Nötr Fon
Görsel ilişkinin sürekliliği üzerinden kurgulanan sağlık yerleşkesi, mekanı akademik eğitim ve uygulama ilişkisini güçlendirecek bir aracı haline getirmeyi amaçlıyor.
İstanbul Topkapı bölgesinde yer alan Koç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Kampüsü’nün konsept projesi ve medikal planlaması Cannon Design firmasıyla birlikte hazırlandı. Kampüs içindeki doktor, hemşire, öğretim görevlisi, hastane işletmesi gibi farklı kullanıcıların temsilcileri ile konsept proje aşamasından başlayarak tasarım forumlarında bir araya gelindi ve kullanıcının tasarım aşamalarının tümüne katılımı amaçlandı. Konsept proje ve medikal planlama yanında, tüm mimari ve iç mimari projelerini de üstlenen Kreatif Mimarlık, birinci etap sonunda değişen imar koşullarına göre revizyon projesini de gerçekleştirerek kampüsün zamanında tamamlanmasını sağladı.
Proje tasarımında, gelecekte değişebilecek ihtiyaçlara cevap verecek esnekliğe sahip, araştırma merkezi ile tıp sektörüne yenilik getiren, başarılı bir tıp eğitimi için farklı disiplinler arasındaki bütünleşmeyi ve işbirliğini teşvik eden ve geliştiren bir mekansal düzenleme yaratıldı; uluslararası standartlarda, yer ve kimlik duygusunu da barındıran bir tasarım üretildi.
Eğitim ve araştırma amaçlı tıp fakültesi, 440 yataklı üniversite hastanesi, hemşire okulu, ileri simülasyon merkezi, yüksek güvenlikli araştırma laboratuvarları, öğrenci yurtları, sosyal tesisler ve spor merkezleri gibi birimlerden oluşan komplekste mesleğin akademik eğitimi ve profesyonel uygulamasının birbirlerini besleyecek şekilde konumlandırılmasına özen gösterildi. Bu nedenle mekansal kurgu, eğitim ve araştırma bloklarının hastane bloğuyla görsel ilişki kurabilmesi üzerine şekillendirildi.
Projenin konsept tasarımında, Koç Üniversitesi’nin Rumelifeneri’ndeki mevcut kampüsündeki mimari dilin sürekliliği dikkate alındı. Geleneksel mimarinin izlerinin çağdaş form ve malzemeye ilişkilendirildiği projede kütle yerleşimi ve oranları arsa boyutları, ihtiyaç programı, hasta odalarının gün ışığından maksimum şekilde yararlanması, bakım ve temizlik kolaylığı ve enerji tasarrufu gibi ölçütler de dikkate alınarak belirlendi. İnce uzun bir arsada yer alan iki dikdörtgen bloktan güneydeki blok, daha alçak tasarlandı ve bir kavisle diğer bloktan uzaklaştırılmasıyla orta avluya ve kuzey bloğuna daha çok gün ışığı almak mümkün kılındı. Yüksek blokların bu şekilde açılmasıyla hastane girişi davetkar hale geldi. Hastane ve poliklinik girişinin üstünde bulunan bloklar arasındaki teras sayesinde, tüm kompleksin zemin kotu ile kurduğu ilişki insan ölçeğine uygun hale getirilmiş oldu.
Yapının tasarımında kullanılan avlular, iç ve dış mekanların bütünlüğünü sağlayan önemli mimari öğeler olarak düşünüldü. Avlular bina programındaki bileşenlerin birbiriyle ilişkilerini kolaylaştıran ve güçlendiren mekanlar olduğu kadar kamusal bir ihtiyaca cevap veren kampüsün kente doğru açılmasını ve yapıların davetkar olmasını da sağlamakta. Bu açık mekanların bir diğer faydası ise barındırdıkları ışıklıklar sayesinde asma kat ve bodrum katlardaki mekanların doğal ışık almasını kolaylaştırmak oldu. Birinci fazı oluşturan tıp fakültesi ve üniversite hastanesi bu avlulu yapı sisteminde öndeki kısmı oluştururken ikinci fazda inşa edilen hemşirelik okulu, öğrenci yurtları, teknopark, sosyal tesis ve spor merkezi gibi gelecekteki genişleme birimleri ise kuzey tarafa yerleştirildi. Projenin başında düşünülen iki fazdaki blokların aynı yükseklikte olması, inşaat safhası sırasında aniden değişen imar koşulları nedeniyle uygulanamadı, bu nedenle ikinci fazda düşünülen bazı programlardan vazgeçilerek yeni bir mekansal planlama yapıldı.
Binanın tamamında hastaların, öğrencilerin ve akademisyenlerin konfor koşulları gözetilmiş, dış cepheye yaslanmayan sınıflar, laboratuvarlar, hasta ve yoğun bakım odalarının yanı sıra kafeterya, yemekhane, ofisler gibi destek birimlerinin de ya bloklar ortasındaki ortak teras ya da açılan çukur bahçelerle görsel ilişki kurması sağlandı. Bu nedenle derinliği fazla olsa dahi özellikle zemin kattaki tüm mekanlar doğal ışıktan faydalanabildi.
Hastane içinde birbirleriyle kesişmeyen dolaşım hatlarının farklı birimlerle ilişkisini kurmak en temel zorluklardan biri oldu. Hasta, öğrenci, akademisyen ve ziyaretçi gibi farklı profillerdeki kullanıcıların sadece belli başlı birkaç nokta dışında birbirleriyle buluşmadan kompleks içinde dolaşabilmesi sağlanırken acil giriş ve çıkışı, araçlı ziyaretçi girişi, akademisyen ve öğrenci trafiği, malzeme girişi ve atık çıkışı gibi dolaşım ihtiyaçlarında da kompleksin çevresini saran servis yolları ve bodrum katlar kullanıldı.
En başından itibaren mimari tasarımı, inşaat ve bakım maliyetini artıracak gereksiz fazlalıklardan arındırmak temel prensip oldu. Bu nedenle tüm komplekste temizliği ve bakımı masrafsız, uzun ömürlü malzeme ve detaylar tercih edildi. Lüksten kaçınmanın bir diğer amacı da hem hastaların hem de çalışanların mekanı kullanırken iyileşme, eğitim ve araştırma odaklı yaşantılarına sakin ve mimarisiyle öne çıkmayan nötr ama konforlu bir fon oluşturmaktı.
İlgili İçerikler:
-
Cocoon: Bloomingdale International School Anaokulu Ek Binası
-
Yeşim Parkı Aktif Yaşam Alanı
-
Age 29
-
B&T House
-
Rita Clinic
-
Yansıma
Boğaz'ın iki yakası arasında süzülen İstanbul'un Şehir Hatları Vapuru yansımalar ve çakışmalarla dolu büyüleyici imgeler sunuyor. Vapurun içindeki silüetler ve Boğaz'ın görkemli manzarası birbirine karışıyor.
-
CEIBS Shenzhen Kampüsü
-
Koç Okulu Yeni Lise Binası