Eğitim Aracı Olarak Okul Yapıları

PINAR GÖKBAYRAK

Türkiye’nin yapboz eğitim sistemi bir yana, dünyada yenilikçi eğitim modelleri çokça tartışılır olmaya başladı. Tek bir doğru yerine alternatiflerin öne çıkarıldığı günümüzde eğitim modelleri de bu dünya görüşü paralelinde çoğullaştı, farklı potansiyel ve tartışmaları da beraberinde getirdi. Çağdaş modellerin çoğu, öğrenciyi merkeze alan ve etkileşimi vurgulayan, eğitimin ders dışı saatlere yansıyıp gündelik hayatın doğal bir parçasına dönüşen görüşü savunuyor. Dolayısıyla eğitim modeli etrafında “okul” denen ve akla öncelikle fiziksel bir yapının geldiği kavram da dönüşmeye başlıyor.

Peki, bu noktada mimarlar olarak nasıl rol alabiliriz?

Özellikle Türkiye’de mimarların yapabileceği çok şey olduğu kuşkusuz çünkü mevcut eğitim yapılarımız ne yazık ki çağdaş eğitim modellerine uygun inşa edilmiş yapılar değil; çoğu bulunduğu yerden bağımsız, tip projeden üretilmiş binalar. Üstelik son günlerde depreme dayanıklı olmaması nedeniyle yenilenen çoğu mahalle okulunun mevcut değerlerini de bu yenilemelerle yitirdiğini görüyoruz. Doğal ışık almayan koridorlar, tahtaya yönelmiş öğrencilerin birbirinin sırtını izlediği standart sınıf yerleşimleri, gün boyu otoparka dönüşen asfalt kaplı okul bahçeleri, öğrencilerin sosyalleşebileceği yegane alanlar olarak kantin önleri, donanımı yetersiz spor salonları ve iyi ihtimalle birkaç rafı dolu, birkaç masa - sandalyenin olduğu kapısında kütüphane yazan bir oda… Öncelikli hedef elbette okulların öğrenci odaklı mekanlar olarak tasarlanması, tip projeden sıyrılarak bulunduğu konuma, güneş ışığına, kapalı - açık alan dengesine, çocuk ergonomisine, öğrencinin günlük hayatını kolaylaştıracak ve zenginleştirecek mekan deneyimlerine olanak tanımasına dikkat edilerek çağdaş yapıların tasarlanması olmalı.

Tüm bunlar henüz ülkemiz eğitim sisteminde yaygınlaştıramadığımız asgari koşullar. Ancak bir yandan da eğitim modellerindeki değişiklikleri göz önüne almak gerekiyor. Bu koşullarda, mimarların değişen paradigmaları yönlendirebilecek proaktif bir gücü olabilir mi? Aslına bakılırsa, etkileşimi önceleyen ve öğrenciyi merkeze koyan eğitim anlayışı, öğretmenin doğruları dikte etmesi yerine öğrencinin yanında yer alarak yönlendirici olma durumu, mimarların çok aşina olduğu bir modele, yani kendi eğitimlerine benziyor. Mimarlık eğitiminin belkemiğini oluşturan stüdyolar, yenilikçi eğitim modellerinin tarif ettiği yeni sınıf stratejileriyle çokça örtüşüyor. Tefrişin öğrencilerin birbiriyle ilişki kuracak şekilde birbirine bakması, sınıf düzeninin tek bir duvar yönünde tahtaya yönlenmek yerine etkileşime açık olarak birbirine yönlenmeyi teşvik etmesi, eğitimcinin tahtanın başında olmak yerine masaların arasında öğrencilerin arasında yer alması, tartışarak alternatifleri bulmanın ortamın doğası gereği olması, hareketin ve fiziksel deneyimin stüdyonun bir parçası haline gelmesi, öğrencilerin yaparak keşfetmesi... Bunlar, mimarların kendi eğitimlerinden çok yakinen bildikleri nosyonlar. Dolayısıyla değişen sınıf modelleri için mimarların ve mimarlık eğitim sisteminin ilk ve ortaöğrenim için önerebileceği pek çok şey var.

Öte yandan eğitimin artık sınıfla sınırlı olmadığı, okul yapısının kendisinin bir eğitim aracına dönüştüğünü de konuşuyoruz. Öğrencilerin birbirinden ve öğretmenlerinden görerek öğrendiği dolayısıyla görsel sürekliliğin önem kazandığı okul mekanları, öğrencileri merak etmeye ve katılımcılığa teşvik eden geçirgen ve davetkar mekanlar, ders dışı saatlerde enformal eğitimin sürebileceği buluşma alanları, sadece sınıfları birbirine bağlamaktan öte, çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapabilecek konforda ve okuldaki üretimi, devinimi sergileme imkanı tanıyan sirkülasyon alanları, öğrencilerin deneyerek öğrenecekleri laboratuar ve atölyelerin günlük hayatın içinde olması, yeşil bahçesi ile iç içe, kimi derslerin bahçeye taştığı açık - kapalı alan etkileşiminin yoğun olduğu bir mekanlar kurgusu… Sonunda hedef, öğrencinin son ders zili çaldığında arkasına bakmadan kaçmasına engel olmak, aidiyet duygusunu ve yaptığı işe inancını pekiştirmek ise belki de mesele okul yapılarını yeniden düşünmekten geçiyor.

Mimarlığın potansiyellerini kamuoyuyla da paylaşabilmek için oluşturulan bir çalışmaya göz atmak isterseniz: www.ogrenimmekanlari.com

Etiketler: