Yaratıcılık Perspektifinden Mimarlık

DEVRAN BENGÜ

Hayatımızda ilerleme önemli ölçüde yaratıcılığımıza bağlıdır. Yaratıcılığın evrensel olarak tek bir tanımı yoktur. Ancak genel anlamda üç temel özellik yaratıcılığın temel dinamikleri olarak dikkatimizi çeker: Orijinallik, işlevsellik ve şaşırtıcılık, başka bir ifadeyle duygusal bir tepki yaratabilirlik (Hakak vd., 2014).

Mimarlık doğası gereği yaratıcı bir süreçtir. Yaratıcılık mimarlığın kilit rol oynayan aktörlerindendir. Bu yaratıcı süreçlerin farklı biçimleri vardır. Farklı yöntemler ele alınabilir. Süreç çok karmaşıktır ve çok fazla girdiye ihtiyaç duyulur. Tarihsel, hukuki, teknik, sanatsal, pratik ve idealist olanın bir sentezidir. Yaratıcı yaklaşımınız sizin kendi fikirlerinizle değil, müşterinin ve mühendislerin gereksinimleriyle biçimlenir (Hakak vd., 2014). Malzemeler ve teknoloji ile geliştirilir. Ancak günümüzde yaratıcılık adına potansiyelin büyük bir kısmı çoğunlukla bu iki tarafın beklentilerini en uygun fiyata bir araya getirme çabasına harcanıyor. Yatırımcı, sınırlarınızı hep daha fazla zorlamanızı talep eder.

Küresel kapitalizmin etkisiyle mekânsal üretimler neredeyse sadece değişim değeri üzerinden prestij sağlayan metalara indirgenmiş değiller mi? Günümüzdeki kapitalist paradigmanın sürekli büyütme eğiliminde olduğu inşaat sektörünün sınırlandırmaları ve pratik hayatta klişe haline gelen tüketim kalıplarıyla mimarlar nasıl bu tanımlı alan dışına çıkarak gerçek anlamda yaratıcı olabilirler?

Bu sorunun cevabını merak ediyor musunuz? Eğer merak ediyorsanız yolumuza başka sorularla devam etmemiz gerekiyor. Bu soruyu cevaplayabilmemiz için yaratıcılığın peşinden hangi soruları sorarak gitmemiz gerektiğine öncelikle bir bakalım: Hem yeni hem de faydalı bir şey ortaya çıkarıyor muyuz? Yaratıcı süreçlerde içgörülerimizi değerlendirebiliyor muyuz? Yakın geleceğe odaklanmak yerine uzun bir geleceği hayal edebiliyor muyuz? İnsan için insana odaklı yaşamı değerli kılan hangi normları temel alıyoruz? Birlikte ve barış içinde yaşama dair nasıl bir hayal ile yola çıkıyoruz? Kayıpların peşinden değil kazanımların peşinden mi yol alıyoruz? Kazanımları kullanım değerinin üzerine inşa edebiliyor muyuz?

