi-i Hayriye’nin yeni kurulduğu bu yıllarda kıyıya yanaşamayan gemilerin yolcuları ancak kayıklar aracılığı ile karaya ulaştırılır. Yüzyıl başında deniz üzerindeki bu zahmetli ve karmaşık durumun düzeltilmesi için harekete geçilir. Tamamen açık planlanmış ilk iskele ve bekleme alanları Rumeli ve Anadolu kıyılarında yapılmaya başlanır. Seneler içinde iskele sayısı artar, üzerlerindeki bekleme salonları kapalı ve konforlu olacak şekilde planlanır. 1914 yılına gelindiğinde artık kentteki hemen her iskelenin bir de kapalı bekleme salonu bulunur. Bu süreçte mimar Vedat Tek üç farklı iskele projesine imza atar; Haydarpaşa İskelesi, Kadıköy İskelesi ve Moda İskelesi.
1916-1917 yıllarında Vedat Tek tarafından tasarlanan Moda İskelesi, 1986 yılında yolcu sayısının azlığı sebep gösterilerek hizmetten alınır. Aradan geçen 70 yılda ise pek çok farklı işleve ev sahipliği yapar. Esasen iskele olarak planlanan ve inşa edilen yapı, sırasıyla İngiliz Yat Kulübü, sahil gazinosu ve restoran olarak kullanılır. Farklı dönemlerde hem bir altyapı elemanı hem de rekreatif bir mekan olarak kullanılan iskele, özellikle Kadıköy Sahili üzerindeki yeri ile, toplum ve kent belleğine simge bir yapı olarak kazınır. Ancak 2015 yılına gelindiğinde iskele tamamen kapatılır. Yakın dönemde yapının tekrar hayata döndürülmesi için çalışmalara başlanır. Hazırlanan restorasyon projesi ve yoğun bir şantiye sürecinden sonra yeniden işlevlendirilmiş Moda İskelesi’nin kapıları İstanbullulara açılır.
Bugün yapı hem iskele hem de kitap-kafe ve kütüphane olarak kullanıma sunuldu. Geçmişteki işlevsel zenginliğine atıfta bulunan karma programlar ile, hem günümüz ihtiyaçlarına cevap vermesi hem de Kadıköy’ün deniz ulaşımındaki rolünün ve denizle kurduğu ilişkinin güçlendirilmesi hedeflendi.
Moda Caddesi’nin devamı olan ve iskeleye bağlanan yol kamusal bir alan olarak ele alındı. İskelenin bir parçası olarak kabul edilen bu ara mekanda kentsel armatürlerin yerleştirildiği oturma alanları planlandı. Kadıköy sahil şeridi ile iskele arasındaki bu ince uzun iz böylelikle yalnıza vapura yetişmek için hızlıca geçilen bir ulaşım aksı olmaktan çıkıp, rekreatif bir alana ve kentin organik bir uzantısına dönüştü.
Zemin kat kitap-kafe ve çalışma alanı olarak tasarlandı. Kitap-kafenin belirli gün ve saatlerde performans alanı olarak kullanılmasını mümkün kılacak bir altyapı planlandı. Muhdes duvarlar kaldırılarak açık bir plan şeması oluşturuldu. Simetrik plana sahip yapının iki kısa kenarına ıslak hacimler ve servis tezgahı yerleştirildi. Kafe ve çalışma alanı bu işlevlerin arasında kalan serbest orta mekanda yer alıyor. Çok işlevli esnek bir kurguya sahip zemin katta döşeme yeniden ele alındı, bu alana özel mobil kitaplık ve masalar tasarlandı. Hareketli mobilyalar sayesinde yerleşim senaryosu günün o anındaki ihtiyacına göre kolayca dönüştürülebiliyor. Böylelikle iskelenin bu kısmında hem yolcular için bir bekleme alanı, hem de sanatçı ve seyirciler için potansiyel bir sahne ve seyir alanı oluşturuldu.
İskelenin birinci katı, zemin kata göre daha durağan bir karakterde tasarlandı. Bu kısımda kütüphane ve çalışma mekanları bulunuyor. Programın doğası gereği kullanıcıların akustik ve ergonomik konforu ön planda tutuldu. Kamusal bir yapı olan iskelede, toplumsal fayda ve eşit kullanım hakkı göz önünde bulundurularak maksimum kapasite hedeflendi. Mevcut asma tavan kaldırılarak hacim genişletildi, teknik ekipmanlara yer açıldı.
Toplum ve kent belleğinde izler bırakmış, mimarlık tarihinde kendine önemli bir yer açmış Moda İskelesi’nin cephe kurgusu, malzemeleri ve dokuları restorasyona uygun olarak korundu. Cepheye yalnız temizlik ve onarım işlemleri uygulandı. İç mekanda Vedat Tek’in yarattığı mimari atmosferle ve mevcut tektonik kimlikle ilişki kurabilecek, ahşap, pirinç ve çini gibi sade ancak güçlü malzemeler kullanıldı.