XXI'de bu ay mimarlık ortamının arayışları var. Sanat, tasarım ve zanaatı bir araya getiren Karya Akademi'yi konuştuğumuz Faruk Malhan söyleşisini, Mehmet Sinan beRmek'in Roma MAXXI Müzesi'ndeki İstanbul sergisi izlenimlerini ve Alexis Şanal ile yaptığımız söyleşide tarihi Bomonti Bira Fabrikası'nın Bomontiada'ya dönüşüm hikayesini de okuyabilirsiniz. Düzce Umut Atölyesi'nin desteklediği Düzce Umut Evleri, Urko Sanchez'in tasarladığı Cibuti'deki SOS Çocuk Köyü, PAB Mimarlık'ın Senegal Kent Pazarları projesi, Tekeli Sisa Mimarlık Ortaklığı ve CM Mimarlık tasarımı Vinero Şarap Üretim Tesisi ve Misafirhane binası, Pei Cobb Freed & Partners tasarımı Finansbank Genel Müdürlüğü binası ve Alper Derinboğaz'ın Tri-fold'u da bu sayıda yer alıyor.
Bizi birçok yolla “güçlendirdiği” söylenen tasarımla çevrili haldeyiz ve Kendin Yap (DIY) akımının ana fikri bireyin gündelik yaşamında ürünlerle etkileşiminde doğrudan denetimi elinde tutması üzerine kurulu.
Prag’ın kent merkezinde sadece binalarda değil, her yerde yüz figürleri karşımıza çıkar. Batı heykel sanatında ilk yüz ifadesinin 1200’lü yıllarda, gotik ortaçağ heykellerinde ortaya çıktığı söylenir.
Ritsos’un birkaç dizeyle veciz bir biçimde dile getirdiği kritik meseleyi Avusturyalı sanat tarihçisi Alois Riegl (1858-1905) 20. yüzyılın başında kaleme aldığı “Modern Anıt Kültü: Doğası ve Kökeni” (1903, Viyana) adlı makalede etraflıca ele almıştı.
Karya Akademi'yi, tasarımın etki alanı ve Gücünü Tasarım Vakfı'nın başkanı ve akademinin kurucusu Faruk Malhan'la konuştuk.
Nedense ODTÜ’ye ilk gidişim çok geç oldu, 2013’te soğuk bir Nisan günüydü.
İfade özgürlüğümüzün otorite tarafından sınırlandığı bu karanlık günlerde, küçük mimarlık dünyamızın ufak kederlerinden dert yanmak biraz anlamsız.
Evet, çocuklar bile güler bu oyuna. Belki haberiniz olmuştur: İstanbul’un Çevre Düzeni Uygulama Planları yapılıyor.