Yaratıcılığın, insanların olumsuz duygusal durumlardan ziyade, olumlu veya nötr duygusal durumlarda olduklarında geliştiği üzerinde durulur (Amabile vd., 2005; Fredrickson, 2001). Ancak bu, imkansızlıkların aşırı arttığı ortamlarda yaratıcılığın olmayacağı anlamına gelmez, bilakis yaratıcılık tam da yoklukların yaşandığı ortamlarda kendini açık ve net bir şekilde ortaya çıkarır. Bir anda gözümüze batar! Ortasında kolon olan apartman dairesinin tiyatro sahnesine dönüştürülmesi gibi… Tiyatro sahnesine dönüştürülen kaldırım kenarındaki bir dükkânda Shakespeare’in Othello’sunun bir yorumu sergilenirken; bodrum katı sahneyle beraber çalıştırma fikri gibi… Dolayısıyla ekonomik kısıtlılıklar gibi koşulların sınırlandırıcılığı, aslında yaratıcılık ateşini harlayan rüzgâr gibidir… Ancak umut, sebat ve emek yaratıcılığın asıl ateşleyicileridir. Umut edebilmek ve üretme sevdası her koşulda yaratıcılık için gerekli olan olumlu ya da en azından nötr atmosferi sağlar. Yaratıcılığı mimarlık bağlamında, mekanlar özelinde ele aldığımızı düşünürsek, bu iki temel öğenin yanına dayanışmacı ve katılımcı süreçleri de eklemek gerekli! Zira umut ve üretme sevdası dayanışmacı bir ruha ihtiyaç duyar. Bir ekip ruhunu gerektirir. Ekip olarak yaratıcılıktan bahsettiğimizde ise birbirlerinden farklı üyelerden oluşan işbirlikçi grupların üretimini kastediyoruzdur. Heterojen, çeşitlilikleri ortaya çıkaran görüşlerin ifade edildiği gruplarda yaratıcılık mümkün olabilir. Toplumsal düzeyde, farklı sosyo-kültürel yapılar kendilerini dış etkilere açtıklarında, katılımcılar politik olarak çeşitlilik gösterdiğinde ve birlikte üretime katılım sağlanabildiğinde yaratıcılık da artar (Guimerà vd., 2005; Levine ve Moreland, 2004; Nemeth ve Wachtler, 1983; Simonton, 1997).

Mimari süreçte, mekân üretiminde yaratıcılıktan bahsediyorsak eğer, bir mimar tek başına umut ve sebat ederek, emek harcayarak ne kadar başarılı olabilir? Günümüzde mekân üretimi uzun ve çok karmaşık süreçleri içerdiğinden, umudun ve üretim sevdasının etkili ve başarılı olabilmesi için katılımcı proje yaklaşımlarına ihtiyaç vardır. Peki, mekân üretiminin yaratıcı olduğunu ileri sürebilmemiz için mekânın inşa edilmiş olması yeterli midir? Mekânın yaratıcı kimliğini tanımlayan gerçek durum, tüm ömrü boyunca kullanım değeri üzerinden sağlayacağı faydalar değil midir? O zaman kullanıcıların kullanım süresi boyunca kendi yaratıcılıklarını da mekânın yaşam sürecine dahil etmeleri yaratıcılığın çeşitlenerek güçlenmesini ortaya çıkarmaz mı?

Günümüzde mimarlığın yaratıcı doğası, mimarın hegemonyasını kaldırmaz. Bugün mimarın otoritesiyle biçimlenen mekanların yaratıcılık olarak tanımlanan vasıfları ne kadar sürdürülebilir olur? Wright’ın Şelale Evi tasarımı mimari bir otoritenin ürünüdür. Ancak bu otoritenin hangi temel değerler üzerine inşa edilmiş olduğunu hatırlamak gerekir. Özel bir mülk olmasına rağmen nasıl olmuştur da tüm dünyaya mal olan bir müze esere dönüşmüştür? Demek ki mimarın otoritesinden bahsederken bu yönlendirici ve karar verici kimliğin hangi değerler üzerine inşa edildiğine göre değerlendirilmesi gerekir. Olumlu dışsallıklar da yaratabilir, negatif dışsallıklar da…Unutmamalıdır ki sürdürülebilirlik ilkeleri tartışılmadan çok önce mimar, projesinde bu ilkeleri gözetmiştir. Sürdürülebilir planlama ilkeleriyle tasarlanan konut, olumlu dışsallık üreten bir esere dönüşmüştür.

Günümüzde mimarlık alanındaki olası yaratıcı yaklaşımlar, ne yatırımcıların ne de idari bir erkin hegemonyası altında var olamaz! Mimarın yaratıcılığı tartışmalıdır! Zira küreselleşen piyasa koşullarında, mimarlığın temel aldığı tek değer değişim değeri halini almıştır. Mekân üretimlerinin sürdürülebilir yaratıcı fikirler ortaya koyabilmeleri sürdürülebilir olumlu dışsallık yaratmalarıyla direkt ilişkilidir.

