Küçük Resim
Bir şehri kıymetli kılanın ne olduğuna ya da kentlerin nasıl olması gerektiğine dair yaygın kanı tıpkı dünyadaki her şey gibi değişip duruyor. Hijyenik ve planlı kentlerden gecekonduların yüceltildiği enformel şehirlere uzanan bir paradigma kaymasında yeni şehirleri inşa etmeye, olanları eksiltmeye, çoğaltmaya, mahvetmeye, mükemmelleştirmeye devam ediyoruz. Oysa belki de o büyük resim değildir önemli olan da bunun gibi bir küçük resimdir. Varlıkla yokluğun, yaşamla sesin, ılık bir rüzgarla hayalin iç içe olduğu sert bir kalabalık. Amigolarının omuzlarında dinlenen eller, kızıl fularlar, derin yaş çizgileri… Ve tüm bunların Bogota’da bir duvardan yüzünüze baktığı an.

Ne düşünüyorsunuz?
İlgili İçerikler:
-
Gümüş Çöl
Betonun suya dokunduğu kesit, kentin sınırı.
-
İzlemek
Kadın telefonuna, kedi yola bakıyor. Ahşap latalar, brüt beton strüktür parlak yeşile ve gün ışığına bakıyor. Biz ise bu görüntüyü izliyoruz.
-
Netlik
İyi bakılmış bir ormandan geçerken, önce karmakarışık bir ağaç yığını görürsünüz. Sonra tam bir noktada bakarsınız ki, aslında hepsi düzgün sıralanmışlardır. Netlik.
-
Bir Yürüyüş
Sabah uyanıyorum, aklıma ilk gelen dün akşam laboratuvarda başlatıp lojmana döndüğüm deney. Sonucu bir saate alacağız, acele etmenin alemi yok ama merak işte.