XXI Nisan sayısında her biri farklı ölçek ve yaklaşıma sahip dört eğitim yapısı yer alıyor. Uygur Mimarlık tasarımı ODTÜ Lisansüstü Konukevi, Arzu Erdem, Arda İnceoğlu, Suna Birsen Otay ve İpek Yürekli tasarımı İTÜ Beylerbeyi İlköğretim Okulu, Tonguç Akış, Onurcan Çakır, Livanur Erbil ve Batuhan Taneri tasarımı İYTE Şenlik Alanı ve Vin Varavarn Architects tasarımı Baan Huan Sarn Yaw Okulu projelerini bu sayıda bulabilirsiniz. Geçtiğimiz ay ilk bölümünü yayınladığımız tefrikanın ikinci bölümünde Ersen Gürsel akademi yıllarını, mimarlık eğitimini, öğrencilik ve asistanlık deneyimlerini anlattı. İhsan Bilgin ise Aravena’nın Pritzker ödülü almasıyla belirginleşen mimarlık ortamının değişen tartışma zeminini yorumladı. Endüstri ürünleri tasarımcısı Beyza Doğan ile yaptığımız söyleşi, Urastudio tasarımı Lion Communications, Demirden Design tasarımı Paşabahçe Fuar Standı, Kreatif Mimarlık’ın Nestortaköy projesi ve yazılarıyla Levent Şentürk, Korhan Gümüş, Ece Yoltay, Sinan Logie ve Otto von Busch da bu sayıda.
-lanet olası federallere- Nasıl ki düşünce alanında yirmi birinci yüzyılın “Deleuze yüzyılı olacağı” kehanetinde bulunulduysa mimarlık ve tasarım alanında “Zumthor yüzyılı”nda mıyız ya da olacak mıyız?
Kapitalizmin 1970'ler New York'unda yarattığı ekonomik krizin akıbeti, terk edilmiş endüstriyel binaların ve mülkiyetleştirilmeyi bekleyen kent parçalarının belediye tarafından müzayedelerde satılığa çıkartılmasında okunur.
2016 Pritzker Mimarlık Ödülü’nün sahibi Alejandro Aravena, küresel konut krizi ve kentsel iyileştirme projelerinde aradığı cevaplar ve üretimdeki sosyo-ekonomik farkındalığıyla dikkat çekiyor. Ama öte yandan konvansiyonel mimarlık pratiğini savunanları da bu yönüyle karşısına alıyor. İhsan Bilgin, mimarın rolü ve sosyal konumunu bu tartışma ekseninde yeniden yorumladı.
Beyza Doğan ile mutfak mekanlarında değişen tasarım trendlerini ve ürün tasarımına yaklaşımını konuştuk.
Paris’teki 1830 Devrimi esnasında yazmaya başladığı Notre Dame’ın Kamburu romanında Victor Hugo, Başdiyakoz’un kişiliği üzerinden mimarlık ve onun ortadan kayboluşu üzerine birtakım fikirler geliştirir.
Aydan Volkan’ın Ersen Gürsel ile yaptığı söyleşiyle, mimarın 50 yıllık deneyimi üzerinden mimarlığın yakın geçmişine yeniden bakmaya devam ediyoruz.
Rüzgar esiyor, burası şehirlerin kurulduğu, kralların doğup öldüğü topraklar. Yaşamın, üretimin, bereketin olduğu kadar yağmanın, yıkımın ve ölümün gerçekleştiği yer.
Mühendislerin işleri tasarımcılarda karmaşık duygular uyandırır. Mühendisler önemlidir, iktidara sahiptirler ama aynı zamanda kendilerine kötü bir şöhretler de kazandırmışlardır.
Öğrenciliğimde alternatif yerleşim pratiklerinden söz edince “O zaman projeni çiz getir, görelim” derlerdi, hocalarımız. Rolleri icabı “çarpık” dedikleri şehirleşmenin kendi yöntemleriyle düzeltileceğine inanırlardı.