Olumlu dışsallık iktisadi temelli bir kavramdır (Ali, 2016; Akdede, 2011). Olumlu dışsallığa örnek olarak fotovoltaik panel kullanan bir apartmanın ülke ekonomisine de katkı sağlıyor olması örnek verilebilir. Olumsuz dışsallık için de, koyu renk cepheler kullanan yapıların kentsel ısı adası etkisi yaratması örnek olarak verilebilir. Olumlu dışsallığın sürdürülebilir yaratıcı çözümler açısından önemli bir argüman olduğu kabul edilmelidir. Ancak olumlu dışsallığın sadece ekonomik ve ekolojik açılardan dikkate alınması yetersiz olacaktır. Mutlaka sosyal boyutlar açısından etkili oluyor olması gerekir. Başka bir ifadeyle herhangi bir mimari fonksiyonel yapının yaratıcılığının ve bu yaratıcılığın sürdürülebilirliğinin sağlanmasında en temel unsurlardan birisinin sosyal bağlamda nasıl olumlu dışsallıklar yaratabileceği olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Mimarlık alanında yaratıcılığa böyle bir yaklaşım ekseninde baktığımızda, akademik literatürde "imkânsızcı yaratıcılık" (the impossibilist creativity) olarak ele alınan kavramın çatısı altında yaratıcılığı düşlememiz doğru olur. Kavramsal alanların haritalanmasını, keşfedilmesini ve dönüştürülmesini içeren daha derin bir türdür imkânsızcı yaratıcılık… İmkânsızcı yaratıcılık, mantığa, fiziksel kurallara, sınırlara ve kısıtlamalara saygı gösterir ancak özgür ve çağrışımsal bir modda düşünmeyi ifade eder (Boden, 2003; Fauconnier ve Turner, 1998).

- Kapak Görseli: Frank Lloyd Wright, Şelale Evi. Kaynak: Daderot / Wikimedia Commons

Kaynakça:

  • Akdede, S. H. (2011). Kültür ve Sanatın Politik Ekonomisi. İstanbul: Kırmızı Kedi.
  • Ali, C. (2016). The Merits of Merit Goods: Local Journalism and Public Policy in a Time of Austerity, Journal of Information Policy, 6, 105-128.
  • Amabile, T.M., Barsade, S.G., Mueller, J.S., Staw, B.M. (2005). Affect and creativity at work, Administrative Science Quarterly, 50(3) 367-403.
  • Boden, M.A. (2003). The Creative Mind: Myths and Mechanisms. UK: Routledge.
  • Fredrickson, B.L. (2001). The role of positive emotions in positive psychology: The broaden-and-build theory of positive emotions, American Psychologist, 56 (3) 218-226.
  • Guimerà, R., Uzzi, B., Spiro, J., Amaral, L.A.N. (2005). Team Assembly Mechanisms Determine Collaboration Network Structure and Team Performance, Science, 308 (5722), 697-702.
  • Hakak, A. M., Biloria, N., Venhari A. A. (2014). Creativity in Architecture - A Review on Effective Parameters Correlated with Creativity in Architectural Design, Journal of Civil Engineering and Architecture, 8 (11), 1371-1379.
  • Levine, J.M. ve Moreland, R.L. (2004). Collaboration: The Social Context of Theory Development, Personality and Social, Psychology Review, 8 (2), 164-172.
  • Nemeth, C.J. ve Wachtler, J. (1983). Creative Problem Solving as a Result Of Majority vs Minority İnfluence, European Journal of Social Psychology, 13 (1) 45-55.
  • Simonton, D.K. (1997). Foreign İnfluence and National Achievement: The İmpact of Open Milieus on Japanese Civilization, Journal of Personality and Social Psychology, 72 (1) 86-94.
  • Fauconnier, G. ve Turner, M. (1998). Conceptual integration networks, Cognitive Science, 22 (2) 133-187.

Etiketler: