Güneş kendi döngüsüyle her an farklı bir hikâye anlatıyor dokunduğu duvarda. Duvar, fiziksel bir sınır olmanın ötesine geçerek zamanın ve kültürün etkileşimlerini göz önüne seren bir zihin haritası oluyor adeta.
Tarihi binaların içinde günümüz insanı görmek, hızla alışılabilen bir şaşkınlık. Tarihi çevrelerde otobüsler, elektrik direkleri, trafik ışıkları görmeye de hızla gözümüz alışıyor.
D vitamini için haftada iki güneş banyosu, ilham için her gün biraz göz banyosu, yorgunluk için ayda bir köpük banyosu... Yüksek hızlı tren hatlarının kesiştiği, daha da hızlı uçakların geçtiği bu güvertede, her an kanatları altındakilere kanabilecek kadar uçarı...
Sabah uyanıyorum, aklıma ilk gelen dün akşam laboratuvarda başlatıp lojmana döndüğüm deney. Sonucu bir saate alacağız, acele etmenin alemi yok ama merak işte.
Tuğlalarla kurulu çemberleri görünce siz de benim gibi bunun bir Louis Kahn binası olduğunu bir çırpıda anlamış olsanız gerek.
Dünyada bırakılmışların, insan ve kurumların, ışık ve hayallerin eşlik ettiği Louis Kahn, mimarın ötesinde bir figür.