Zaman gösteriyor ki kentlerde ürettiğimizin çok daha fazlasını tükettiğimiz bir dönemde yaşıyoruz.
Çetrefilli bir coğrafyada, süper büyük ilişkilerin ve küçücük anların çelişkileri ile dolu bir kentte yaşar olduk.
Bir kentin doğayla ilişkilenmesi siyasi kararlara o kadar bağlı bir konu olmuş ki, sisteme savaş açmadan kentteki bir alana marul ekemiyorsunuz.
İstanbul’un Kara Surları’na bitişik olarak yüzyıllardır faaliyet gösteren bostanlar, şimdiye kadar şehrin tarihi mirasının bir parçası olarak ele alınmadılar.
Kent mücadelelerinde “korumak” dediğimiz eylemi “kurtarmak, savunmak, yardım etmek ve destek olmak” takip ediyor. Bu da bir mesafeyi, kırılgan bir tarafı tekrar tekrar üretme riskiyle karşı karşıya olmak demek.
Ali Taptık, Aslıhan Demirtaş, Bengi Akbulut ve Defne Koryürek ile bir araya gelip şehir ile tarımın bir aradalığının ve kentsel müzakerenin açabileceği alternatif senaryoları konuştuk.
Gerilla bahçıvan Maurice Maggi’nin hikayesi 1980’lerde başlıyor. Kendi jenerasyonu, öfkesini atmak için o dönemde oldukça meşhur olan Punk gruplarına katılırken Maggi, otoriteyi protesto etmek için başka yollar arıyordu.