Saraçoğlu için Alternatif Gelecekler

İREM C. YILDIZ

Altı yıl önce Hollandalı genç mimarların mimarlık pratiğinin sınırlarını genişletme ve bilinen anlamdaki "mimarlık yapmanın" dışında yeni yöntem arayışlarını fark eden Architectuur Lokaal’in yatırımcılar, sanatçılar, mimarlar gibi farklı uzmanlıklara sahip profesyonelleri bir araya getirerek serbest bir iletişim ve tartışma ortamı yaratmak ve ortak bir dil oluşturmak amacıyla başlattığı ve her sene değişen işbirlikleri ile sürdürdüğü De Olifantenkooi (Fil Kafesi) bu sene de 11-13 Aralık 2014 tarihleri arasında TSMD ve Creative Initiative işbirlikleri ile Ankara TSMD Mimarlık Merkezi’nde “Fil Kafesi – Kapitalizm ve Kamusal Alan” Uluslararası Çalıştayı adı altında, Saraçoğlu Mahallesi’ne yönelik stratejik öneriler üretmek üzere sekiz Hollandalı ve sekiz Türk ekibin katılımıyla gerçekleşti.

alper derinboğaz, kutlu bal, freek dech ve uğur sütçü’den oluşan ekibin projesi
alper derinboğaz, kutlu bal, freek dech ve uğur sütçü’den oluşan ekibin projesi
alper derinboğaz, kutlu bal, freek dech ve uğur sütçü’den oluşan ekibin projesi
ali dur, dilşad anıl, onur karadeniz, can tamirci, petar zaklovanıtz’den oluşan ekibin projesi
ali dur, dilşad anıl, onur karadeniz, can tamirci, petar zaklovanıtz’den oluşan ekibin projesi
ali dur, dilşad anıl, onur karadeniz, can tamirci, petar zaklovanıtz’den oluşan ekibin projesi
ali dur, dilşad anıl, onur karadeniz, can tamirci, petar zaklovanıtz’den oluşan ekibin projesi
hasan okan çetin, sinem kaya akçay, agnes van de meıj ve arzu şenel’den oluşan ekibin projesi
hasan okan çetin, sinem kaya akçay, agnes van de meıj ve arzu şenel’den oluşan ekibin projesi
ozan özdilek, fatih yavuz, emre savural, bart van de worp ve mılan bergh’den oluşan ekibin projesi
ozan özdilek, fatih yavuz, emre savural, bart van de worp ve mılan bergh’den oluşan ekibin projesi
menno kooistra, durmuş göğüş, bc tasarım ve meltem şentürk asıldeveci’nin projesi
menno kooistra, durmuş göğüş, bc tasarım ve meltem şentürk asıldeveci’nin projesi

Fil Kafesi Çalıştayı; her sene yapıldığı kentte güncel olarak kent ölçeğinde etkisi ve önemi olan konular üzerine stratejik öneriler sunulması amacıyla farklı disiplinlerden kişileri bir araya getiriyor. Temel olarak katılımcıların tartışma ve üretimlerini küçük gruplar halinde yapması, üretim ve tartışma süreçleri boyunca da farklı uzmanlıklara sahip mentorların grupları yönlendirme ve takip etmesiyle yürütülen süreç, Architektuur Lokaal’den Indira Van’t Klooster’ın da önemini vurguladığı kamu katılımına açık sunumlarla tamamlanıyor.

Ankara için mimari, politik ve sosyolojik olarak taşıdığı önem sebebiyle çalışma alanı olarak belirlenmiş olan Saraçoğlu Mahallesi’nin alan gezisiyle başlayan Fil Kafesi süreci, ilk günün sonunda katılımcıların gruplara ayrılması ile üç günlük yoğun bir üretim maratonuyla devam etti ve Ankaralıların da yoğun katılım gösterdiği sunumlar ile tamamlandı.

UNStudio direktörlerinden Harm Wassink alanın tasarım potansiyellerini, Delft Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hugo Priemus dünya üzerinde farklı yerlerdeki benzer projelerden örnekler ve analizleri, Multi Development Uluslararası Pazarlama Araştırma ve Konsept Direktörü Herman Kok, Ankara ve Ankara’nın kentsel potansiyelleri konularındaki dipnot bilgileri, Enis Öncüoğlu kendi mimarlık pratiğindeki deneyimleri ve Servotel’den Didem Muslu gayrimenkul yatırım sektörü açısından alanın değerini göz önünde bulundurarak yaptıkları yorumlarla süreç boyunca mentorluk görevini üstlendiler.

Farklı çalışma yöntemleri benimseyen beş farklı grup tarafından üretilen stratejiler, Saraçoğlu Mahallesi hakkında benzer analizler üzerinden ilerleyen sonuç odaklı bakıldığında farklılaşmış görünse de aslında oldukça benzer yaklaşımlar içeriyordu.

Durstudio’dan Ali Dur, Dilşad Anıl ve Onur Karadeniz; Tamirci Architects’den Can Tamirci ve Basic City Architecture&Urbanism’den Petar Zaklovanitz’den oluşan ekip; Saraçoğlu Mahallesi’nin Paul Bonatz tarafından yapılmış olan planlamasının mekansal okumaları doğrultusunda yaptıkları yoğun analizler sonucunda mutlak doğru bir çözümün olmadığını, pek çok olası senaryonun ve Saraçoğlu için farklı reçetelerin mümkün olduğu kanısında. Gerilim ve direnç kavramlarının alan için önemli potansiyel kavramlar olduğunun altını çiziyorlar. Yaklaşım olarak, alanın kimliğini koruyarak potansiyelleri doğrultusunda onu canlandırmayı hedeflediklerinden bahsediyor ve analizler sonucunda elde edilen verilere bağlı olarak belirlenen kullanıcı gruplarına ve kullanımlara göre mekansal ve programatik eklemeler yapmayı öngörüyorlar. Alana değer katmanın büyük ölçekli metrekare eklemeleri yapmadan da mümkün olabileceğinin yollarını araştırırken Saraçoğlu Mahallesi’ni daha geniş bağlamda ele alıp yakın çevresiyle ilişkileri üzerinden de değerlendiriyorlar. Analizleri sonucunda oluşturdukları beş farklı seçeneğin önemli ortak noktalarından biri, Kızılay’ın gelecekte de kent merkezi konumunda olması.

Yakın ölçekte bir yaklaşıma sahip olan bir diğer çalışma grubu; Small’dan Hasan Okan Çetin, Sinem Kaya Akçay, Agnes van de Meij ve AS Architecture’den Arzu Şenel’den oluşuyor. Üretim süreçlerini üç aşamaya ayıran grup, SWOT analizleri doğrultusunda belirledikleri stratejilerle önerilerini oluşturuyor. Ankara’nın çok merkezli bir kent olma yönünde ilerlemesinin sorunsallığına değinip, Saraçoğlu Mahallesi’nin şu anki önemli merkezlerden biri olan Kızılay’a yakın olma durumunun üzerinde duruyorlar. Kızılay’ın yoğun yaya kullanımında oluşunu önerilerinin bir parçası olan genişletilmiş yaya ağını oluştururken önemli bir girdi olarak kullanıyorlar. Alan içinde trafiği ve yoğunluğu iki ana cadde üzerinde dağıtmak isteyen ekip; trafik sistemini tek bir caddede odaklayıp, diğer cadde üzerinde yaya kullanımının ve rekreasyon alanlarının yoğunlukta olduğu bir doku öngörüyor. Saraçoğlu Mahallesinin göze çarpan önemli mekansal niteliklerinden olan avluların bir kısmını işlevlendirip meydanlaştırmanın da bütün bu ilişkiyi kuvvetlendireceği kanısındalar. Yeni kullanıcılarını belirlemek adına, Ankara’da gelişmekte olan sektörleri inceleyen ekip, kentte sanat, mimarlık ve teknoloji alanında umut verici gelişmeler olduğuna ışık tutuyor.

İki farklı yaklaşımın ara noktasını bulmayı araştıran Aboutblank’den Ozan Özdilek, FREA’dan Fatih Yavuz ve Emre Savural, Inspire Real Estate’den Bart Van De Worp ve Apto’dan Milan Bergh; ekonomik değerler üzerinden yaptıkları birinci öneri ile daha "korumacı" olarak nitelendirilebilecek olan ikinci önerileri arasında bağlayıcı olarak Greenwich Village, Londra örneğini veriyor. Bu iki yaklaşım arasındaki boşluğun doldurulmasında eklenecek işlevlerin önemi vurgulanıyor. Bu işlevlerin ve kullanıcı gruplarının belirlenmesinde Ankara’daki üniversitelerden mezun olan gençleri kentte tutmanın önemine değinen ekip, Saraçoğlu’nun onlar için hem çalışma, hem de yaşama alanı olarak kullanılmasını öneriyor ve alanın kent için cazibesi yüksek bir "kültür vadisi"’ olma potansiyeline dikkat çekiyor.

