Circus Maximus: Çok Amaçlı Stadyumlar

TAN KAMİL GÜRER

Stadyumlar profesyonel spor aktivitelerinin tam merkezinde yer alan, insanoğlunun spora dair her türlü başarısının görüldüğü ve bu anlamda tarihin yazıldığı ender teatral mekanlardan bir tanesidir. Sadece sporcular için değil aynı zamanda seyirciler için de heyecan verici sportif bir barınaktır. Bu büyük barınak sporun tüm yaşam ve ruhunu, heyecanını dışa vurur.

Stadyumların tarihi çok eskilere dayanır. Antik Roma’da hipodromların en büyüğü Circus Maximus’tur. Öyle ki, dönemin en büyük spor yapılarından bir tanesidir ve spor faaliyetlerinin yanı sıra araba yarışlarına da mekan oluşturmuştur. "Maximus" yakıştırması o günlerde belki spor yapısının büyüklüğü ile ilgilidir fakat bu olgu halen geçerli midir? Günümüzün “Circus Maksimus”ları artık büyüklükten çok, çok amaçlı kullanımlara verdikleri imkanlar doğrultusunda bu unvana sahip olmaktadır.

Stadyum tasarımlarındaki belirgin gelişmelerde futbol öncü spor dalıdır. Öyle ki son yirmi yıldır sadece futbola yönelik stadyumlar inşa edilmekte. Futbol, tüm spor dalları içerisinde en büyük gelişimi göstererek son elli yılda büyük bir endüstri haline geldi. Bu gelişen endüstri içerisinde stadyumların kullanıcıları da çeşitlendi. Seyirciler sahip oldukları sosyo-ekonomik şartlara bağlı olarak stadyum içinde farklı hiyerarşik mekanlara ayrılırken bu kitleye basın mensupları, protokol, maç görevlileri ve güvenlik kitleleri de eklendi. Stadyum içinde var olan bu farklı kesimlerin konforu, emniyeti ve güvenliği için yüksek kaliteli stadyumların gerekliliği bir zorunluluk haline geldi.

Günümüzde inşa edilen yüksek kaliteli stadyumların sadece spor işlevi içerisinde sıkışıp kalmış; haftada bir, belki de on beş günde bir kullanılan yapılar olmaları, bu devasa strüktürlerin kent yaşamına daha sık katılımlarını sağlamak için farklı işlevlerle zenginleştirilmeleri üzerine önemli küresel tartışmalara neden oldu. Bu doğrultuda stadyumlar, bünyesine farklı işlevlerin adapte edilmesiyle daha sık ziyaret edilen, haftanın her günü yaşayan bir yapıya doğru evriliyor. Bu, şu anlama gelir: Modern stadyumlar günlük olarak yeni aktiviteler, buna uygun bir çevre ve tasarım yaratmak zorundadır.

İşlevsel zenginleşme, yaratıcı bir yaklaşım gerektirebilir. Hem yerel hem de küresel imkanlar için gerekli araştırmalar mutlaka yapılmalıdır. Zenginleştirmenin içeriği birçok alanı kapsayacak şekilde geniş bir yelpazeye yayılabilmelidir. Bu anlamda, stadyumun kullanımını tüm haftaya yayabilecek halka yönelik bazı eylemleri organize etmek; gerekli fiziksel önlemleri alarak konser, festival ya da başka spor dallarına ilişkin aktiviteler düzenlemek; stadyum içerisinde ya da çevresinde restoran, eğlenme ve dinlenme mekanlarını oluşturmak; localar ve gösterişli yeme-içme mekanları gibi VIP imkanlarını artırmak; stadyumlarda konferans salonları oluşturmak ve gerektiğinde bunları iş çevrelerine ya da konferans organizasyonlarına kiralamak; stadyum içi ve çevresinde kulüplere ilişkin ticari metanın satışına yönelik mağaza ya da imkanları çoğaltma girişimleri oldukça önemlidir.

Stadyumlarda loca sayıları ekonomik getirilerinden dolayı hızla artıyor. Özellikle modern stadyumlarda localar stadyum çanağının iç çeperinde, oyun alanını iyi bir konumdan gören, sadece doğu-batı değil aynı zamanda kuzey-güney tribünlerini de kapsayacak şekilde yerleştirilmekte. Sayıca çokluk, bu alanların sadece maç günü değil, haftanın her günü kullanılabilecek bir işleve dönüşebileceklerini akla getirmektedir: ofisler. İş çevrelerinin kulüplerden sezonluk kiralayacakları bu alanları aynı zamanda ofis olarak kullanabilecekleri aşikardır; öyle ki, stadyumlar iş çevrelerine kendi bünyesinde imkan olarak daha fazlasını da sunuyor. Locaların yapısı bir başka işleve de uygun düşmekte: otel odası. Günümüzde tasarlanan ve inşa edilen stadyumların bir kısmı çok amaçlı kullanım amacına uygun olarak farklı işlevleri bünyesinde barındırıyor. Otel işlevi, stadyumun çeperinde olabileceği gibi içinde de çözümlenebilir. İçinde çözümlenmesi durumunda bazı localar otel odaları olarak da düzenlenebilir.

Modern stadyumlarda karşılaştığımız en belirgin işlevlerden bir tanesi de kulüplere ilişkin müzeler. Dünya çapında ün yapmış spor kulüplerine ait müzeler küresel bir ilgiyi üzerine çekiyor. Buralarda bilinen düzenleme ve sergi biçimlerinin dışına çıkılarak elektronik ve etkileşimli yaklaşımlara doğru bir dönüşüm yaşandığına tanık olmaktayız. Stadyumlarda müze olgusu ile bağlantılı bir diğer konu ise stadyum turudur ve bu ikisi birlikte ele alınabilir. Çünkü stadyum, tüm seyircilere sahne arkasında olanları daha iyi görmelerini, hissetmelerini sağlayacak imkanları sunar. Dolayısıyla stadyum içinde yapılacak geziler bu etkiyi daha da artırır. Turlar tekil aktiviteler olabileceği gibi başka kurumsal eylemlerle de birleştirilerek yapıları zenginleştirilebilir.

Bir endüstri olarak futbolun hızlı gelişimi stadyumları tasarımcılar kadar kullanıcılar için de bir cazibe merkezine dönüştürmektedir. Son yirmi yıl içerisinde küresel olarak çok farklı konseptlere dayanan stadyumlar –bunda uluslararası organizasyonların katkısı büyük– kentlerin yeni sembolleri olarak inşa edildi. Bu tasarımlarda malzemeler, konstrüksiyon, semboller ve tasarımları etkileyen yeni ek işlevler ön plana çıktı. Yeni işlevler stadyumların hem tasarımını etkiledi hem de kent hayatına daha sık katılımlarını sağladı. Yeni tasarlanacak stadyum (circus maximus) yapılarının bu işlevsel zenginleşmeyi dikkate almaları artık kentsel yaşamın önemli bir parçası oldu.

KAYNAKLAR

-Sheard, R., John, B., Vickery, B., (2007), Stadia, Taylor & Francis; 4 edition.

-UEFA, (2011), Guide to Quality Stadiums, UEFA, Nyon, Switzerland

-FIFA, (2011), Technical recommendations and requirements, fifth edition, Zurich, Switzerland

Etiketler:

İlgili İçerikler: