Ufak evler ise altyapı hizmetlerine ihtiyaç duymadan, herkesin kendine yettiği topluluklarda yaşanan bir senaryoda, ekolojik açıdan çok büyük farklar yaratılabilir.
Ekoloji, bireylerin katılımı ve disiplinli yönetimler ile kent içerilerindeki geniş kamusal alanlarda iyi bir planlama sonucu yeniden döngüsünü iyileştirebilir veya hafızasını temelinden inşa edebilir.
Mahalle, kavram olarak kimi başka kavramlarla ortak bir kaderi paylaşıyor: Sürekli, her ortam ve bağlamda kullanılmasından kaynaklı bir karmaşa yaşıyor.
Çevre hareketinin tarihi yanlış yaşamların doğru yaşanamayacağını düşünen cesur kadınlarla dolu.
Geçiş hareketi, tepe petrol (peak oil) sorununa, iklim değişikliğine ve aşırı büyümeye dayalı bir ekonomik sistem ve bunlardan kaynaklanan problemlere karşı, dirençli, kendi kendine yetebilen topluluklar oluşturmayı; bugünkü tüketim toplumundan bu yeni topluma geçiş sürecini ifade eder.
Türkiye'de kentsel dönüşüm çalışmalarına 2012 yılında başlandı ve çalışmalar kapsamında 20 yıllık bir süreçte Türkiye'nin 81 ilinde yedi milyon yapının yıkımı planlandı. Bu yapıların çoğunda yanmazlığı, ısı yalıtım niteliği, yüksek elektrik direnci, esnekliği vb. özellikleri nedeni ile asbestli yapı ürünleri çatı, duvar ve döşeme kaplamaları olarak kullanılmıştı.
Yapılı çevrede sürdürülebilirlik konusunun muhatapları olarak her ne kadar akla öncelikle mimarlar, plancılar gelse de belediyelere de önemli bir rol düşüyor.
Sürdürülebilirlik tartışması onyıllardır sürerken biz bir arpa boyu yol kat ettik mi, ona bakalım…
Mimarlık pratiğinin doğa üzerindeki etkisi geçmişte nasıldı, şu an neye göre kurgulanıyor, gelecekte hangi yönlere evrilecek?
Bilgi Çağı veya Endüstri 4.0 dönemi olarak da adlandırılan yeni çağda dünya görülmemiş bir oranda şehirleşiyor ve dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor.
Eğer bizzat kentten kırsala göç etmiş biri değilseniz, kentli bir akrabanızın, bir yakınınızın ya da en azından bir tanıdığınızın kırsala göç ettiği haberini almışsınızdır.
Kentin onu var eden insan gibi karmaşık, tarifsiz tinini gözden kaçırmadan geniş bir açıyla yaklaşılmalı kente. Kendi gibi olmasına, kendiliğindenliğine imkan tanınmalı.
Doğa dediğimizde hem kendi oluşumuzdan hem ekolojik sistemden hem de bunların sınırsız potansiyelinden bahsediyoruz.