Bir kentte bizi sokaklarına çeken nedir, daha fazlasını görmeye kışkırtan?
Kasimir Malevitch'in 1926 yılında yayınladığı denemenin başlığı Temsil Edilemeyenin Dünyası’ydı.
Doğan Tekeli, mimarlığın değişen yapı teknolojileri ve malzemelerle ilişkisi ile toplumsal katılıma dair deneyimlerini paylaşıyor.
İnsanoğlunun var olduğu ilk zamandan günümüze dek gizemini koruyan ışık, güzelliğin doğasının sırrını bünyesinde barındırıyor.
Lefebvre'nin mekan üzerine tartışma kurucu metinlerini ele alan Leyla Bektaş Ata, soyut mekan ve kavramsal mekanın izini sürdü.
Konut fiyatlarının giderek arttığı büyük şehirlerde, bireysel olarak ev kiralamak neredeyse imkansız.
Yolun kendisi bize bir ödül olduğundan tadını çıkartarak devam ediyoruz. Bu kez odakta sevgili turuncumuz ile mimar üçlemesine kıyasla daha kısa bir zamanı kapsayan yolculuktayız.
Mies van der Rohe “Az çoktur” derken sözünün eğile büküle, olur olmaz yerlere çekilerek, esnekliğini tamamen yitirmiş bir lastiğe dönüşeceğini şüphesiz öngöremezdi.
Elvan Arıker, İstanbul’un konut üretimi odaklı dönüşümünde vaat edilen hayat tarzının vücut bulduğu reklamların söylemleri ve pazarlama stratejileri ile kentin dönüşümü arasındaki ilişkiyi yazdı.