Erdem Ceylan, Michal Ajvaz’ın “Öteki Şehir” romanından yola çıkarak yazı ve mimarlık ilişkisine dair yazdı.
Bir fikri ortaya çıkarmak ve onu somut bir şekilde biçimlendirmek önemli bir çaba gerektirir.
Çocuklar için en iyi şehirleri tasarlamak ise onların güvenli bir şekilde oynama ve öğrenme hakkını tanımakla başlar.
Yirminci yüzyıl boyunca tasarım, modernitenin asil pratiği olarak hüküm sürdü.
İnsan algısı geliştikçe ve düşünceler derinleştikçe çevremizi algılayışımız ve anlamlandırmamız da değişti.
Sürekli doğal olanın karşısına bir canavarmışçasına koyup durduğumuz beton bir anda doğanın bir taklidi gibi çıkıveriyor karşımıza.
Sakarya’daki mimarlık bölümünün iştahlı, meraklı, sorumluluk duygusu gelişmiş öğrencileriyle bu içerikte bir kolektif mimarlık haberi takibi, beni hem çok bilgilendirdi hem de gençliğin inşa edeceği geleceğe dair umudumu korumama katkı sağladı.
Victor Papanek, Gerçek Dünya için Tasarım kitabını 1970 yılında yazar; tasarımcının sosyal bir bilinçle, teknolojiyi amaçsallaştırmadan, yer ve bağlamdan hareketle tasarlaması gerektiğini savlar.
“İşveren” aktörünün mimar ve projeyle kurduğu iletişimin mimari üretimin niteliğine nasıl etki ettiğini tartışmaya açıyor İşveren Sergisi.
Yukarıdaki satırlar Narmanlı Hanı ile ilgili olarak yazma anında dile gelen kişisel bir hayali yansıtıyor.