Etkileyici bir söylemleri olan Salon Architects’den Alper Derinboğaz, İkiartıbir’den Kutlu Bal, Dechnology’den Freek Dech ve Uğur Sütçü’den oluşan ekip, "Kill your darlings, save Saraçoğlu" diyor. Ankara’daki artan yatırımlara ve üniversiteli potansiyeline işaret ediyor ve beyin göçünün önlenmesi noktasında Saraçoğlu’nun yeni kurulan işletmeler için oyun ve araştırma alanı olabileceğine ve böylelikle kent hayatını sosyal, ekonomik ve kültürel anlamda canlandıracağına vurgu yapıyorlar. Mekansal canlandırma adına; alana "kırmızı halı" adını verdikleri bir yarık açarak hem yakın çevreyle ve alan içi etkileşimlerle görünürlüğü arttırmayı, hem de yarığın değdiği noktalardaki yapı kesitleri ile farklı ilişkiler kurmayı hedefleyen önerilerinde aslında korunması gerekenin Saraçoğlu’nun ölçeğinin ve yarattığı boşluk hissinin olduğuna değiniyorlar. Çözüm olarak betonlaşmış sonuçlar yerine başka türlü seçenekler üretmenin yollarını cesur fikirler ve söylemler aracılığıyla arayan ekip, kent merkezinde olmanın getirdiği yararları kullanmanın öneminin ve uzun vadede büyük kazançlar sağlamak için fedakarlıklar yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

Kooistra Office’den Menno Kooistra, 351 Design Studio’dan Durmuş Göğüş, BC Tasarım ve Meltem Şentürk Asıldeveci’den oluşan sonuncu ekip de Saraçoğlu’nun kent içinde cazibe merkezi olma potansiyelinden ötürü çok değerli olduğu kanısında. Önerilerinde butik dükkanlarla, gençlerin işbirliği içinde olduğu bir hayat öngören ekip, Ankara’daki halihazırda 20’den fazla olan AVM sayısına dikkat çekip yalnızca bir Saraçoğlu olduğu noktasını önemle vurguluyor.

Farklı disiplinlerden uzmanların katılımlarıyla gerçekleşen çalıştayda Saraçoğlu’nun kent içindeki sosyolojik, ekonomik, mimari ve politik açılarından önemine bir kez daha dikkat çekildi. Yapılan her türlü öneride alanın kendi değerlerinin göz önünde bulundurulmasının önemi vurgulandı. Hugo Priemus’un süreç sırasında ya da sonrasında pişman olunmayacak kararlar verilmeli diyerek özetlediği gibi herhangi bir karar verilmeden önce mutlaka gelecek projeksiyonu yapılması gerektiği ortak kanısına varıldı. Ek olarak mentorlardan Harm Wassink ve Hermann Kok tarafından, halkın ve uzmanların katılımının tasarım ve uygulama sürecindeki öneminin yanında, Saraçoğlu’nun tekrar hayat bulmasında da can alıcı nokta olduğunun altı çizildi. Çalıştay’ın son gününde gerçekleşen sunumlara yoğun katılım gösteren Ankaralıların kentle ilgili en büyük üzüntülerinin ve ortak şikayetlerinin Ankara’nın kimliğini ve özelliklerini kaybettiğini dile getirmeleri sunuş sonrasına dair önemli noktalardan biri oldu. Halkın bilgilendirmesi ve sürece katılması noktasında çalıştayın taşıdığı öneme dikkat çeken kent plancısı Mehmet Nazım Özer, Ankara kent merkezinin kimliğini küçük işletme ve çarşıların oluşturduğunu ve bu noktada Saraçoğlu için AVM’ler ile bir kıyaslama yapılmasının uygun olmadığını dile getirdi. Mimar Mehmet Atar da, Fil Kafesi isminin öncesinde ve sunumlar sonrasında kendisine neler hissettirdiğini ve ne derece rahatlattığını, bütün Saraçoğlu sürecinin yoğunluk ve baskısını "kurt kapanı" olarak adlandırıp, kurt kapanından "fil kafesi"ne geçtik, sözleriyle açıkladı. Saraçoğlu için Fil Kafesi isminden ilham alarak sunduğu önerilerini kendi deyimiyle "romantik yaklaşımlar" olarak açıkladı ve ‘’bir yandan yeraltına inerken, bir yandan da gökyüzüne yaklaşamaz mıyız’’ sorusunu sordu katılımcılara. Gelen tüm soruların ve yorumların ortak noktası yaklaşımlarda alanın sosyal değerlerinin ve tarihsel altyapısının mutlaka göz önünde bulundurulması ve bunlar doğrultusunda öneriler geliştirilmesinin önemine dikkat çekmeleri oldu.

Creative Initiative, TSMD ve Architectuur Lokaal işbirliği ile Mart ayında Rotterdam’da ikinci ayağı gerçekleşecek olan Fil Kafesi‘nde aynı katılımcı ekipler bu defa da Rotterdam için kentsel önem taşıyan bir bölge üzerine stratejiler üretecekler. Gelişmeleri Creative Initiative sosyal medya hesapları üzerinden takip edebilirsiniz:

facebook

twitter

Etiketler:

İlgili İçerikler: